Her devrim yokolup gidiyor ve peşinden yalnızca yeni bir bürokrasinin artıklarını bırakıyor. -Kafka |
|
||||||||||
|
"Kurum/Kuruluşların "15 Temmuz Proje Takip Sistemi"ne girişi yapılan etkinlikleri gerçekleştirmelerine müteakip sistemde ilgili güncellemelerin yapılması, etkinliklere ilişkin fotoğraf, video, afiş vb. her türlü görsel, elektronik, basılı vb. materyalin sisteme yüklenmesi ve / veya girişi henüz yapılmamış etkinliklerin sisteme eklenmesi hususlarının 15 Temmuz etkinlik envanterinin oluşturulması için büyük önem arz ettiği ve bu doğrultuda bahsi geçen bilgi, belge, doküman ve her türlü materyalin 19 Ağustos 2022 Cuma günü mesai bitimine kadar 15 Temmuz Proje Takip Sistemi'ne yüklenmesi gerektiği ilgili yazı ile bildirilmektedir. Bu kasamda konuyla ilişkili sürecin herhangi bir aksaklığa mahal vermeyecek şekilde titizlikle yürütülmesi, yukarıda bahsi geçen bilgi, belge, doküman ve her türlü materyalin daha önce etkinlik girişi yapan ilgililerce19 Ağustos 2022 Cuma günü mesai bitimine kadar 15 Temmuz Proje Takip Sistemi'ne yüklenmesi hususunda; Gereğini bilgilerinize rica ederim." Milli Eğitim Bakanlığı kurum / kuruluşları hassas ve vazgeçilmez konuyu(!) bu ifadelerle gündemde tutup, konuya ilişkin istediklerini yaptırmaya zorluyor olması bana George Orwell'ın "1984" adlı romanını anımsattı. Hükümet kendi muhaliflerini bertaraf etmenin en iyi yolunun onları fişlemek ve zamanı geldiğinde çeşitli gerekçelerle devre dışı bırakmak yolunu tercih ediyor. Bugünkü hükümet mensupları ve AKP milletvekilleri geçmiş zamanda, milli bayramların zorla kutlatıldığını ve kutlamak istemeyenlerin de buna mecbur olduklarını söylüyorlardı. Farz edelim ki, o günkü şartlarda bu söylediklerinde bugünün AKPlileri haklıydı. Pekâlâ, bugün bakanlıkça gönderilen bu yazıya ne demeli? Bu yazı da o günkü zorbalığın aynısı değil mi? Bunun doğruluğu ve gerekliliğini bana hangi mantıkla açıklayacaklar? Yine bugünün hükümet üyelerinden bazılarının 30 Ağustos Zafer Bayramı'na katılmamak için aldıkları raporun maksadını nasıl açıklayacaklar? Şimdi milli bayramlara ve anma törenlerine bakalım: 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı; cumhuriyetten memnuniyetsizlik gösterenlerin bile nimetlerinden yararlandıkları bir rejim bayramı. 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı; Ulusal egemenliğin neresinden huylandılar ya da hangi çocuklardan huzursuzluk duydular? 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı; kız öğrencilerin varlıklarını bunların gözlerine soka soka yarınlarda kamu kurumlarında yer almalarıydı ve sanırım rahatsızlıkları da bundan dolayıydı. Anma törenlerine gelince, Çanakkale Şehitleri'ni anma, İstiklal Marşı'nın kabulü, Atatürk'ü anma... Hangisinden rahatsızsınız? Atatürk'ü anma töreninden mi? Onlara bir oda bile bırakamayan bir aileden şikayetçi olmuyorlar da 783 562 kilometre karelik bir yarımada bırakan birinin anılmasından mı rahatsızlık duyuyor bu gafiller? Bunlar hangi anma ve milli bayramın kutlanmasını 15 Temmuz kadar ciddiye aldılar? 15 Temmuz ne ifade ediyordu? Şöyle bir göz atalım; FETÖ dedikleri ve ne idüğü belirsiz yaratıkların darbeye kalkıştığını söyledikleri ilginç bir paradoks ve bir serseri sürüsü... Özal'ın çıkardığı, gelen koalisyonların umursamadığı ve AKP hükümetlerinin açık kapalı her kuruma, her atamada atadıkları Fetullah Gülen eşkıyasının gayr-i meşru çocukları. Sonra her ne olduysa AKP iktidarlarıyla aralar açıldı ve birbirlerini hainlikle suçlamaya başladılar. Sonra sözüm ona darbe girişimi ve ölen 250 can. Işte gelinen nokta; 15 Temmuz Anma Törenleri ya da yandaş yazarların deyimiyle 15 Temmuz Destanı. Destan kavramının ne anlama geldiğini bilmeyenlerin destan kelimesini rasgele kullanması da, ayrı bir abeste iştigal. Millî Eğitim Bakanlığı işte bu garip durumun kutlanmasını ya da anılmasını, yazıda da görüldüğü gibi zorla istiyor, yapılan bu faaliyetlerin de belgelerini sisteme yükletiyor. 15 Temmuz kutlamalarının eğitimle olan ilgisi, sayın bakanın doğum günün tüm okullarda kutlanmasıyla eşdeğer bir olgudan ibarettir. 15 Ağustos 22 Gölcük
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2025 | © Osman AKTAŞ, 2025
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |