Yeni Yıla Bakarken
Bir yıl geride kaldı. Yeni yıl için aldığımız biletler her zamanki gibi boş çıktı. Umut ektiğimiz çorak, ot bitmez arazimizde umutlarımız yine yeşermedi. Gönlümüz zengin, umut hazinemiz ağzına kadar dolu. Ne kadar boşa harcarsak harcayalım bitmesi mümkün değil. Her gördüğü umut kapısını zorlayanlar sayesinde tek tük kazananlar olduğunda yine umutlarımız bizi şans oyunu oynatan gişelere sürükleyecek. Her umudumuzu yitirdiğimizde ya çıkarsa diye yeni umutlara koşacağız. Her umudum boşa çıktığında Deli Ali'nin gür sesi kulaklarımda yankılanır. Herkesin anasını Kör Talih öpmüş. Benim anamı ise Kör Salih. Deli Ali en sonunda Kör Talih'i aldatıp şansı yakalamayı becermişti.
Haftada en az üç kez yanıma gelirdi. Gediz yatağı içinde yatak değiştirmeden kaynaklanan beş dönüm bir arazi bulmuştu. O hiç bir işe yaramaz kumluğu sahiplenmek istediğinden dilekçe üzerine dilekçe yazdırıyordu. Ben dilekçe yazmaktan usanmıştım ama, o göndermekten usanmıyordu. Sonunda bakanlık o işe yaramaz kum yığınını Deli Ali'ye verilmesini Menemen Malmüdürlüğü'ne bildrmişti. Sonunda uğrunda büyük uğraş verdiği kumluğun tapusunu almayı başarmıştı. Artık göz koyduğu kızı benim de arazim var diyerek isteyebilecekti. Olmadı. Satıp elden çıkarmak istedi, alan olmadı. Nasıl alsınlardı? Her taşkında Gediz sık sık yatak değiştiriyordu.
Bir gün Deli Ali yanıma yine geldi. Lacivert takım elbise giymiş. Beyaz gömleğinin yakasında şık bir kravat vardı. Ali hayrola define mi buldun? Yoksa Milli Piyango'dan büyük ikramiye mi çıktı? dedim. Yok dedi. Ben artık sosyete falcısı oldum. O kadar çok para kazanıyorum ki, aklın hayalin durur. Sen okuma yazma dahi bilmiyorsun. Nasıl oluyor da sana inanıyorlar. Ben deliyim ya. Üstelik saralıyım da. Bu yüzden bunun kalbi çok temiz diye bana çok inanıyorlar. Üstelik ne diyorsam hepsi de çıkıyor demişti. Haklısın demiştim. Bu ülkede o kadar çok enayi var ki, değil kosayla, biçerdöverlerle biçsen yine tükenmez.
Ali'nin bol kazançlı yaşamı fazla uzun sürmedi. Bir sara nöbetinde yaşamını yitirdiğini duyduk. Onun ölümünden sonra kardeşi büyük bir iş adamı olmuştu. Anlaşılan Deli Ali'nin falcılık sayesinde büyük bir birikimi olmuştu. Yaşamının en şanslı döneminde Kör salih yolunu kesmişti.
Televizyonlarda hep birlikte izliyoruz. Falcılık, büyücülük ve medyumluk üzerine yoğun tartışmalar yapılıyor. Bilim adamları olmaz dedikleri halde, ilimi ve bilimi içlerine sindiremeyenler olur diye bastırıyorlar. Eğer falcılık ve medyunluk, gelecekten ve geçmişten haber alabilseydi, ne faili meçhul cinayetler, ne de gizli kalmış hırsızlık kalırdı.
Bir gün yeni tanıştığımız komşumuzla çocuklarımız üzerine uzun uzun söyleşmiştik. Bir kaç gün sonra eşi, eşime kahve falı bakarak, fincandan okuyormuş gibi eşiyle konuştuklarımızı aynen tekrarlamış. Eşim çok şaşırmıştı. O hanım gelsin, ona ben de bir kahve falı bakayım. Çocukları hangi okulda okuyor, hangisi hangi okulu bitirmiş, nerde çalışıyor hepsini söyleyivereyim. Sana söylediklerinin tümünü üç gün önce eşiyle konuşmuştuk. Tüm falcıların yaptıkları aynı şey değil mi? Duyumlarını ve olasılıkları yuvarlayarak oldukça bol harcadığı laf salatasıyla, rast gele biri tuttuğunda vay be bildi denilmiyor mu?
Gerçekler ilim ve bilimdedir. Buna rağmen ikisi de gelecek ve geçmişin karanlıklarını aydınlatamaz. Fala inanma ama falsız da kalma diyerek falcıların ekmeğine yağ sürmüyor muyuz? Falcıların, medyumların yalanlarından arınmış, bilim ve ilime inanmış bir toplum olmamız dileğiyle yeni yılın hepimize şans getirmesini dilerim.
Özcan Nevres