İslam dünyası, yüzyıllardır birliği ve huzuru ararken, pek çok farklı anlayış ve yorumla karşı karşıya kalmıştır. Bugün, bu birliğin eksikliğini derinden hissediyoruz. İslam’ın özünden uzaklaşan bazı yaklaşımlar, toplumsal parçalanmalara ve kargaşaya neden olmuştur. Ancak bu sorunları çözmenin anahtarı, İslam'ın temel kaynağı olan Kur'an'a geri dönmekten geçmektedir. İslam birliğini sağlamak ve toplumsal huzuru inşa etmek için hadislerden ziyade Kur'an'a dayalı bir anlayış geliştirilmesi önemlidir. Kur'an, İslam ümmetine birlik olmalarını emretmiş, "Hepiniz Allah'ın ipine sımsıkı sarılın. Dağılıp ayrılmayın." (Âl-i İmrân, 3:103) ayetiyle bu birliği vurgulamıştır. Ancak ne yazık ki, günümüzde İslam dünyası, gerek dini anlayışlardaki farklılıklar, gerekse siyasi ve kültürel bölünmeler nedeniyle büyük bir ayrışma içerisindedir. Suriye, Bosna, Irak gibi coğrafyalarda yaşanan acı olaylar, bu ayrışmanın ne kadar yıkıcı olabileceğini göstermektedir. Kadınların, çocukların ve masum insanların acı çektiği bu yerlerde, birliğin sağlanamamış olması, rahmetin kaybolduğunu gözler önüne sermektedir. Uydurma hadis olan "Ümmetimin ihtilafı rahmettir" sözü, bölünmeyi hızlandırmış ve İhtilaf, ne yazık ki birçok durumda ümmetin birliğini zedelemiş, bu da İslam dünyasında büyük bir zaafa yol açmıştır. Toplumlar bölündükçe, güçsüzleşir ve dışarıdan gelen tehlikelere karşı savunmasız hale gelirler. Bugün, hadisleri öne çıkaran bir anlayış, ümmetin bölünmesine yol açmış ve büyük bir siyasi, toplumsal ve kültürel zayıflığa neden olmuştur. Toplumun yarısını oluşturan kadınlar, maalesef pek çok İslam toplumunda hala düşük statülere sahiptir. Kadınların hakları, çoğu zaman erkek egemen bir anlayış tarafından ihlal edilmektedir. Kadınları, "cehennemlik", "akılsız" veya sadece "çamaşır makinesi" gibi algılayan bazı yorumlar, İslam’ın temel değerlerine tamamen aykırıdır. Allah, kadınları ve erkekleri eşit yaratmış, birbirlerinin tamamlayıcısı olarak tanımlamıştır. Çocukların savaşlarda kimyasal silahlarla öldürülmesi, savaşın acımasızlığını ve insan hakları ihlallerini gözler önüne sererken, bu tür olaylar da İslam toplumunun yaşadığı toplumsal çöküşün birer örneğidir. Bu vahşi olaylar, sadece batılı güçlerin değil, aynı zamanda içteki bölünmüşlüklerin de sonucudur. Faizsiz bankacılık anlayışının yanlış bir şekilde İslam’a uygun olarak sunulması, bu konuda İslam’ın emirlerine karşı gelen bir uygulama olarak karşımıza çıkmaktadır. Allah’ın ve Resûl’ünün faizle ilgili yasakları açıkça belirttiği bir dönemde, faizsiz bankacılık adına yapılan uygulamalar, İslam’a savaş açan bir yaklaşım olarak değerlendirilmelidir. Bu tür ekonomik uygulamalar, ümmetin maddi ve manevi sömürüsünü daha da artırmıştır. Günümüzde pek çok insan, Kur'an’ı ve hadisleri bir arada değerlendiriyor olsa da, hadislerin dinde yeri yoktur. Kur'an, İslam’ın esas kaynağıdır ve her konuda en doğru rehberdir. İslam dünyasındaki bölünmenin temel sebeplerinden biri, hadislerin farklı yorumlanması ve bu yorumların, zaman zaman Kur'an’ın öğretileriyle çelişmesi olmuştur. Kur'an, İslam birliğinin teminatıdır. Herkesin kendine göre yorumladığı ve zaman zaman İslam’a zarar veren hadis anlayışının aksine, Kur'an’a dönmek, ümmetin birliğini sağlamak ve adaleti temin etmek için en sağlıklı yoldur. İslam birliğini sağlamak, toplumsal huzuru ve adaleti tesis etmek için hadislerden değil, Kur'an’dan beslenmek gerekmektedir. İslam dünyasında yaşanan acılar, ayrılıklar ve zayıflıklar, Kur'an’a dayalı bir anlayışın eksikliğinden kaynaklanmaktadır. İslam birliği, ancak Kur'an’a sımsıkı sarılmakla mümkün olabilir. Hadislerin doğru anlaşılması ve uygulanması önemlidir, ancak Kur'an her zaman ilk ve en güvenilir kaynaktır. İslam toplumları, Kur'an’ın birleştirici gücüne sarılarak, geçmişteki hatalardan ders almalı ve geleceğe ümmetin birliği ve rahmeti için adım atmalıdır.