En büyük mutluluk ve en büyük sýkýntý anlarýnda sanatçýya gereksinme duyarýz. -Goethe |
|
||||||||||
|
Egemen (sýfat) 1. yönetimini hiçbir kýsýtlama veya denetime baðlý olmaksýzýn sürdüren, baðýmlý olmayan, hükümran, hakim anlamýna geliyor. Örn. Egemen devlet tamlamasýnda olduðu gibi. 2. mec. Sözünü geçiren, üstünlük kazanan (hegemonik?) Egemenlik ise buradan hareketle; 1. egemen olma durumunu, 2. milletin ve onun tüzel kiþiliði olan devletin yetkilerinin hepsini, hükümranlýðý (üstünlüðü) ve hakimiyeti ifade ediyor. “Egemenlik kayýtsýz þartsýz milletindir.” Sözünde olduðu gibi. Dilimize Yunanca’dan geçmiþ olan hegemonya ise, “bir devletin baþka bir devlet üzerindeki siyasi üstünlüðü ve baskýsý” anlamýna geliyor. Böylece diyebiliriz ki, Türkçemiz, kendi söz varlýðýmýzdan (ege: bir çocuðu koruyan, iþlerine bakan ve her türlü davranýþýndan sorumlu kimse, veli) gelen egemenlik ile Yunanca kaynaklý hegemonya arasýnda çok anlamlý bir ayrým yapmýþ oluyor. Egemen ülke kendine hakim olmak ise hegemonya baþkasýna hakimiyet demektir. Bir ülkenin kendine hakim olmasý ise ancak kendini bilmesi, tanýmasý ile olanaklýdýr. Ne demiþ atalar “Sen seni bil, sen seni, sen seni bilmez isen patlatýrlar enseni!” Ulusal egemenlik büyük, yani onurlu bir devletin öz niteliðidir. Onurlu kalmanýn bedeli de büyük olur. Büyük baþýn büyük derdi gibi büyük devletin de büyük sorunlarý vardýr. Þimdi þöyle kýsaca bakarsak yakýn tarihimize, örneðin Çanakkale Savaþlarýndan bu yana bu sorunlarýn boyutunu anlayacaðýz. Mustafa Kemal’in önderliðinde Baðýmsýzlýk Savaþýmýz, Türk aydýnlanma süreci, ekonomik kalkýnma, bölgesel barýþýn tesisi, Batý serüveni, içerde ve dýþarýya karþý devam eden uygarlaþma savaþýmý, baðnaz direniþ ve ayrýlýkçý hareketler, Amerika ile dans, cumhuriyet kazanýmlarýnýn zaman zaman tehlikeye düþmesi ve düþürülmesi, Gümrük ve Avrupa Birliði, Müzakereler, Avrupa müktesebatýna uyum kapsamýnda ödün baskýlarý, PKK ve Ermeni cephesi, sözde soykýrým dayatmalarý, Kuzey Irak belirsizliði, Müttefik bildiðimiz ülkelerin münafýklýðý, gelir daðýlýmýnda eþitsizlik, kapkaç, medya kirliliði, ekonomik, siyasal, kültürel ve hatta alfabetik açýdan kuþatýlmýþlýk durumu vs. vs. Tüm bunlar sorunlarýmýzýn çok çok büyük olduðunu göstermiyor mu? O halde biz kendimizi bileceðiz, aksi halde ensemizi kesinlikle yoklamaya hevesli çok meraklýlar çýkacaktýr. Biz kendimizi tanýmak için ne yapýyoruz? Bunca badire arasýnda son dönemde bir trend var Türkiye’de. Dikkat ettiniz mi, (sanýrým gazeteci Metin Uca’nýn dilimize pelesenk ettiði) “Yurdum Ýnsaný” trendi. Bu öyle bir insan ki, inanýlmaz iþler yapýyor: fizik, mantýk her ne ise hiçbir kural tanýmýyor. Gazeteler, dergiler, kitaplar, karikatür sanatçýlarý bir yandan iþte bu “Yurdum Ýnsaný”ný betimlemek, resimlemek, tanýmlamakla meþgul (1). Bu çok ilginç geliyor herkese, çünkü yýllardýr “Türküm doðruyum, çalýþkaným” diye baþlayan okul andýnda tanýmlanan tipe pek uymadýðýmýz, “kör parmaðým gözüne” ortada. Bu nedenle internette, dergilerde, gazetelerde Türkün garipliklerinin konulaþtýrýldýðý fýkralarýn, karikatürlerin yanýnda, ayný zamanda kelli felli kitaplar çýkýyor, ve çok satýyorlar: Türkleri Anlama Kýlavuzu (Zeki Kayahan Çoþkun), Kaçýlýn Türkler Geliyor (Özlem Kumrular) (2) Ben bunu kendimizi tanýma yönünde bir çaba olarak deðerlendirmek istiyorum. Ne olduðumuz kadar ne olmadýðýmýzý da bilmeliyiz çünkü! Kendimizle dalga geçebilecek olgunluða ulaþmamýz önemli bir gösterge. Dünyada Türk imgesi/ Türk imajýnýn da yabana atýlmamasý gerek. Piyasada son on yýldýr o kadar güzel kitap yayýnlandý ki, gerek akademisyen gerek gazeteci yazarlar bu alanda çok ilginç resimler ortaya koydular (3). Þimdi çok iyi biliniyor ki, yabancýlar bizi bizim bildiðimiz gibi tanýmýyorlar, çok çarpýk, ya da bize öyle gelen imajýmýz var ne yazýk ki! (4) Artýk kendimizi çok merak eder olduk. Son dönem Kaynana, gelin vb. yarýþma programlarýna gösterilen ilginin arkasýnda da ayný zamanda bence bu merak var: Ýnsanlar adeta deney laboratuarýnda kendilerini izliyorlar. Ne oluyor bu arada? Medya ayný zamanda Amerika’yý Kuzey Irak’ta, Büyük Ortadoðu projesini, PKK-Ermeni miðferini iþbaþýnda, AB ülkelerini bunlarýn ardýnda, Türkiye’nin bölünme tehlikesini, ayrýlýkçýlýðý, soykýrým dayatmalarýný, Çanakkale anýlarýyla (90 yýl dönümü) ulusal coþkuyu da taþýyor gündeme. Bakýyoruz Adolf Hitler’in Kavgam’ý bestseller olmuþ, yapýlan anketlerde Amerikan imajýnýn Türkiye’de dibe vurduðu görülüyor. Mersin’de (21 Mart 2005) bayrak yakma giriþiminin uyandýrdýðý infial, diðer illerde konuyla ilgisi olmayan TAYAD’lýlar örneðinde linç isterisi, bir tür sosyal patlama. Basýnýn sýk sýk kullandýðý bir manþet: Neler oluyor bize? Bize bir þeyhler oluyor. Tüm bunlarýn ulusal egemenlikle, ulusal bilinç, bilinç üstü ve -altýyla ilgisi olsa gerek. Türkiye’de bir þeyler oluyor: ABD, AB, Yunan, Kürt, Ermeni ekseninde oluþan bu bayrak duyarlýlýðýnda, kuþatýlmýþlýk duygusu, güvenliðimizin tehdit altýnda olduðu kaygýsý yanýnda, þovenizme kapýlmadan okunmasý gereken bir mesaj var gibi geliyor bana. Toplumun bilinçaltýnda var olan ve aslýnda yabancýlarla iliþkide hep dikkatli olunmasý gerektiði hususu deðiþik bir görünümle karþýmýza çýkýyor sanki. Ortak toplumsal bilincin dilde yansýmasý olan atasözleri bu bakýmdan bol malzeme sunar bize. Atasözleri Sözlüðü’nün (5) A ve B harflerinden seçtiðim örneklere bakýnýz: Aç gözünü, açarlar gözünü. Adama dayanma ölür, aðaca dayanma kurur. Akar suya inanma, el oðluna güvenme. Alçacýk eþeðe herkes biner. Arpacýya borç eden, ahýrýný tez satar. Azýksýz yola çýkanýn iki gözü el torbasýnda olur. Balýk aða girdikten sonra, aklý baþýna gelir. Balýk baþtan avlanýr. Baskýn basanýndýr. Beyler buyruðu yoksula kan aðlatýr. Bir çöplükte iki horoz ötmez. Borca içen iki kez sarhoþ olur. Borçlunun dili kýsa gerek. Borç yiyen kesesinden yer. Bülbülü altýn kafese koymuþlar, “ah vataným” demiþ. Büyük balýk küçük balýðý yutar. Büyük baþýn derdi büyük olur. Baþýný acemi berbere teslim eden, pamuðu cebinden eksik etmesin. Bilinen fýkradýr; Nasrettin Hoca, týraþ olmak ister, acemi berber kafasýnýn yarýsýna kestikçe pamuk yapýþtýrýyormuþ. Hoca dayanamamýþ, býrak kardeþim demiþ, yarýsýna pamuk ektin, diðer yarýsýna ben kenevir ekeceðim. Türkiye’miz de öyle deðil mi? Ne ekip dikeceðimize kendimiz karar vermek istiyorsak, ulusal egemenlik ilkesinin devletler arasý her alanda asla ödün verilmeden hakim kýlýnmasý saðlanmalýdýr. Türkiye’de uyanan ulusal bilinç elbette dýþarýda bazý çevreleri rahatsýz ediyor. Uyanan infiali yatýþtýrýcý bazý manevralar görülüyor. Politik açýdan örn. Amerikan imajýnýn düzeltimi konusunda açýk taleplerin yanýnda, yine Amerikan görsel medya (6), çizgi roman (Yeniçeri) (7), vb. alanlarda Türkiye’yi dost safýnda tutma çabalarý eksik olmuyor. Beni sevindiren geliþmelerden biri de Ulusal bilincin salt söylemlerden öte bilim kurgu alanýnda somutlaþmasý. Metal Fýrtýna (8) ve Býyýklý Kasýrga (9) adlý kurgu romanlarýnýn (estetik deðerlendirim bir yana) içerik açýsýndan çözümlenmesi yararlý olacaktýr kuþkusuz. Sahip olduðu madenlerden ötürü Amerika’nýn saldýrýsýna uðrayan olasý bir Türkiye ile Amerikan yönetimini ele geçiren olasý bir Türkiye’nin ne yapabileceðini düþünme aþamasýna gelinmiþtir. Her iki kitapta da olumsuzluklarýn nedeni ABD’dir (10). Metal Fýrtýna sonuçta, Türkiye’yi öncelikle kendi gücü ve daha sonra stratejik önemi dolayýsýyla, komþusu Avrupa ülkeleri ve Rusya’nýn potansiyel yardýmýyla savaþtan galip çýkarýr: “Savaþýn bittiði günün ertesinde, güneþ farklý bir Türkiye’nin üstüne doðdu. Yaþanan bunca acýya ve kayýplara raðmen insanlar, korkunç bir kabustan uyanmanýn rahatlýðýný hissediyordu. Bu topraklar dünyanýn kalbiydi ve ona sahip olmak ateþle imtihaný gerektiriyordu. Ve her nesil bu imtihaný vermek zorunda kalabilirdi, kalmýþtý.(…) Yorumcular bir süper güç olan ABD’nin Türkiye’de aðýr bir darbe aldýðýnýn altýný çiziyor, yurtdýþý muhabirleri bütün dünya baþkentlerinden tepkileri aktarýyordu. Türkiye týpký bir önceki asrýn baþýnda olduðu gibi varlýðýna karþý bir tehdidi bertaraf etmiþti.” (11) ABD’nin keyfi uygulamalarýna karþý Solcularla Ülkücüleri ilk kez birlikte gösteri yaptýran “Býyýklý Kasýrga”da ise bir uzaylýnýn verdiði boyut deðiþtirici aletin yardýmýyla Beyaz Sarayý ele geçiren Türk, sonuçta benzer nahoþ politikalara kalkýþýnca fikir deðiþtirir, bilinçlenir ve aleti yok ederek her þeyi eski haline çevirir. Kitabýn son bölümü ulusal bilince ayrýlmýþtýr. Roman kiþisi þöyle bitirir: “ ‘Diyorum ki; bizim toplumun bilinçlenmeye, bilgilenmeye ve kültür seviyesinin artmasýna ihtiyacý var. [Her eve bir kitaplýk kampanyasý] belki faydalý olabilir. Bence bununla ilgilenmeliyiz’. (…)’Dur bir dakika ya. Nerden çýktý þimdi bu toplumun kültür seviyesi, her eve bir kitaplýk kampanyasý falan’dedi ablasý. Ertürk gülerek cevap verdi: ‘Þairin dediði gibi, her þey birden bire oldu.’” Sonuç olarak; Günümüzü iyi okumamýz gerekiyor. Baþkasýný ve kendimizi tanýmamýz bize karþýlaþtýrma olanaðý vermesi bakýmýndan çok önemli elbette. Ancak karþýlaþtýrýp pýsmak deðil tabi amaç. Donanýmlý olmak ve her alanda bir yarýþmanýn içinde olduðumuzu hiç unutmamak (ulusal ve uluslar arasý spor karþýlaþmalarý bunun en masum görüngüsüdür). Ulusal bilinç asla ýrksal milliyetçilikle karýþtýrýlmamalý ve kýþkýrtýlara gelinmemelidir. Aksi halde egemen deðil, yerelde kendi kendimize ya da daha doðrusu biri birimize hegemonik oluruz. Sonuç: Türkün Türke propagandasý ya da yerel milliyetçilik sýðlýðý. Yerel olaylara saplanýp mevcut potansiyelimizi atalete, iþ göremez duruma iten baðlardan, sýð çekiþmelerden ve özellikle aptal kutularýndan sakýnmamýz gerekiyor. Yazýmý A. Selçuk Ýlkan’ýn bir þiiriyle bitiriyorum: Oðlum! Bir babanýn doðum gününde oðluna mektubudur... Sevgili oðlum Bugün tam on yedi yaþýndasýn Görüyorum ki artýk Her þeyin farkýndasýn Ama ne zaman ararsam seni Ya diskoda Ya barda Ya ekran karþýsýndasýn. Haklýsýn oðlum Devir artýk bu devir Sen de çemberini çaðýna göre çevir Senin neyine Resim roman þiir Senin neyine Sanat vesair Ne diyor meþhur televizyon büyükleri Vur patlasýn çal oynasýn Devir artýk bu devir Nasýlsa Son düðmesi de koptu insanlýðýn Vefa can çekiþiyor arka sokaklarda Umut mendil sallýyor giden trenlerin ardýndan Onur, adres arýyor mezarlýklarda Ama sen de haklýsýn Sana mý kaldý Kurtarmak vataný Sana mý kaldý Uyandýrmak yataný Sana mý kaldý Duvara yapýþtýrmak Bu memleketi sataný Gel gör ki oðlum Senin de kurtuluþun yok bu gidiþten Ne etsen ne yapsan Bir düðün Bir bayram Bir lale devri Hangi ekrana baksan Kim kiminle evleniyor Kim kiminle çýldýrýyor Kim kime daldan dala Gelinim olur musun diyor Kimin umurunda yarýnlar Kimin umurunda çocuklar Kimin umurunda bu isyankâr çýðlýklar Bir kavgadýr Bir yarýþtýr Bir rezalettir gidiyor. Kime sorsan Cevaplar dünden hazýr Halk böyle istiyor oðlum Halk böyle istiyor Gel gör ki Bir reyting uðruna Ne 'güneþler batýyor' oðlum Ne güneþler batýyor.... Ahmet Selçuk ÝLKAN Dipnotlar 1) Cihan Demirci: Türküm Doðruyum Fena Halde Doluyum, Era Yayýnlarý. Ve diðerleri... 2) Zeki Kayahan Çoþkun, Türkleri Anlama Kýlavuzu. Birharf Yayýnlarý, Ýstanbul 2005; Özlem Kumrular, Kaçýlýn Türkler Geliyor, Neden Kitap Yayýný, Ýstanbul 2005. 3) Bkz. örn. En son yayýnlanan Dünyada Türk Ýmgesi, Yay. Haz. Özlem Kumrular, Kitap Yayýnevi, Ýstanbul 2005. 4) Bkz. örn. Clare Sheridan, Sade Türk Kahvesi, Çev. Zeynep Güden, Arion Yayýnevi, Ýstanbul 2004; Gustav Rasch, 19. YY. Sonlarýnda Avrupa’da Türkler, Çev. Hüseyin Salihoðlu, Yeditepe Yayýnlarý, Ýstanbul 2004; Andrew Mango, Türkiye ve Türkler (1938’den Günümüze), Çev. Fesun Doruker, Remzi Kitabevi, Ýstanbul 2004. 5) Ömer Asým Aksoy, Atasözleri ve Deyimler Sözlüðü, Cilt: 1, Türk Dil Kurumu Yayýnlarý, Ankara 1984. 6) “Türkleri Ýncitmek Ýstemedik”. Akþam, 10 Þubat 2005. (24; Kiefer Sutherland özür diledi) 7) Planet DC, Annual 2000, JLA August 2000, Annual 4). http://www.cizgiroman.gen.tr/dosya.asp 8) Orkun Uçar – Burak Turna, Metal Fýrtýna, Timaþ Yayýnlarý, Ýstanbul 2005. 9) Erdoðan Ekmekçi – Adem Özyol, Türklerin Amerika’yý Ýþgali: Býyýklý Kasýrga. Amerika Bizimdir., Akis Yayýnlarý, Ýstanbul 2005. 10) Bkz. ayrýca a.g.e., s. 19. 11) A.g.e., s. 298.
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Ali Osman Öztürk, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |