Yalnızlık güzel birşey, ama birilerinin yanınıza gelip yalnızlığın güzel birşey olduğunu söylemesi gerekir. -Balzac |
|
||||||||||
|
Uzun zaman görüşememenin hasretini onları anarak ettiğim dualarla ve iyi dileklerle de olsa bir nebze azaltırım. Sonra mesafelerin ne kadar anlamsız ve önemsiz olduğunu fark ederim.. Biri için dua etmek onunla birlikte olmak demektir bana göre. Üstelik bu kişinin sizin yakınınız olması da gerekmez. Bazen hiç tanımadığım insanlar için de dua etmişliğim vardır. Örneğin, savaşlarda mağdur olan annelere, babalara en önemlisi de çocuklara Allah’tan şifa dilerim. Hiç tanımadığınız bu insanlarla özdeşleşmiş, onları anlamış, onlara uzaktan yakınlaşmış olursunuz böylelikle. Acılarını anlamak onları ötekileştirmekten ve yabancılaştırmaktan vazgeçmenin, onlara yardım etmenin ilk yoludur herhalde! Hatta çok sevdiğim birine bir gün böyle bir şey demiştim. Artık kendim için sana değil, senin başındakine dua ediyorum diye… şaşırmıştı. Bu bir dua mı, yoksa beddua mı diye anlamadığını söylemişti. Şu bir gerçek ki başkaları için dua etmenin kendim için ettiğim dualardan daha etkili olduğunu hissediyorum. Evet, bunun vericilikle ilgili olduğunu düşünüyorum. Gönülden veren, herhangi bir karşılığı da beklemez. Tıpkı dua edenler gibi… Kendin için istediklerini ve daha fazlasını başkaları için isteyebilmenin gücü öylesine büyük bir etki oluşturuyor ki dünyada, insanı yeniden ilahi nitelikleriyle tanıştırıyor zannımca. Bu sebeple kendimizde olanı vermenin de bir çeşit dua olduğuna inanıyorum. Bu bazen iyi bir niyet olabilir, güzel bir çift söz olabilir, sevgi sözcükleri, bazen de bir somun ekmeği bölüşmekle olur fark etmez. Yani özü itibariyle bizde olanları yalnız kendimizde saklamak yerine başkalarına yönelttiğimizde, kendimize ait ne varsa bunların da bizlere aslında emanet verildiğini anlamış oluruz. Bir insan için dua etmek, onu affetmek demektir biraz da. Bize kötülüğü dokunan birinden intikam almak yerine, onu İlahi Takdir’e havale ederken, ona rahmet ulaşmasını dilersek, ona da iyilik etmiş oluruz. Bunu yaparken hiçbir karşılık beklemeden yapmak şartıyla… Bu durumda yapılan bu iyilikte gelir bizi içerden kuşatır ve bağışlayıcılığımızı kamçılar. Zaten O’nun rahmetinin gazabını geçmiş olduğu düşünülürse, insan bağışlayıcılığının da ilahi kaynağa bağlı olduğu hemen fark edilecektir. Bazen yakınlarınızdan beklediğiniz paylaşım bir türlü gelmezken, uzaklardaki bir yabancının size bilinmez yollardan ulaştığını, kalbini kalbinize bitiştirdiğini görürsünüz. Kişisel mutluluğu bulma yöntemleri egoyu şişirirken, dünyanın gizli bağlantıları yoluyla bize ulaşan bu tip ani mutluluklar ruhumuzu yüceltmeye başlar usulca. İlahi bir sırrın paylaşılmakta olduğunu, tanımadıklarınızla sırdaş olduğunuzu bilirsiniz böyle anlarda. Perspektifle açıklanamayacak boyutlarda, neden-sonuç ilişkileriyle açıklanamayacak gelişmelere şahitlik edersiniz bu sır ortaklığında. Allah’ın yarattığı tüm âlemler arasındaki perdelerin geçirgen olabileceğini, yaratılmış her varlığın diğeriyle iletişime geçebileceğini sezersiniz. Aslında her birimizin iç sesinin aynı şeyi söylediğini işitir gibi, evrensel tesbihi duyar gibi olursunuz… Duanın insanları kul paydasında bir araya getirdiğini, çelişkileri, ayrımcılığı, vehimleri, önyargıları dağıtarak, onları kâinatın kanatları altında korumaya aldığını fark edersiniz. Duanın görünmez yolculukları sonsuzdur… Bazen duasını ettiğim şeylerin birer sözcük veya öbek öbek harfler olarak yukarıya doğru yükseldiğini düşlerim. Aşağıda gerçekleşiyor olamaz dualarımızın seyr ü seferi. Yukarıda, ötelerde, yükseklerdedir. Ama bir o kadar da aramızda, içimizde… O vakit anlarım ki, ettiğimiz dualarla birlikte biz de uçucu, seyyal bir formata bürünmüşüzdür. Çünkü dualarımız bizi yukarıya kaldırmıştır. Neredeyse şeffaf ama aynı zamanda katı bir maddenin ruhuna değmek üzereyizdir artık. Eşyanın hakikatine yaklaşmışızdır… Dünyanın dualar üzerinde durduğunu anlarım bu anlarda. Olacak olan her şeyin kendi duasıyla birlikte ezeli kayıtlarda yerini alması bana çok muhteşem, çok eşsiz gelir… Olacak olan bir’dir elbette, ama önceden duasını etmekle, olacak olanı istemiş oluruz. Bir nevi iradedir bu. Levh-i Mahfuz’da yazılı olanı kendi cüzi irademizle seçmemizden daha eşsiz bir tevafuk olabilir mi bilemiyorum! Kader ile iradenin çakışması sizi de büyülemez mi ya da? Gayretlerimiz de tedbirlerimiz de, İlahi Takdir’e dahildir nihayetinde… Evet, hiçbir şey biz istediğimiz için olmuş değildir. Hak ettiğimize inandığımız her şey bize bir lütuftur görmesini bilene. Fakat biz olacak olanı isteyerek hayata kendi irademizi, aklımızı, niyetimizi, kalbimizi katmış oluyoruz. İradî seçimlerimizin ardındaki İlahi İrade’yle bütünleşebilmek için, duası edilen her şeyde O’na muhtaç olduğumuzu görüyoruz yeniden. Ve anlıyoruz ki Allah istemedikçe bizim istemelerimizin hepsi hikayeden ibaret… Bu dünyanın hassaslığını, titreşimlerini en çok birbiri için dua edenler duyuyor olmalı sanki. Duası edilen bütün şeylerin, dudaklardan çıkan her fısıltının harf harf muhafaza edildiği bir ara katmanı olduğunu hayal ediyorum. Harfsiz yakarışlar da olmalı orada. Orada dudaklar artık kıpırdamazken bile kalp kesintisiz bir dua olarak atmayı sürdürecektir kuşkusuz… Bu sükût anında sesimizin Yaratan’a ulaşması da büyülüyor beni! Suskunluğumuzda bile yalnız O’nun dili değil midir konuşan? Allah’ın (cc) elbette bir şeyi ‘ol’durması için bizim duamıza ihtiyacı yoktur. Ama dua edebilmenin nimeti bana bir yazar olarak kalemi elime alma ruhsatı veriyor. Olacak olanı sadece O’ndan isteyecek olmak, bana irademi kullanma fırsatı tanıyarak O’nun eserini sevmeme, şükran ve övgülerimi her vesileyle iletmeme ve bana sunduklarını O’na teslim etmeme imkân sağlıyor… Kalın sağlıcakla…
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Yûşa Irmak, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |