..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Tarihten öğreniyoruz ki tarihten hiçbir şey öğrenmiyoruz. -Hegel
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Eleştiri > İnternet ve Gerçek Dünya > Erdağ Duru




25 Şubat 2022
Sanal İnternet Hapishanesi: Facebook  
Erdağ Duru
FB serveti, mülkiyeti, gücü, medya ve haber akışını elit bir azınlığın elinde konsolide etmek, her şeyin kontrolunu o azınlığa devretmek, insanları elitlere boyun eğmeye zorlamak ve algoritmalarla şartlandırmak üzere oluşturulmuş dehümanist bir yapı. İnsana ve kişilik haklarına en küçük bir saygıları yok. Bu, insanlığın geleceği, bireysel özgürlük, düşünce ve ifade özgürlüğü açısından çok vahim bir durum. Facebook insan haklarını ve bireysel özgürlükleri faşist-Nazi bir örgüt gibi ihlal ediyor. Ortaçağ artığı bu korku ve baskının kirli ve yaygın örgütlenmesine karşı savaşmak, direnmek ve protesto etmek zorundayız.


:HEF:
Mark Zuckerberg ve adamları Facebook'u sanal bir internet hapishanesine, dijital bir korku evi, ya da daha kötüsü Nazi toplama kamplarına benzer bir yapıya dönüştürmeyi sonunda başardılar. Evet, bir üye olarak kendimi sanki bir Nazi toplama kampının cehenneminde yaşıyormuşum gibi hissediyorum. Peki tüm bunlar nasıl oldu ve Facebook bu noktaya nasıl geldi ?

İNANILMAZ TESADÜFLER
Bağımsız medya kanallarından The Intercept 12 Eylül 2016 tarihli yazısıyla İsrail’in Facebook'u kendi siyasal çıkarları için kullanmakta olduğunu, İsrail karşıtı eleştirel yazı ve yorumları sansürlemeye, gerektiğinde hesapları kapatmaya zorladığını açıkladı. Ardından 30 Aralık 2017 günü “Facebook ABD ve İsrail hükümetlerinin talimatlarıyla hesapları kapattığını duyuruyor” başlıklı yazısıyla Intercept’in editörü Glenn Greenwald hangi içeriğin sansürlenmesi gerektiğinin belirlenmesinde Facebook’un ABD ve İsrail ile doğrudan işbirliği yaptığına dikkat çekti.

19 Temmuz 2018’de İsrail ülkeyi “sadece Yahudilere ait özel bir yurt” olarak tanımlayan ırkçı bir yasayı kabul etti. İsrail’in Anayasası olarak tanımlanan bu 11 maddelik yasa mecliste onaylanarak “Temel Yasa - Yahudilerin Milli-Devleti İsrail” adıyla yürürlüğe girdi. Yasada “Yahudiler” ve “Yahudi olmayanlar” (Jews and Non-Jews) ayrımı net ve açık bir biçimde belirlendi, Filistin bölgesi "Yahudilerin tarihsel anayurdu" olarak tanımlandı ve "Yahudilerin ülkenin kaderini tayin etmede özel ayrıcalığa sahip olduğu" belirtildi. Bu aşırı sağ faşist ve ırkçı yasayla İsrail, de facto, apartheid bir devlete dönüşmüş oldu.

Ne AB, ne ABD, ne de Arap dünyası -bir iki cılız tepki dışında- bu karara itiraz etmedi. Bu inanılmaz gelişme, dünya medyası tarafından çok olağan ve meşru bir uygulama gibi kabul edildi, üzerinde bile durulmadı. Tüm dünyada aşırı milliyetçilik, ırkçılık ve apartheid uygulamalar kınanır ve engellenirken İsrail’in ne gibi bir ayrıcalığı var ki kimse buna itiraz etmedi, itiraz etmeye cesaret bile edemedi ? İsrail her istediğini yapabilen dokunulmaz ve kutsal bir devlet mi oldu?

Derken 2018'in sonlarına doğru Facebook CEO'su Mark Zuckerberg, hükümetlerle sorunları çözmek amacıyla bağımsız bir gözetim kurulu oluşturulacağını duyurdu. Kurul 17 Eylül 2019 tarihinde “Facebook Yüksek Yargı Konseyi” (Facebook Supreme Court) adıyla göreve başladı. FYYK’nin misyonu, Facebook'un daha önceki içerik yönergelerini değiştirmeyi, yeni topluluk standartlarını tanımlamayı, üyelerin paylaşım ve faaliyetlerini denetlemeyi de kapsamaktadır. İyi de ülkelerin yasaları, mahkemeleri, yargıçları ve hukuk kuralları dururken internet sitelerinin ayrıca “Yüksek Yargı Konseyleri” gibi cafcaflı kurumlar oluşturması da ne demek oluyor ? Ayrı bir hukuk ve kurallar düzeni mi doğuyor ?

Derken, ardından 1 Aralık 2019'da Covid-19'un ilk semptomları rapor edildi. DSÖ salgın ve semptomların 8 Aralık 2019 günü başladığını doğruladı. Hemen arkasından salgın gerekçesiyle tüm özgürlükler ve seyahat etme hakkının kısıtlanması süreci ve salgınla ilgili haberlere, özellikle virüsün laboratuvarlarda üretildiği, salgın ve aşıların dünya nüfusunu azaltmak için kullanılacak kitlesel imha silahları olduğu yolundaki haberlere sansür uygulamasına geçildi. Bu tür açıklama ve eleştiride bulunan araştırmacılar, bilim ve tıp insanlar komplocu olmakla suçlandı, meslekten ihraç edilenler oldu. Adeta küresel çapta yeni bir baskıcı ve karanlık düzenin dayatmaları ve kuralları yatak odalarımıza kadar girdi. Özellikle emekliler ile yaşlı insanlar aşağılandı, hastalık yayıcılar olarak görüldüler, aile ve arkadaş ilişkileri, insanlar arasındaki dayanışma ve sevgi azaldı. Herkes birbirinden korkmaya ve nefret etmeye başladı. Böylesine kaotik bir küresel korku ortamında, fırsattan istifade ve devletlerin göz yummasıyla bir sürü suç işlendi, sığınmacılar katledildi, etnik temizlik yapıldı, zenginler daha zengin, fakirler daha fakir oldu…

İyi de tüm bunlar tamamen tesadüf olamaz mı? Doğrusu bir Kartezyen olarak, tüm bu kronolojik gelişmeler nedense bana pek rastlantı gibi görünmüyor: Hepsi iyice düşünülen, yıllardan beri hazırlığı yapılan, soğukkanlı bir şekilde yavaş yavaş uygulamaya konan ve kirli bir merkezden yönetilen küresel bir plan gibi duruyor.

FACEBOOK'UN ÜYELER ÜZERİNDEKİ BASKILARI
FB, özellikle 2018 yılından itibaren çeşitli bahanelerle üyelerine ceza ve tehdit mesajları göndererek “Yüksek Yargı Konseyi tarafından belirlenen yeni kurallarını ve cezalarını agresif bir şekilde uygulamaya başladı. Bu cezalar, herhangi bir itiraz hakkı olmaksızın, 24 saat, 30 gün, 2 ay veya 6 ay boyunca FB’de paylaşım yapılmasını veya hesapların kullanılmasına ilişkin çeşitli yaptırımları kapsamaktadır.

Örneğin, Bill Gates’in Covid-19 hakkında söylediklerini eleştirmek, aşı veya salgınla ilgili küresel politikalara karşı çıkan haberleri paylaşmak, bu bağlamda bağımsız haber kanallarından paylaşım yapmak Facebook topluluk standartlarına aykırı paylaşımda bulunmak anlamına geliyor.

Ama öte yandan FB yönetimi -çok büyük bir ikiyüzlülük ve çifte standartla - gerici, fanatik, dinci, şeriatçı hatta ırkçı kurumların görüş ve teorilerini FB’de paylaşmasına, ve kendilerini o elit azınlığa adamış sözde bilim insanlarının, Elon Musk gibi medyatik zengin şımarıkların abuk sabuk yorumlarına izin veriyor, bunları komplo teorisi olarak görmüyor.

Ben dahil birçok arkadaşım sansüre uğradık, gelişigüzel ve haksız cezalar aldık. Üstelik verilen bu cezalara “yeterli elemanımız yok” diyerek itiraz hakkı da tanımıyorlar. Ancak bizler özgür düşünürler, yüksek eğitimli entelektüeller ve yeryüzü yurttaşları olarak, yapay zeka veya elit bir azınlık tarafından manipüle edilen kuklalara dönüştürülmeyi kabul etmiyoruz ve buna sonuna kadar direneceğiz. FB yönetimi saldırgan tavırlar ve tehditlerle bizim gibileri yıldıracağını sanmasın.

ELİT AZINLIĞIN HİZMETİNDE
Facebook’un bireysel özgürlüklere, insan haklarına ve insan denen varlığa en küçük bir saygı duymadığı açıktır. Faşist-Nazi benzeri dehümanist bir örgüt gibi insan haklarını ve bireysel özgürlüğü ihlal etmekten zerre kadar çekinmiyorlar. Böylece dünya halklarının ve İnsanlığın sinsi düşmanları oldukları ayan beyan açığa çıkıyor.

Dolayısıyla bu bağlamda çok çirkin ve korkutucu bir gerçekle yüz yüze kalıyoruz: FB serveti, mülkiyeti, gücü, medya ve haber akışını elit bir azınlığın elinde konsolide etmek, her şeyin kontrolunu o azınlığa devretmek, insanları elitlere boyun eğmeye zorlamak ve algoritmalarla şartlandırmak üzere oluşturulmuş dehümanist bir yapı. İnsana ve kişilik haklarına en küçük bir saygıları yok. Bu, insanlığın geleceği, bireysel özgürlük, düşünce ve ifade özgürlüğü açısından çok vahim bir durum. Facebook insan haklarını ve bireysel özgürlükleri faşist-Nazi bir örgüt gibi ihlal ediyor. Ortaçağ artığı bu korku ve baskının kirli ve yaygın örgütlenmesine karşı savaşmak, direnmek ve protesto etmek zorundayız. Facebook’un insan ve insanlığa karşı işlediği suçlardan dolayı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde (AİHM) veya Uluslararası Ceza Mahkemesi'nde (ICC) yargılanması ve yöneticilerinin hesap vermesi gerekiyor.


DİPNOTLAR

Kaynak: https://theintercept.com/2016/09/12/facebook-is-collaborating-with-the-israeli-government-to-determine-what-should-be-censored/)

Kaynak: https://theintercept.com/2017/12/30/facebook-says-it-is-deleting-accounts-at-the-direction-of-the-u-s-and-israeli-governments/

Dehümanizasyon (insanlıktan çıkarma) insan varlığındaki Hümanizmin ve insanlığın inkarıdır. İnsan, Yuval Noah Harari’nin “Homo Sapiens” kitabında belirttiği gibi dünya ve çevreye zararlı, hayvandan daha aşağı acımasız bir “tür” dür. Ortadan kaldırılması gerekir. Oysa aslında dünyaya zarar veren insan değil, acımasız ultra kapitalistler ve azgın bir avuç elit azınlıktır. Harari gibileri de bu azınlığın hizmetindedir. Dehümanizasyon sıradan insanlara, genellikle insanlara atfedilen zihinsel kapasitelerden yoksunlarmış gibi bakılması ve davranılmasıdır. Soykırım ve etnik temizlik yapmaya gerekçe oluşturma, kitle imha silahlarını kullanmaya teşvik etme tekniklerinden biridir. Ayrıca savaşlar, yargısız infaz, kölelik, ırkçılık, apartheid, mala mülke el konulmasını, oy hakkı ve insan haklarının reddini haklı çıkarmak ve siyasal muhaliflere saldırmak için kullanılır.



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın İnternet ve gerçek dünya kümesinde bulunan diğer yazıları...
Facebook Neden Bana 30 Gün Tart Cezası Verdi?

Yazarın eleştiri ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Avrupa'nın Bağrında Yırtık Dondan Fırlayan Neo - Siyonist Bir Ülke: Fransa
Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Senfoni Orkestrasına Neden Bilet Bulunamıyor?
Eyfel Kulesi Havada Takla Atarak Kıçıyla Gülerdi!
İsrail Nereye? (1. Bölüm)
Apartheid - Siyonist Irkçılığın Avdeti
Ermeni Apostolik Kilisesi Karanlık Geçmişiyle Yüzleşmelidir (4. Bölüm)
Endlösung: 65 Yaş Üstünden Kurtulmak!
Ermeni Apostolik Kilisesi Karanlık Geçmişiyle Yüzleşmelidir (1. Bölüm)
İsrail Nereye? (2. Bölüm)
Ermeni Apostolik Kilisesi Karanlık Geçmişiyle Yüzleşmelidir (2. Bölüm)

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Elsa'nın Gözleri [Şiir]
Osmanlı Saray Edebiyatı Divan Şiirinde Erotizm ve Cinsellik - 1 [İnceleme]
Holokost Yorgunluğu [İnceleme]
Osmanlı Saray Edebiyatı ve Divan Şiirinde Erotizm ve Cinsellik - 2 [İnceleme]
Bilderberg – "Eyes Wide Shut" [İnceleme]
Hiç Bilmediğimiz Bir Tarih – Ermeni Sorunsalı (16. Bölüm) [İnceleme]
Hiç Bilmediğimiz Bir Tarih – Ermeni Sorunsalı (13. Bölüm) [İnceleme]
Hiç Bilmediğimiz Bir Tarih – Ermeni Sorunsalı (17. Bölüm - Son) [İnceleme]
Hiç Bilmediğimiz Bir Tarih – Ermeni Sorunsalı (15. Bölüm) [İnceleme]
Hiç Bilmediğimiz Bir Tarih - Ermeni Sorunsalı (6. Bölüm) [İnceleme]


Erdağ Duru kimdir?

Galatasaray Lisesi, İ. Ü. Edebiyat Fakültesi

Etkilendiği Yazarlar:
Kant, Russell, Montaigne, Voltaire


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Erdağ Duru, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.