|
Anasayfa |
Son
Eklenenler |
Forumlar |
Üyelik |
Yazar
Katılımı |
Yazar Kütüphaneleri |
|
|
3 Nisan 2004
Allah İstifa Etti…
Kafası atan Allah’ın yakarışlara kulak asmayarak, ‘Başlarının çaresine baksınlar. Benden
Seval Deniz Karahaliloğlu
Özellikle son zamanlarda, savaşlarda ölen milyonlarca masum insan, açlık, kıtlık ve salgın hastalıklar gibi ciddi dertlerle baş etmeye çalışan Allah’ın, sıradan ölümlülerin iş, eş, para, mevki, şöhret, Pop Star olma, ‘Kim Kimi Becerecek’ |
|
Allah İstifa Etti…
Seval Deniz Karahaliloğlu
Tüm aramalara ve çağrılara karşı, yerinde bulunamayan Allah’ın dün geç saatlerde, işinden kaynaklanan baskılar neticesinde istifa ettiği anlaşılmıştır.
Resmi kaynaklardan alınan bilgiye göre, henüz tam olarak doğrulanmasa da Allah’ın yarattığı ve yarattığına bin defa pişman olduğu insanoğlunun bitmek tükenmek bilmeyen istekleri ve çıkardığı sorunlar nedeniyle Allah’ı bunalttığı ve bu nedenle Allah’ın işi bıraktığı tahmin ediliyor.
Her ne kadar, baş melekler tarafından büyük bir saygı ve sevgi ile aldığı bu karardan vazgeçirilmeye çalışıldıysa da kafası atan Allah’ın yakarışlara kulak asmayarak, ‘Başlarının çaresine baksınlar. Benden bu kadar’ dediği öğrenilmiştir.
Özellikle son zamanlarda, savaşlarda ölen milyonlarca masum insan, açlık, kıtlık ve salgın hastalıklar gibi ciddi dertlerle baş etmeye çalışan Allah’ın, sıradan ölümlülerin iş, eş, para, mevki, şöhret, Pop Star olma, ‘Kim Kimi Becerecek’ yarışmalarına katılarak koca bulma gibi fani istekleri karşısında zıvanadan çıkarak bu kararı aldığı sanılıyor.
Adı açıklanmayan güvenilir kaynaklardan edinilen bilgiye göre, kullarına doğal afetler öncesi (Bakınız Nuh Tufanı, Sodom ve Gomorra’nın Yıkılışı, Babil’in Yok Oluş hikayeleri, eski ahitler ve bilumum kutsal kitap) uyarı mahiyetinde gönderdiği politikacıları, ‘nimet’ zannederek baş tacı eden kullarının ‘salaklığı’ karşısında pes eden Allah’ın ‘Ben elimden geleni yaptım, kafalarını işletmeleri için onlara akıl da verdim. Kullanmak istemiyorlarsa, kendileri bilir. Sonra, boşuna sızlanarak vaktimi boşuna harcamasınlar’ dediği kaydedilmiştir.
Daha önce, akıllanmayan kullarına uyarı mahiyetinde defalarca gönderdiği tufanlara ve doğal felaketlere karşın, bundan ders almayışları ve sabit salaklık katsayısıyla hala akıllanmayarak ‘tarih bir tekerrürden ibarettir’ sözünü sürekli doğrulamaları ise bardağı taşıran son damla olmuştur.
Yapılan son seçimler sonucunda, seçtikleri politikacılar, Kıbrıs sorunu ve Avrupa Birliği gibi konularda, kullarının ‘kör gözün parmağına’ tarzındaki yaklaşımları karşısında, Allah’ın yakın çevresine ‘kendi düşen ağlamaz’ dediği ve artık ölümlüler hakkında hiçbir şey duymak istemediği kaydedilmiştir.
Telli Babalara giderek tel, çaput, çer çöp bağlayan sıradan ölümlülere ise son mesaj olarak
‘Beni, zırva saçma işlerinize karıştırmayın, kafanızı kullanın’ cevabını verdiği öğrenilmiştir.
Şimdilerdeyse, ‘Artık işimiz Allah’a kaldı’ diyenlerin nereye tutunacakları ve işlerinin kime havale edecekleri şiddetle merak edilmektedir.
:: Dayanaksız... |
Gönderen: Turan Enes / , Türkiye
|
7 Aralık 2009 |
|
| Yazdıklarınız kendi penceremden baktıgımda,yazınızın Nihilizm felsefesinin dışına çıkamamış birisinin kaleminden dökülen kelimelerden ibaret oldugunu görebiliyorum. Dayandıgınız "duvar" kendinizce doğru olabilir,ama objektif değil. objektifliği yakalamak da diğer "izm"leri irdelemekle mümkün olacaktır,felsefeyle arası iyi olan birisine göre. Şayet bir de "varlık" felsefesinin oldugunu düşünürsek,özünde herşeyin bir formu vardır. Nihayetinde bizler de boşlukta yer kapladıgımıza göre,bizim de bir "form"umuz olmalıdır ki her mobilyayı yapan bir marangoz muhakkak ki vardır,Allah istifa ettiyse ki varlıgını muhtevanızda inkar etseniz de,anlattıgınız bu "mistik" olayla kabulleniyorsunuz,o halde dayandıklarınız dayanaksız. Selam ve dua ile... |
:: TEBRİKLER |
Gönderen: deathalone / , Türkiye
|
2 Haziran 2008 |
|
| Güzel ve tutarlı bu yazı için teşekkürler...
her ne kadar tabularını yıkamamış ve bağnaz yapıdaki insanlarımıza ters gelse de :))
Zaten onlardan olumsuz bir tepki alıyorsak güzel ve faydalı bir iş yapmışız demektir:)
|
:: allah istifa etti... |
Gönderen: ismail önder / Antalya/Türkiye
|
10 Ekim 2007 |
|
| islamiyeti ne kadar biliyoruz? ne kadar yaşıyoruz? hangi islamiyeti yaşıyoruz? dinine (islam'a) çok bağlı olanlara sonsuz saygı duyuyorum. Fakat allah'ın istifasını gerektiren bu yazıyı çok beğendim. Aklıma yattı, ne zaman ortaya çıkacağını da çok merak ediyorum. haberlerinizi okumaya devam edeceğim. çok teşekkür ederim. |
:: Tanrı İstifa Etseydi Ne Olurdu? |
Gönderen: Orkun Levent BOYA / Ankara/Türkiye
|
21 Aralık 2005 |
|
| Yazar, başlığı "Allah İstifa Etti" değil de, "Tanrı İstifa Etti" şeklinde atsaydı, ne olurdu?
Sanırım, yorum olarak okurlar tarafından yazılan yazılar daha bir yumuşak olurdu... Çünkü, bizler "Allah", diğerleri "Tanrı" der...
Bunu çok basit bir şekilde test edebilirsiniz de... girin word programına... küçük harflerle, "tanrı" yazın...bir de küçük harflerle, "allah" yazın... bakın bakalım ne olacak...
boşuna zahmet etmeyin ben size, ne olacağını yazayım...
küçük harflerle "tanrı" yazdığınızda, program kabul ederken, küçük harflerle "allah" yazdığınızda, kelimenin altında kırmızı bir hata çizgisi oluşacaktır. bu, şu demektir: "kelimeyi yanlış yazdınız." hemen kelimenin başındaki "a" harfini büyük yazınca hata işareti ortadan kalkacaktır. aynı şekilde, "Tanrının" ... "Allahın" kelimelerinde olduğu gibi..."tanrının" sözcüğünde uyarıyla karşılaşmazken, "Allahın" sözcüğünde uyarıyla karşılaşırsınız...Çünkü, onu, "Allah'ın" şeklinde yazmanız gerekir...
Hani insan düşünmeden edemiyor değil, minibüslerin, otobüslerin bir kenarlarında yazar, "Allahın Dediği Olur" şeklinde... Basit bir imla kuralını neden bu çıkartmaları yapanlar, hazırlayanlar dikkate almazlar?
Yazıya yapılan yorumları okurken, çok şaşırdığımı itiraf etmeliyim. Yorum yapan arkadaşların, yazıyı dikkatli okumadıkları ve takılı kaldıkları yazının başlığından içine giremedikleri anlaşılıyor.
Bu yazıdan ben ne mi anladım?.. ne anladığımı bir yazımla belirttim ve halen izedebiyatta yayınlanmakta olan bu yazımın linkini vereyim, ilgilenen arkadaşlara...
http://www.izedebiyat.com/yazi.asp?id=37205&kaynak=bagis
sevgi ve saygılarımla... |
:: Hay Sen Çok Yaşa |
Gönderen: Mehmet Özer / İçel(Mersin)/Türkiye
|
19 Aralık 2005 |
|
| Başlığa bakıp aldanmayın sakın... Çok yaşa ki gidişin ertelensin.. Bu zihniyet, bu cahillik nereye kadar... Sen kendini bilmez bunun cezasını öderken milyon kere pişman olsan neye yarar, şimdi olmadıktan sonra... Sana tek diyeceğim; allah hidayet versin... |
:: Kıymetli seval; |
Gönderen: alihamza / İstanbul/Türkiye
|
1 Şubat 2005 |
|
| kıymetli yazınızı okudum. Özünde iyi niyetle, insana ve ona dâir ne varsa, yine, insani bir endişeyle kaleme alınmış bir yazı...bu yüzden ve yanlış anlamadığımı da umarak, yine içtenlikle şunu ifâde etmek istiyorum, izin verirseniz;
“allah” ifâdesi, uluorta bir konuya malzeme olabilecek basit bir sözcük değil, aksine insanların, toplulukların zihninde ve kalbinde yer tutan bir kavramdır. Kavramlar ise, bir-iki sözcükle geçiştiriliverecek, yalın bir şekilde anlaşılabilecek, “kelime” ya da kelimelerle karıştırılabilecek şeyler olmadığı gibi, kelimelerle içi kolayca doldurulabilecek şeyler de değildir.
İnsan, kelimelerle ya da onların muhtevâ ettiği anlamlarla bir kavgaya tutuşabilir. Ancak, kavramlar böyle değildir. Basit ifâdelerle, seçilmeden öylesine kullanılmış kelimelerle birlikte izâha kalkıldığında, yapılan işin(gerçekte maksat bu olmadığı halde) toplum hâfızasında ve insan kalbinde derin yaralar açabileceği aşikârdır...
Mâdem güzel duygu ve düşüncelerinizi başkalarına da aktarmak amacıyla yazılar kaleme alıyorsunuz ve düşünceniz ya da inancınız ne olursa olsun gerçekten saygı görmek ve bunu hak etmek istiyorsanız, topluma açık bir yerde yazınızı yayımlamadan evvel, bizden başkalarının da yaşadığını, düşündüğünü, okuduğunu bilmek ve bunun getireceği sorumluluk adına, yayımlamayı düşündüğünüz yazılarınızı, tekrar, tekrar gözden geçirmek, olmazsa olmaz bir gerekliliktir. En azından merâmınızı daha iyi ifâde edebilmek, yanlış anlaşılmaya meydan vermemek daha da önemlisi “anlaşılmak” ve takdir görmek adına!..
Çün ki;
Yazılarınızı, Edebî dünyada çokça bilinen, “dil kalptekine medlûldür” ve “mârifet iltifâta tâbîdir” kâidelerini esas alarak yazmayı başardığınızda, fazlasıyla ilgi göreceğiniz âşikârdır.
Bu sizi, daha güzel yazmaya sevkedeceği gibi, diğer taraftan yeni başarılara imzâ atma konusunda büyük şevk kazandıracaktır.
Hoşça bakın zâtınıza!..Saygıyla!..
alihamza
|
:: Tanrı Öldü(rüldü) |
Gönderen: Volkan Çelebi / İstanbul/Türkiye
|
31 Mayıs 2004 |
|
| Sayın Karahaliloğlu;
Tanrı öldü(rüldü) söylemleri insanlığın kendi bilincini kazanmasından bu yana, özellikle son 200-300 yıldır sık sık vurgulanmıştır . Özellikle sistem karşıtı felsefelerin dirilttiği bu görüş dinlerin kendisi kadar saçmadır, postmodernizm ya da hümanist varoluşçuluk ile nihilizm bu görüşe yatkındır...
Aslında burada söylenmesi gereken, olmayan bişeyin ne ölebileceği ne de öldürebileceğidir. Olmayan derken dinlerin tanrı tasarımından bahsediyorum.Ama insan özünde inanç adı verilen bir duyguyu ya da hissedişi taşır, her ne kadar sanat ve felsefede yaşanan ilerlemeler dinin kendisinde tam olarak yaşanmadıysa da insan usu inancının nesnesinin de bilincine tarihle varacaktır.Bunun cennet-cehennem hesabı yapan bir Tanrı olmayacağı açıktır, insan Tanrı olma potansiyeline kendisinin sahip olduğunu görecek ve Tanrılığını yeryüzünü cennete çevirerek yaşayacaktır...Bu bize fazla iyimser gibi görünen bir tablo, ama şunu da söylemek gerekir ateizm kendinde anlamsızdır, inancın nesnesi, insanın duygulanımının özü reddedilemez.
Ne dinler ne de ateizm çözümdür, bunlardan birisi bilinçsiz bir inanç yaşamıdır (ki saygı duyulmalıdır), diğeri de insan doğasının özüne ilgisizliktir.İkisi de yetersizdir...
Zaman bize bu yetersizliğin yanıtını verecektir...
Saygılar |
:: REZİLLİK |
Gönderen: byzmelon / usa
|
27 Nisan 2004 |
|
| BÖYLE BİR ŞEYİN ŞAKASI BİLE OLMAMMALI OYAZI YAZAN HAKKINDA NE DİYECEĞİMİ BİLEMİYORUM,
APTALLIK İYİYKİ YÜZ YÜZE GELMİYORUM HOMOSAPİENSLE |
|
Söyleyeceklerim var!
Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?
Yazıları
yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz
ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız,
yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.
Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.
|
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
Seval Deniz Karahaliloğlu kimdir? |
|
|
Bazı insanlar için yazmak, yemek yemek, su içmek kadar doğal bir ihtiyaçtır. Yani benimki ihtiyaçtan. Bir vakit, hayatımla, ne yapmak istiyorum diye sordum kendime? Cevap : Yazmak. İşte bu kadar basit.
Etkilendiği Yazarlar:
Etkilenmek ne derecede doğru bilemem ama beyinsel olarak beslendiğim isimler, Roland Barthes, Jorge Luis Borges, Braudel, Anais Nin, Oscar Wilde, Bernard Shaw, Umberto Eco, Atilla İlhan, İlber Ortaylı, Ünsal Oskay, Murathan Mungan,..
|
|
bu
yazının yer aldığı
kütüphaneler |
|
|
|