Sevginin ölçüsü ölçüsüz sevmektir. -Spinoza |
|
||||||||||
|
Her zamanki gibi kutsal bir tören havasýnda týrmandým bu en yüksek noktaya kadar, en sevdiðim þarkýlarý mýrýldanarak. O günlerden bu zamana ne(ler) deðiþti? Yalnýzca sevdiðim þarkýlar mý? Evet veya hayýr. Kapattýðýmda gözlerimi, hâlâ o eski ihtiþamýyla çalýndýðýný duyabiliyorum onlarýn; ama artýk beni yenileri aðlatýyor. Kapattýðýmda gözlerimi, karanlýkta biryerlerde haykýrasýya, yüzünün herbir yerinden yaþlar fýþkýrasýya aðlýyor hâlâ içimdeki çocuk, gözlerim aralanýncaya kadar; bu kez yepyeni þarkýlarla. Rüzgâr. Evet, o da deðiþti. Ýþte, ben yine burada otururken koca þehre karþý (ki buranýn, dünyanýn merkezi olduðuna yemin edebilirdim o zamanlar) þehrin bütün rüzgârý iki yanaðýmý okþardý, aþaðýdan yukarýya doðru. Bir diðeri ensemden göðsüme süzülürdü. Alýp getirip iðde kokularýyla kavak tüylerini yanýma, benim nefesimle þehre geri dönerdi hepsi. Bazan bir tanesi þimdi bu büyük bloklarýn olduðu yerden yanýma gelirdi, bir diðeri de þu iri sekiz katlýnýn yerinden... Eskiden, yine tam buradan, bütün þehri görebilir ve daha dikkatli baksam dünyanýn geri kalanýný da görebileceðime inanýrdým. Bak þimdi etrafýmý siteler ve allý da morlu duvarlar çevirmiþ... Ama yine de iþte eski yeþiller içre mezarlýk, iþte büyük park ve havuz; ve iþte eski evimiz... Bu tepenin her santimetrekaresinde olduðu gibi herbir küçük görüntüde dahi bir aným var(dý). Artýk elimde kalanlarla yetinmek zorunda olduðumu söylüyor yeni manzara. Görebildiklerim belleðimde “o günler”i çaðýrmaya yetiyor da artýyor bile: Ýlk þiirlerim, en iyi arkadaþlýklarým, aþklarým; gazoz ve çekirdek; güneþ, rüzgâr ve kar; zerdali ve salkým söðüt; bu þehirden gidiþlerim, bu þehre dönüþlerim... Yaðmurlu günlerde balçýk içinde kalmýþ ayaklarýmýzla buraya kadar çýkardýk. Güneþli günlerde buradan aþaðýya doðru verevine koþardýk þu dokuz katlýnýn yerinden (düþenlerimiz olurdu bazan). Söðüt dallarý baþýmýza taç, elimize okla yay olurdu. Can eriði diþleyip, çekirdeðini en uzaklara atardýk. Kýþýn en soðuk günlerinde güneþin tadýna varýr, karda yuvarlanýrdýk... Ama hiçbir zaman, hiçbir zaman en hýzlý koþan olamadým, çekirdeði en uzaða fýrlatamadým, paçalarýmý sývamadan çamura batamadým; aðaçlarýn en tepesine týrmanamadým, oku en ilerilere atamadým; karda bile, belki üþütürüm diye, doyasýya yuvarlanamadým... Birgün kýz arkadaþýma, iþte þurada, tam yamacýn baþýnda bir küçük kartopu attým. Sýrtýna çarpýp düþen soðuk, beyaz yumaðý yerden alýp öptü ve bana dedi ki, “senin her parçaný ölene dek seveceðim, ama biliyorum ki senin bana olan sevgin bu kartopu gibi avuçlarýmda eriyip gidecek... deðil mi?” Ona cevap veremedim, doya doya sarýlamadým, ona ve de hiç kimseye sevdiðimi söyleyemedim... Hayatýmda onun kadar, hiç bu kadar cesur olamadým ki ben!.. Dünyanýn en güzel þiirlerini yazsan.. da onlarý kimselere okuyamasan... Kalbin heyecanla, aþkla akýp coþsa, ama kimseye baðlanamasan. Neþeyle gülüp dansetsen, ama kimselere belli edip çaktýrmadan... Bir zamanlar buralarda oynaþan enikler kadar özgür olamadým ki ben... Bugün bilgi-kültür, ilim-irfan denilince akla ben gelirim. Sözüm dinlenir, yazým okunur ve kimbilir, belki de sorunun gerçek nedeni budur... “Yalnýzlýk” her zaman “tek baþýnalýk” deðil ki! Ýþte burada, tepenin doruðunda, çoðu zaman olduðu gibi tek baþýmayým ama belki ilk kez “yalnýzým”. Bu acaba sürekli ve çok sýkça “ben” dediðim için midir? Yoksa tepenin doruðu yalnýzlarýn diyarý mýdýr? Buraya kadar insan aslýnda “tek baþýna” mý çýkabilir, yahut “çok baþýna” çýkar da orada öylece kalmak mýdýr gerçekte yalnýzlýk? Yoksa buranýn da “fildiþi kuleler” gibi çýkýþý vardýr da iniþi yok mudur? Hani onlar ki cesaret ister; soluðunu tutup balýklama býrakývermen gerekir kendini boþluða; ki aþaðýya, özüne ulaþabilesin. Sözlerim biraz “aðýr” mý kaçtý? Beni tanýyanlar, benden içerikli sözler dinlemeye alýþkýndýrlar. Ancak ben istemedim mi sanýyorsunuz “boþ” konuþup “dolu” yaþamayý?.. Ya da belki “duygu yüklü” yazýlar yazan bir entelektüel olmak yerine daha az lâf ebeliði edip daha çok iþ gören bir “hareket adamý” olmayý?.. Ama iþte ömrümün sonundayým ve önümde, geçmiþime uzanan manzara artýk ancak çaresiz ve geri dönülmez piþmanlýklar içinde olabileceðim gerçeðini fýsýldýyor kulaðýma. Belki bu piþmanlýk duygusudur beni yazarlýða öykünüp sahte dünyalar yaratmaya iten, yahut feylesofluða öykünüp aslýnda hiç varolmayan þeyler üzerine lâf kalabalýðý yapmaya sevkeden... Bunlarý neden anlatýyorum? Belki sýradan bir insanýn sýradan çocukluk anýlarý veya bir nostalji duygusunun dýþavurumudur bunlar... Ya da belki -yazarýmýz yine sözcüklerle oynadýðýna göre- bunlar hiç olmadý. Güvenmek zorundasýnýz. ----------- Tepede bulduðu düzlüðe çömelmiþ, kývrýlmýþ bacaklarým yay gibi gerilse de zýplasam boþluða doðru, gözlerimin önünde, karanlýkta aðlayan küçük çocuða doðru... O ki hayatta herþeyi ama herþeyi yapabilirdi. O tepede otlarýn üstüne sýrtüstü uzanýp ihtiþamlý bir geleceðin düþlerini görebilir, yaþadýðý o dehþetli güzel günlerin tadýna varabilirdi. Bense muhtemelen ömrümün son günlerini yaþýyorum ve artýk nefesimin yetmeyeceði tepelere týrmanmayý ancak hayal edebilirim. O çocuðun hayallerini yýktým.
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Alp Çetiner, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |