"Leyla'nın işi naz ve işve; Mecnun'un gözü yaşı çeşme çeşme..." -Fuzuli (Leyla ile Mecnun) |
|
||||||||||
|
Felaket içinde bir başka teselli ise, burda gördüğünüz gibi, bombalardan hemen hemen önemsiz sayılamayacak ölçüde etkilenmiş olan Maliye binası. Münihliler bu felakette, kayba ağlasınlar mı, yoksa ağıt mı yaksınlar bilememişler, zira bu bina tüm neş’eli vergi mükelleflerinin buluşma noktasıymış. – Burda, Bayanlar Baylar, yıkık ünlü Münih saray biracısının önündeyiz. Kendini kanıtlamış ve duvarına “Malt ve Maya – Tanrı Onu koruya!” vecizesi kazınmış bu eski kültür mekânı tam olarak korunmamış. Yangın bombaları yüzünden çıkan alev yumakları, bira imalathanesi personeli tarafından su bulunamadığından, muhtevasından ötürü bayağı su gibi söndürme etkisi olan sulu birayla söndürüldü, çünkü sulu birayla, günah işlemeksizin susuzluğu ve ateşi söndürebilir insan. Şimdi İngiliz Parkı’ndayız. Burada da nerdeyse büsbütün bir yıkım manzarası gözden kaçmıyor. Hatta Kleinhesseloher Gölü’nde bile saldırılardan sonra, bombanın patlamasından sonra kendiliğinden suyla dolduğundan ancak birkaç saniye için görülebilen birçok bomba çukurları oluştu. Burda insan yaşamına bir halel gelmedi, sadece birkaç küçük göl balığı kısmen ağır yaralı olarak gölün kıyılarında yatıyordu. Neuhaus Caddesi’ndeki Bilimler Akademisi, gördüğünüz gibi, aynı şekil de yerle bir edildi. Bu çok bilimsel müzenin kalıntısı sadece bir yıkıntı tarlası. Münihlilere burda bir zarar gelmedi, çünkü onlar bu binaya zaten hiç uğramazlardı. Münih’te bir başka hüzünlü manzarayı, dört duvar kalıncaya kadar yıkılan Millî Tiyatro oluşturur. Çatısız haliyle Roma’daki Kolize’yi andırır. Bir daha inşa edilir mi, bilinmez. İnşaat malzemesi sıkıntısına direnmemek için çatı örtüsü artık yenilenmemeli, ki bir açık hava sahnesi olarak kalsın. Kışın ve kötü havalarda tabiki gösteri yapılamaz. Münihli evli erkekler maalesef ağır bir kayıptan yakınıyorar, çünkü Senefeld Caddesi 5 numaradaki ev de artık yok – ne olacak şimdi? Evin tekrar açılmasına kadar Müllerstrasse ve Luitpoldblock gibi birkaç cadde “açık pazar” olarak hizmete sunulmalı. – Burada, Hanımefendiler Beyefendiler, Münih kentinin en eski mezarlıklarından biri olan güney mezarlığını görüyorsunuz. Buradaki mezarlardan birkaçı bombaların etkisiyle açılmış ve kemikler eski mezarlardan dışarı fırlamış. Aşağı yukarı yüz yıl önce ölen bu insanlar toprağa verildiklerinde, din görevlisinin son sözü hep şu olmuştur: “Tanrı Size ebedi huzur versin”. Lakin kaderin ipiyle ebedi kuyuya inilmez. – Topraktan hortlatıyorlar adamı, ebedi mebedi huzur yok – Amin. Münchner Magazin, Eylül 1946 (Çev. Ali Osman Öztürk)
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Ali Osman Öztürk, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |