AVRUPA PARLAMENTOSUNUN SOYKIRIMI TANIYIN ÇAÐRISI
12 Mart 2015 tarihinde Avrupa Parlamentosu, “Dünyada Ýnsan Haklarý ve Demokrasi” baþlýklý yýllýk raporunda bütün Avrupa ülkelerine “Ermeni Soykýrýmýný” kabul etmeleri için çaðrýda bulundu. Ancak, Avrupa Parlamentosu Birinci Dünya Savaþý sýrasýnda Ermeni saldýrýlarý sonucunda katledilen yüzbinlerce Türk’ten tek kelimeyle bile söz etmedi!
Bu kaþarlaþmýþ ikiyüzlülüðe ve çifte standarta tek somut tepki eski Büyükelçi Onur Öymen’den geldi. Öymen’in web sitesindeki 15 Mart 2015 tarihli tepkisi özetle þöyle:

Avrupa Parlamentosunun bu çaðrýsý Türkiye ve Türk milletinin geçmiþine aðýr bir hakaret anlamý taþýmaktadýr. Özellikle Doðu Perinçek’in bir Ýsviçre mahkemesinin soykýrým iddiasýný onaylamasý üzerine açtýðý davada Avrupa Ýnsan Haklarý Mahkemesi’nin Perinçek’i haklý bulan ve soykýrým iddiasýný kabul etmeyen kararýndan sonra Avrupa Parlamentosunun aldýðý bu karar hukuka açýk bir saygýsýzlýk anlamý taþýmaktadýr.

Bu kadar haksýz ve Türk milletini rencide edici bu karar karþýsýnda ne yazýk ki, TBMM’den, hükümetten, siyasi liderlerden ve basýndan gerekli tepkiyi duyamadýk. Oysa siyasetçilerin de, basýnýn da, en önemli görevlerinden biri milletimizin haysiyetini korumak ve ülkemizin geçmiþine sahip çýkmaktýr.

Öte yandan, bazý Ermeni örgütleri sözde soykýrýmýn 100. Yýldönümünü 24 Nisan’da Ýstanbul’da anmak için bir kampanya baþlatmýþlar. Fransa’nýn eski Dýþiþleri Bakaný Bernard Koucher ile Avrupa Parlamentosu milletvekili Daniel Cohn Bendit ve þarkýcý Charles Aznavour bu kampanyaya destek olanlar arasýnda. Ýþin daha da hazin olan tarafý bazý Türk öðretim üyeleriyle gazetecilerinin de bu kampanyaya destek vermeleri.

Acaba bu kampanyaya destek olanlar Birinci Dünya Savaþýnda Ermenilerin öldürdüðü Türkleri veya Hocali’de Ermenilerce insafsýzca katleden Azeri kardeþlerimizi veya Ermeni terör örgütü ASALA’nýn katlettiði diplomatlarýmýzý anmak için Erivan’da bir tören düzenlemeyi önermiþler midir?

Gerek Avrupa Parlamentosunun kararý gerek Ýstanbul’da yapýlmasý öngörülen sözde soykýrým toplantýsý giriþimi karþýsýnda sessiz ve tepkisiz kalmak mümkün müdür? Sessiz kalanlarý içimize sindirebilir miyiz? Unutulmasýn ki, haksýz suçlamalara ve saldýrýlara karþý ülkesini ve milletini savunamayanlarýn yeri tarihin karanlýk sayfalarýdýr.

EUROVISION REZALETÝ !
Öte yandan, Türkiye’nin 2013 yýlýndan beri Eurovision yarýþmasýna katýlamamasýný fýrsat bilen Ermenistan’ýn, 19 Mayýs 2015te yapýlan Eurovision yarýþmasýna 1915 olaylarýna göndermede bulunan "Ýnkar Etme" (Don't Deny) isimli parçayla katýlmasý rezaletin son perdesidir. Eurovision yarýþmasý -Nobel ödülü gibi- ne yazýk ki artýk tamamen amacýndan saptý ve emperyalizm uþaklarýnýn siyasal propaganda arenasýna döndü.

Fransa'nýn “N'oubliez Pas” (Unutmayýn) þarkýsý da dolaylý olarak 1915 olaylarýný konu alýyor ! ”Kan ve kanýn kurumasýndan” söz eden þarkýnýn sözleri þöyle: “Benim köyüm harita ve anýlardan silinmiþ de olsa, ben oradaydým. Unutmayýn. Onlar silahlarýn arkasýna saklanarak geldiklerinde, binlerce kiþiydiler, bizim gözyaþlarýmýzla alay ediyorlardý. Onlar hiç bilmediðimiz nefret sözleriyle bizim inançlarýmýzý silahla yok etmek istiyorlardý. Ve yemin ediyorum ki kan kuruyunca, kan kuruduðunda köyümü yeniden inþa edeceðim!”

Ýþte bu kafada giden Fransa’nýn sonunda ne hale geldiðini herkes ibret ve þaþkýnlýkla gördü: Mayýs 2019 Avrupa Parlamentosu seçimlerinde Marine Le Pen’in liderliðini yaptýðý aþýrý sað Ulusal Toplanma (Rassemblement National) partisi Macron’un partisini geçerek Fransa’da birinci parti konumuna geldi. Gelecek seçimlerde aþýrý sað ve faþist partilerin Fransa’da ve Avrupa’da iktidara gelmeleri kaçýnýlmaz görünüyor. Avrupa aslýna dönüyor !

FANTASTÝK PSÖDOLOJÝ (PSEUDOLOGIA FANTASTICA)
Her bireyde az veya çok, önemli veya önemsiz, küçük veya büyük yalan söyleme eðilimi vardýr. Siyasetçiler, din adamlarý, doktorlar yalana çok sýk baþvururlar. Ancak, sürekli yalan söyleme ve bundan çýkar saðlama saplantýsý olan “mitomania” (mitomani) psikolojik bir bozukluk olup kiþisel olduðu gibi toplumsal ölçekte de görülür.
Mitoman yalan söyleme dürtüsünü denetleyemez, o dürtünün önüne geçemez. Ýnsanlar onun yalanýyla ilgilenmese bile o bu yalaný söylemekten, savunmaktan, hatta daha da abartarak, eklemeler yaparak onun büyük bir kuyruklu yalan haline dönüþtürmekten kendisini alamaz.
Ancak, Avrupa Parlamentosu ve Ermenistan soykýrým yalanýna yeni gelin gibi öyle bir tutku ve saplantýyla sarýlmýþlardýr ki durum artýk klinik bir tablo arz etmektedir. Zira Ermenistan vakasýnda yalanýn görüngesi çok daha geniþ olup bunun bir silah, koz gibi kullanýlýp bundan siyasal, finansal ve dinsel çýkar saðlama, yandaþlar bloku oluþturma, karþý tarafa zarar verme, ezme, sindirme, iftira, suçlama yapýlmasý söz konusudur.
Yunan mitolojisinde Psödologos (Pseudologos) denen yalan tanrýlarý vardý. Bunlardan Eris (çatýþmalar), Ponos (aðýr iþ), Lethe (duyarsýzlýk), Algea (acýlar), Limos (açlýk), Hismine (dövüþler), Make (savaþlar) Fonoi (cinayetler), Androktasi (katliamlar), Nekea (kavgalar), Amfilogi (uzlaþmazlýk), Disnomiya (kargaþa), Ate (yýkýmlar), Horkos (sövgüler) tanrýsýydý. Yalan tanrýlarý bu yeteneklerini kullanarak insanlar arasýna kin, anlaþmazlýk, uzlaþmazlýk, nefret tohumlarý ekerlerdi!

Anlaþýlan Ermenistan ve Ermeni Kilisesi bu tanrýlarýn etkisinde! Mitomaniye psikiyatride “pseudologia fantastica” (fantastik psödoloji) da denilmektedir. Ancak, ben sayýn psikiyatristlerin izni ile bu terimin toplumsal mitomaniyi ve bunun yol açtýðý sendromlarý belirlemek için kullanýlmasýný öneriyorum. O halde, “Fantastik Psödoloji Sendromu” olarak tanýmlayabileceðim bu ruhsal sapkýnlýkta tüm toplum, grup veya topluluk adeta tek parça bir blok halinde, bilinçli olarak sürekli yalan üretme, yalaný pazarlama ve yalaný kullanarak saldýrma üçlemi içindedir. Söylenen yalanlar doyurulmamýþ, tatmin edilmemiþ hezeyanlarýn, tutkularýn ve öç alma duygusunun dýþavurumudur.

Amaç, düþman olarak belirlenen kiþi, kiþiler, gruplar ya da toplumlarý her ne pahasýna olursa olsun karalama, aþaðýlama, yalan bombardýmanýyla suçlayarak ezmek, sindirmek, yýldýrmak ve pes ettirmektir. Kendisini maðdur, boynu bükük, gözü yaþlý veya en kahraman pozuna getirirken karþýsýndakini en suçlu, en aþaðýlýk taraf konumuna getirmeyi hedefler.

Pazarlanan yalanlar kapsamýnda anlatýlan öyküler, olaylar etkileyici, çarpýcý ve fantastik çerçevede sunulmakla birlikte gerçeðin saptýrýlmýþ, ya da, baþkalaþtýrýlmýþ bir yansýmasý olduðundan gerçeklikle dolaylý bir baðý vardýr. Gerçek olma olasýlýðý - çok düþük de olsa- yalaný söyleyen kiþi için en güçlü silahtýr. Bu nedenle, önyargýlarýn da yardýmýyla kendilerine hýzla taraftar bulabilirler.

“Tuðla gibi kalýn” (Thick as a Brick, Jethro Tull) tek bir blok olarak hareket eden Ermenistan ve Avrupa Parlamentosunun tavrý bu kapsama girmekte olup Birleþmiþ Milletlerce atanacak özel psikiyatristler ve týbbi kuruluþlarca toplu tedavi edilmelerine acil gereksinim var diye düþünüyorum. Dünya tükenir, yalan tükenmez ! Ve onlar “insanlarýn beyin tembelliðini gördükçe her istediðimizi yapabiliriz, sürekli tekrarlanan yalanlara sonunda herkes inanýr” diyen önderleri ve akýl hocalarý Nazilerin Propaganda Bakaný Göbbels’in yolundan gidiyorlar. (Sonraki bölüm: Ermenistan’a karþý deklarasyon, Epilog ve Kaynakça)