Gene gel gel gel. / Ne olursan ol. / ... / Umutsuzluk kapısı değil bu kapı. / Nasılsan öyle gel. -Mevlânâ |
|
||||||||||
|
“Bununla birlikte, onların ikisi hakkında bilgin olmayan şeyi bana şirk koşman için, sana karşı çaba harcayacak olurlarsa, bu durumda onlara itaat etme ve dünyada onlara iyilikle sahiplen ve bana 'gönülden-katıksız olarak yönelenin' yoluna tabi ol. Sonra dönüşünüz yalnızca banadır, böylece ben de size yaptıklarınızı haber vereceğim.” (Lokman Suresi, 15) Bu ayette, Allah, anne-babaya iyi davranmayı ve dünyada onlara iyilikle sahip çıkmayı emretmekle birlikte, şirk koşmaya veya Allah’ın emirlerine aykırı bir davranışa zorlandığımızda, onlara itaat edilmemesi gerektiğini vurgular. Bu ayet, itaatin sınırlarını belirlerken, Allah rızası gözetilerek anne-babaya itaatsizliğin de bir ahlak örneği olabileceğini gösterir. Anne-baba hakkı, İslam ahlakında son derece önemli bir yere sahiptir. Kur’an, anne-babaya iyilikle davranmayı ve onlara saygı göstermeyi bir kulluk vazifesi olarak tanımlar: “Biz insana, anne ve babasına (iyi davranmasını) tavsiye etmişizdir.” (Ankebut Suresi, 8) Ancak, Lokman Suresi’nin 15. ayeti ve Ankebut Suresi’nin devamındaki ifadeler, bu iyiliğin ve itaatin bir sınırı olduğunu açıkça belirtir: Eğer anne-baba, kişiyi Allah’ın emirlerine aykırı bir davranışa zorlar ya da şirk koşmayı telkin ederlerse, itaat edilmeyecektir. Bu durum, Allah’a olan kulluğun, anne-babaya olan bağlılıktan üstün olduğunu ifade eder. Allah’a kulluk, mutlak bir görevdir; anne-babaya itaat ise şartlara bağlıdır. Günümüzde dini tebliğ yapan kurumlar ve vaizlerin, anne-babaya itaat meselesini genellikle “şartsız” bir iyilik ve bağlılık olarak sunmaları, Kur’an’ın bu hassas dengesini göz ardı ettiklerini göstermektedir. Cuma hutbelerinde anne-babaya iyi davranmanın önemi sıkça vurgulanırken, Lokman Suresi’ndeki “onlara itaat etme” hükmü neredeyse hiç dile getirilmemektedir. Bu eksiklik, dini meselelerde tek taraflı bir bakış açısının hâkim olduğunu ortaya koyar. Oysa Allah, Bakara Suresi’nde şöyle buyurur: “Yoksa siz, Kitabın bir bölümüne inanıp da bir bölümünü inkâr mı ediyorsunuz?” (Bakara Suresi, 85) Bu durum, ayetlerin yalnızca belirli bir kısmının dile getirilmesiyle, diğer hükümlerinin göz ardı edilmesine neden olmaktadır. Özellikle, anne-babaya itaatin sınırlarını belirten ayetlerin tebliğ edilmemesi, eksik bir dini anlayışın yaygınlaşmasına yol açmaktadır. Bugün birçok anne-baba, çocuklarını İslami değerlerle değil, dünyevi hedeflerle yetiştirmektedir. Çocuklara küçük yaşlardan itibaren Kur’an ve sünnet öğretileri yerine, yalnızca akademik başarı, kariyer ve maddi kazanç odaklı bir hayatın hedef olarak gösterilmesi, onların ahirete yönelik sorumluluklarını unutturabilir. Bu, anne-babaların çocukları üzerinde manevi bir yükümlülüğü yerine getirmediğini gösterir. Kur’an, insanın asıl hedefinin Allah’a kulluk olduğunu sıkça vurgular: “Ben cinleri ve insanları yalnızca bana ibadet etsinler diye yarattım.” (Zariyat Suresi, 56) Eğer bir anne-baba, çocuğunu Allah yolundan saptırmaya çalışıyor ya da ona yalnızca dünya hayatını hedef gösteriyorsa, çocuk, Allah’ın rızasını gözeterek bu yanlış telkinlere uymamalıdır. Bu, Kur’an’a uygun bir ahlaki tavırdır. Lokman Suresi’nin 15. ayeti gibi, itaatin sınırlarını çizen ayetlerin görmezden gelinmesi, dini anlayışı yüzeyselleştiren bir yaklaşıma işaret eder. Bu tür bir yaklaşım, insanları gerçek İslam anlayışından uzaklaştırarak, yalnızca şekilci bir dindarlığa sevk eder. Halk arasında “tatlı su Müslümanlığı” olarak bilinen bu anlayış, Kur’an’ın gerçek mesajını ve ahlak anlayışını yeterince kavrayamamış bireylerin sayısını artırmaktadır. Kur’an, anne-babaya itaatin sınırlarını çizerek, bu itaatin ancak Allah’ın emirlerine uygun olduğu sürece geçerli olduğunu vurgular. Anne-babaya iyilikle davranmak, İslam ahlakının bir gereği olsa da, Allah’a kulluk her şeyin üzerindedir. Çocuklarını dünyevi hedeflere yönlendiren, onlara Kur’an’ın emirlerini öğretmeyen anne-babalar, aslında manevi bir sorumluluğu ihmal etmektedir. Dini tebliğ yapan kurumların, bu dengeyi açıkça ortaya koymaları ve anne-babaya itaatin sınırlarını daha sık vurgulamaları gerekir. Aksi takdirde, İslam’ın mesajı eksik tebliğ edilmiş ve insanlar, Kitabın bir kısmını kabul edip diğer kısmını inkâr etmiş olur. Kur’an, bu konuda bizleri uyarır: “Kim Allah’a ve Resûlüne itaat ederse, işte onlar Allah’ın kendilerine nimet verdiği peygamberler, sıddîklar, şehitler ve salihlerle beraberdir. Bunlar ne güzel arkadaşlardır.” (Nisa Suresi, 69) Bu ayet, Allah’a ve Resûlüne itaatin, insanı en güzel ahlaka ve en üstün mertebeye ulaştıracağını göstermektedir. Dolayısıyla, anne-babaya karşı ahlaki ve iyilikle dolu bir tavır sergilemekle birlikte, Allah rızası söz konusu olduğunda, gerektiğinde onlara itaat etmemek de İslam ahlakının bir parçasıdır.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2025 | © Muhammed Rıdvan Kaya , 2025
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |