Bir sanatçý baþarýsýz olamaz; sanatçý olabilmek bir baþarýdýr. -Charles Horton Cooley |
|
||||||||||
|
Ýþte, o artýk yalnýzdýr ve uykunun izin verdiði ölçüde kendisine zaman ayýrabilir. Bu zaman zarfýnda dilediði herþeyi yapabilir: Uyuklayana kadar televizyon izleyebilir, yataðýna uzanýp radyolarýn nostalji programlarýný dinleyebilir, belki bu arada bir-iki sigara içebilir; kurduðu hayâllere dün gece kaldýðý yerden devam edebilir, hattâ dilerse yeni bir hayâle bile baþlayabilir (dedik ya, bütün gün boyunca artýk o ilk ve son kez yalnýzdýr ve her istediðini yapmakta serbesttir). Kurulan hayaller genelde gizli aþklar, küçük kaçamaklar - kaçýp kurtulmalar, çok para kazanmalar, zirveye oturmalar ve elâlemi çatýr çatýr çatlatmalar gibi büyük olasýlýkla gerçekleþmeyecek þeyler üzerinedir. Ayrýca yine bu zaman zarfýnda günün muhasebesini yapma þansý vardýr. Yarýna iliþkin stratejiler geliþtirilir. Evliler seviþir. Uyunur. Yastýk: Islatýlýr (gizlice dökülen gözyaþlarýyla). Þehirli insanlarýn birazcýk olsun duygusal olanlarý ulaþamadýklarý, kavuþamadýklarý, asla baþaramayacaklarý için iþte bu nesnenin üstüne baþ koyup aðlarlar ve/fakat bunu gizleme ihtiyacý duyarlar. Bu zayýflýklarýný, zavallýlýklarýný kimsenin öðrenmesini istemezler çünkü. Yine de yastýðýn bir kutsiyeti yoktur, çünkü sabaha herþey unutulur. Müzik: “Yaþam” denilen filme fon oluþturur. Þehirli insanýn yaþamýnýn her yerinde her zaman bir þekilde yer alýr. Müziðin türü ve niteliði hiç önemli deðildir (hattâ nitelikli olmasýna bile kesinlikle gerek yoktur). Gündüzleri dinlenen tempolu parçalar hýzlý ve çabuk iþ yapmaya, geceleri dinlenen Slov parçalar ise bir an önce uyumaya yardýmcý olur. Dinlenmek, düþünmek, uyumak gibi lüzumsuzluklarý en aza indirip insanýn “çalýþmak” denilen aslî ve kutsî görevini en iyi þekilde yerine getirmesini ve eðlenecekse de “adam gibi” eðlenmesini saðlar. Sigara: Þehirli tarafýndan çok kullanýlýp tüketilen, ancak ne iþe yaradýðý pek bilinmeyen bir þeydir. Dert babasýdýr, denilebilir. Canýn mý sýkýldý, kederlendin mi, yak bir sigara... Fazla düþünmeye gerek yok. Sigara herþeyi çözümlüyor zaten. Yoruldun mu, yak bir sigara, dinlenirsin. Sinirlendin mi, yak bir sigara, sakinleþirsin. Neþelendin, mutlu mu oldun, yak bir sigara... (bunun amacý bulunamadý). Herneyse... Sigara içmekte bir amaç ve anlam aramaya da gerek yoktur aslýnda. Ve de sigaranýn zararlý bir þey olduðunu söyleyenler yanýlmaktadýr. Sigara fabrikalarýnda onca vatan evladý istihdam edilmektedir, ekonomiye katký saðlanmaktadýr. Hem yetiþtirilen onca tütün de ziyan mý olsundur? (Yabancý sigara içen çoðunluk için hâlâ geçerli bir mazeret aranýyor.) Tuvalet: Düþünmek için zaman ayrýlabilecek ender yerlerdendir. Ýnsan bir yandan iþini görürken diðer yandan da dilediði gibi ve özgürce düþünebilir (düþünürken sigara içenlere de rastlanmýþtýr). Dilerse geceden kalma hayallerine yeni bölümler ekleyebilir. Hattâ dilerse gazete-dergi bile okuyabilir. Çünkü o yalnýzdýr. Ve kendisine zaman ayýrmak onun da hakkýdýr. Televizyon: Þehirlilerin ibadet köþelerinde yer alýr. Huzurunda geçirilen akþam ayinleri (20.00 - 23.00 arasý) özellikle önem arzeder. Televizyon, sadýk kullarýný sever. Ama huzurunda çok da fazla bulunursanýz sizi çarpýverir; bir anda kendinizi gözleri saða-sola kaymýþ, burnunun üstünde cam nesneler (gözlük) taþýmak zorunda kalan ve baþý, ensesi ve vücudunun daha pekçok yeri aðrýyan acayip bir canlý olarak görebilirsiniz. Ýþte böyle garip bir ilahtýr Televizyon. Bilgisayar: Televizyon’a þirk koþanlarýn genç mabududur. Halk otobüsü: Halk biner. Yol uzunsa ve þayet yanýnýzda oturan þahsýn baþý omzunuza düþerse tahammül gösterin ve þükredin. Çünkü otobüste oturmayý baþarmýþ þanslý azýnlýktansýnýz demektir. Onca yolu parmak ucunuzda ve biryerlere tutunmaya çalýþarak da geçirebilirdiniz. Aþýrý sýcaða, insan vücudunun salgýladýðý her çeþit kokuya ve þoför ile muavin tarafýndan konuþulmasý kuvvetle muhtemel olan yurdun çeþitli yörelerinden her türlü þive ve aksana hazýrlýklý olun. Tekerleðin girip çýktýðý her kasis ve çukurda zýplayýnca, verdiðiniz üç kuruþu þoförün hak edip etmediðini düþünürken, ya da bilet kesen muavin çocuðun kazandýðý o üç kuruþla birilerini geçindirip geçindirmediðini kestirmeye çalýþýrken, metronun eriþtiði bölgelerde oturmadýðýnýza hayýflanabilirsiniz. Gençlerin kulaklarýna takýp, genellikle sesini sonuna kadar açarak dinledikleri o garip aletin çýkardýðý seslere kulak kabartabilir; ellerinde gazete-kitap, birþeyler okuyanlarýn, okuduklarýna göz atabilirsiniz. Ama siz siz olun, inmek için düðmeye zamanýnda basýn. Sonra uzunca bir yol yürümek zorunda kalabilirsiniz. Halk ekmeði: Halkýn yediði ekmek türüdür. Þehirliler, bu halk ekmeðiyse, kendilerinin yediði ekmeðin türünün ne olabileceðini kestirmeye çalýþýrlar. Dahasý, bunu yiyen halksa biz neyiz, türü bir düþünce içine de girebilirler. Halk ekmeðinin cazibesine þaþakalýnýr. Zira bu ekmeðe sahip olabilmek için onlarca metrelik kuyruklarda, sabahýn alacakaranlýðýndan itibaren beklemek göze alýnýr. Aslýnda buna da deðer doðrusu; aðýrdýr, içi doludur, nar gibi kýzarmýþ üstü çýtýr çýtýrdýr, pýrýl pýrýl parlar. Sýcacýk bir dilim halk ekmeðinin üstüne tereyaðý sürdünüz mü (ki bunlar ayný sofrada nadiren birarada bulunurlar), yað eriyip gider, leziz bir tat býrakýr damaðýnýzda. Kolay kolay da bayatlamayan bu ekmek, her ne hikmetse, benzerlerine göre çok da ucuzdur. Hal böyleyken karda-kýþta, yaðmurda-çamurda, bayi önünde býkýp usanmadan kendisini bekleyen sahibine daha fazla zorluk çýkarmaz; boðazýndan yavaþça geçip, onun mutlu midesine kolayca süzülüverir. Yol: Bitmez, tükenmez. Bazen bitmesin, tükenmesin istenir. Ama öte yanda iþler, yaþam koþuþturmacasý bekler ve bunun önünde bir engel olan yollar da erimelidir; bir an önce hedefe varýlmalýdýr. Çünkü yolda geçirilen zaman, yaþamýn bir parçasý deðildir. Manav: Dünyada (þehirde, diye okuyun) yeþilin farklý varyasyonlarýnýn görülebileceði ender yerlerdendir. “Pazar” denilen (manavýn büyüðü) yerleri hayal meyal hatýrlayabilir þehirli. Ama artýk o kadar çok yeþili birarada görmeye gerek yoktur, süpermarket reyonlarý yetip artmaktadýr bile. Zira Yeþil’in yenmeyen kýsmýnýn da pek bir önemi yoktur. Sardunya: Þehirlilerin favori bitkilerindendir. Yenmez. Buna raðmen, bu bitkiye þehirlilerce niçin bu kadar sempati duyulduðuna anlam vermek güçtür. Þehirli duygusallarýn, saksýda yaþatmaya çalýþtýklarý bir dal sardunyanýn, otantisite duygularýný depreþtirdiði söylenebilir mi? Acaba köyü - kýrý mý özlüyorlar? Bunun için mi sardunya ve benzerlerini bir avuç toprak içinde cam kenarlarýnda, balkon köþelerinde yaþatmaya çalýþýyorlar? Bakmakla avunabiliyorlar mý? Ve acaba daðda-taþta, kýrda-bayýrda, tarlada-merada sardunya yetiþtiðini mi sanýyorlar? Bunlar henüz yanýt bulamamýþ sorulardýr. Ucunda kadife yapraklarý taþýyan ince dallarý, ince yapraklý çiçeðiyle nazenin bir bitkidir sardunya. Kýrýlmaya, ölmeye mail bir bünyesi vardýr. Fazla sýcaða, fazla soðuða gelmez; su ister. Boynu büküktür hep. Solgun renkli çiçeklerinin acýnasý bir güzelliði vardýr. Ancak koyu renkli diri yapraklarýyla yýkýlmadým, ayaktayým, der gibidir. Kýsacasý, týpký þehirli gibidir sardunya. Her haliyle sahibini yansýtýr. Sessiz-sakin, kendi halindedir, ama onu sahibinden ayýran bir yönü vardýr: Sardunya masumdur.
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Alp Çetiner, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |