Bana arkadaşını söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim. -Cervantes |
|
||||||||||
|
Doğrular zaman zaman toplumdan topluma değişse de genelde paralellik arzeder.İnsanın faydasına olan iş ve davranışlar doğru kabul edilir.Ölçü kabul edilen ve esas alınan budur.Her ne kadar dinî inançlar,gelenek ve görenekler farklılaştıkça değer yargıları değişiyorsa da asgari müşterek olan,insanın faydasına çalışmaktır. Toplumun yapısına uymayan insan davranışları, alışkanlığa dönüşmeden değiştirilmelidir.Bunun en uygun dönemi de ilköğrenim çağıdır.Atalarımız boşuna dememiş “Ağaç yaşken eğilir” diye!...Gerçekten de öyle değil midir?Gidin kart bir ağacı eğmeye çalışın…Başarabilir misiniz?..Ne mümkün!...Ya eğmeye gücünüz yetmez,ya da ağaç bir anda kırılıverir.Onun için okul çağındaki yavrularımızı iyi yetiştirmeliyiz.İyi yetiştirmek demek,çok şey öğretip beyinlerini bilgi deposu hâline getirip, onları robotlaştırmak değildir.Peki nedir iyi eğitim derken kastımız?...Çocuklarımızdan ne istiyoruz!... Öncelikle eğitimle öğretimin kapsamını netleştirmek lâzımdır.Bunlar çok kere karıştırılan birbirinden farklı kavramlardır.Öğretim beyni bilgilerle donatmaktır.Oysa eğitim daha çok davranışlarla ilgilidir.Bir nevi toplumsal uyum sürecidir.Fertleri hayata hazırlamaktır.Okullarımızda hem eğitim,hem de öğretim verilmektedir.Zaten bunlar birbirini tamamlayan unsurlardır.Birinin eksikliği, ötekini anlamsız kılmaktadır.Nasıl ki insan tek ayakla hayatını idame ettirmekte ve ayakta durmakta güçlük çekerse öyle de eğitimden yoksun öğretim,öğretimden yoksun eğitim yarımdır. Kişilerin her şeyden evvel doğru sözlü, dürüst,çalışkan olmaları ve yalan söylememeleri esastır.Bunlar ahlâk anayasasının temel maddeleridir.Şayet bunlar olmazsa geri kalanların eksiksiz olması hiçbir şey ifade etmez. Dünyada yalan konuşmak kadar sefil bir davranış gösterilemez.Çünkü yalan, hakikatlerin yüzüne çekilen bir perde hükmündedir.Doğruların yanlış,yanlışların doğru olarak sunulduğu bir ortamda insanlıktan,hak ve adaletten bahsedilemez.Onun içindir ki taze fidan hükmündeki gençlerimize yalan söylememeyi,dürüst olmayı öğretmeliyiz.Bu lâfla değil,ancak örnek olmakla ve düşüncelerimizi icra etmekle mümkün olur.Ziya Paşa’nın dediği üzere “Ayinesi iştir kişinin lâfa bakılmaz.” Saygı,sevgi ve hoşgörü insanlık anayasasının bir diğer öncelikli maddeleri arasında kabul edilir.Büyüğüne saygısı,küçüğüne sevgisi, dinî ve milliyeti ne olursa olsun, insanlara karşı hoşgörüsü olmayanın insanlık sıfatıyla taçlandırılması her şeyden evvel bu değerlere hürmetsizliktir. Kişi öncelikle dünyayı kendinden ibaret görmemelidir.Başkalarının hak ve hukukuna saygılı olmalıdır.Kanunlar ille de yazılı olmayabilir.Her toplumun geçmişten gelen adabı vardır.Bizler bunları yok farzedip topluma zıt hâl ve hareketler içerisinde bulunamayız.Bunu, zihinleri henüz kirlenmemiş gençlerin ak beyinlerine alımlı bir motif gibi nakşetmeliyiz. Çocuklarımızı zararlı maddelerden(içki,sigara,uyuşturucu) uzak tutmalıyız.Evinde günde en az bir paket sigara tüketen bir anne babanın evlâdının bu gibi alışkanlıklara müptelâ olmasından daha doğal ne olabilir ki!...Ebeveyn hangi yüzle bu maddeleri kullanan çocuklarını bu sebeple kınayacaktır?Yoksa çocuklarımıza pişkince: “Benim ettiğimi değil,dediğimi edeceksin” mi diyeceğiz? Genç nesillere alın terinin ne denli kutsal olduğunu öğretmeliyiz ki kısa yoldan,hak,hukuk demeden,çalıp çırparak,devleti dolandırarak kısa zamanda köşe dönmeye kalkmasınlar.Yenen her bir haram lokmanın bizleri biraz daha ateşe yaklaştırdığını,manevî dünyamızı harabeye çevirdiğini,imanî ve insanî duygularımızı alıp götürdüğü gerçeğini onlarla paylaşıp bu hususta mutmain olmalarını sağlamalıyız. Günümüzde şer odakları dünyanın her yerinde olduğu gibi ülkemizde de cirit atıyor. Yarınlarımızın teminatı olan yavrularımızı zararlı, bölücü, yıkıcı, siyasî amaçlı faaliyetlere katılmamaları, bunlarla ilgili amblem, afiş, rozet, yayın ve benzeri araçları taşımamaları ve üzerlerinde bulundurmamaları hususunda uyarmalıyız.Her şeyden evvel çocuğumuzun ne yaptığını çok iyi takip etmeliyiz.Bu çocuğa duyulan güvensizlik değil,aksine her türlü olumsuzluğa karşı tedbirli hareket etmektir.Ülkemize yararlı insanlar olalım.Tek gayemiz bu olsun.Bu ülke hepimizin…Gidebileceğimiz başka Türkiye yok.Unutmayalım ki hepimiz aynı gemide seyahat ediyoruz.Allah korusun, geminin batması kime ne kazandırabilir ki!.. Bütün kötülüklerin anası cehalettir.Başımıza ne geldiyse bu müzmin illet yüzünden geldi.Onun için, bugünkü makamları teslim edeceğimiz yarının idarecileri olacak çocuklarımıza kitapları sevmeleri, korumaları, okuma alışkanlığı kazanmaları, boş zamanlarını faydalı işler yaparak geçirmeleri hususunda rehberlik etmeliyiz. Ülkemizin geleceğe emin adımlarla yol alması için kendinden çok, ülkesini seven, “ben” değil, “biz” diyebilen, fedakârlığı karakter olarak bellemiş ve benimsemiş nesillere ihtiyacımız vardır.Bu neslin hamurunu ihlasla,iyi niyetle ve harama uzanmamış nurlu ellerle elbetteki bugünün yetişkinleri olan bizler yoğuracağız. e-mektup: mnihatmalkoc@hotmail.com
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © M.NİHAT MALKOÇ, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |