"İnsanların bazen neye güldüklerini anlamak güçtür." -Dostoyevski |
|
||||||||||
|
Evin hanımı Zehrâ hanım bu soru üzerine gülümsedi önce, sonra da bu yüz yıllık dede mirası robotun ışık ışık parıldayan kırmızı gözlerine baktı.Sanki hissetmek, sanki neredeyse bir asırdır defalarca gözlemlediği sevgi dolu kucaklaşmaların, öpüşmelerin ve de gülüşmelerin bir benzerini en azından bir defacık da olsa yaşamak istiyordu yaşlı robot X-111 Gizem.Robotun asıl ismi X-111’di ama Zehrâ Hanım bu robotu ev hanımlarının işlerini yapabilecek şekilde programlatmıştı.İşte Gizem ismi de bu nedenle bizzat Zehrâ Hanım tarafından verilmişti bu robota.X-111 sorusunu azalmış şarjının da etkisiyle cızırtılaşmış ses tonuyla bir kere daha tekrarladı: -Bana sevmeyi öğretebilir misiniz efendim? Zehrâ Hanım bu soruya cevap verme gereğini hissetmişti artık: -Şeyy… Gizem biliyorsun, sen bir robotsun ve…. X-111 kendisine verilecek cevâbı belleğinin de yardımıyla az çok tahmin ediyordu: -Ve ben sevemem, sevgi nedir öğrenemem değil mi? -Üzülerek söylemeliyim ki maalesef öyle..Sen sevemezsin hem de sevginin ne olduğunu asla öğrenemezsin. X-111 bilgi işletim sistemiyle çözümleyemediği bazı kavramlarla karşılaşmıştı yine..Üzülmek, sevgi, sevmek…Hatta o, uzun bir süre isminin anlamını bile çözümleyememişti de, evin hanımı, Gizem kelimesinin mânâsını ona zar zor öğretebilmişti.Yatak odasında Kırk yıldır sakladığı çeyiz sandığını göstermişti X-111’e. “İşte” demişti “Bu sandığın içi Gizemdir, bizim için sırdır” İşte Gizem kelimesinin anlamını böylelikle biraz fark edebilmişti X-111.Yine de o, soyut bir kavram olarak değil de somut bir kelime olarak bellemişti Gizem kelimesini. Zehrâ Hanım nasıl öğretebilirdi ki sevmeyi ona.Belki o, bilgi olarak sevmenin mânâsını öğrenebilirdi ama, asla birisini sevemezdi.Daha böyle bir robot yazılımı geliştirilmemişti.Sevebilen, âşık olabilen bir robot yoktu, bilim adamlarına göre henüz böyle bir robot geliştirmek de imkansızdı o gün için.Hem günümüzde robotların yapıcısı insanlar bile sevmeyi unutmuşken bu robotun sevmeyi öğrenmesi nasıl sağlanacaktı.Önce insanlara öğretilmeliydi bu duygu ki zamanla robotlar da sevmeyi öğrenebilsindi.Bugüne kadar pek çok robot çeşidi üretilmişti. Araba süren, ütü yapan, ev işleriyle ilgilenen hatta hırsızlık yapabilen, savaşlar için Yok Edici robot serileri bile geliştirilmişti.Şimdi ise dünyanın süper güçleri Robotsuzlaşma antlaşmaları yapmaya çalışıyorlardı diğer dünya ülkeleriyle.Çünkü robotlar sevmeyi, acımayı bilmediklerinden bir atom bombası acımasızlığıyla her canlıyı hiç bir tereddüt duymadan yok ediyorlardı.Zehra Hanım merak dolu mekanik gözleriyle kendisine bakan robota neden sevemeyeceğini açıklamaya devam etti.. -Gizem, biliyorsun ki görmeyen birisine kırmızı ya da beyazı anlatmak nasıl zorsa hatta imkansızsa, ben de sana sevmenin nasıl bir şey olduğunu anlatamam.Sevmek soyut bir duygudur ve insana hastır sevgili robotum.Bu nedenle sen bu duyguyu asla yaşayamazsın. Zehra Hanım bu sözleri bir makineye hitaben söylediğini biliyordu ve bu sözlerin onu üzmeyeceğine de oldukça emindi.Çünkü X-111 diğer robotlar gibi üzülme nedir onu da bilemezdi.Bu cevabı alan robot yarım kalan temizlik işinin başına döndü yine.Üzülmemiş gibi görünüyordu gerçekten de.Ne de olsa o cansız bir makineydi. X-111 görevini itina ile yerine getirme çabası içindeydi.Sevmeyi öğrenememişti ama başladığı temizlik işini bitirmesinin gereğinin farkında gibiydi. O sırada Zehrâ Hanım elindeki uzaktan kumanda yardımıyla üç boyutlu televizyonu da açmıştı.RRRMN kanalındaki haberleri izlemeye koyuldu.Haberlerde resmedilen kapkaçlar, savaşlar, ölümler, nefretler yüzünü acı içinde buruşturmasına yetti. -İşte, dedi sessizce..Sevmeyi bilen insanın durumu da bu.Belki sevmeyi bilmek de yeterli değil.Binlerce duyguya sâhip insanoğlu da sevmenin, aşkın ne olduğunu unutmuş durumda.O halde robotların sevememesine şaşmamak lâzım. Birden elindeki uzaktan kumandanın düşmesine sebep olacak o acı haberi duymuştu yüreği kanayarak: -Teröristler bir askeri daha şehit ettiler.Şehit er Hasan İŞBİLEN’in yanında, annesine ve Gizem Anne adındaki bir bayana yazılmış iki mektup bulundu. Şarjı bitmekte olan X-111 de hassas işitme sistemleri sâyesinde haberi duymuş ve soluğu hanımının yanında almıştı.Zehra Hanım’ın boğazı düğümlenmişti âdeta.Biraz sonra hıçkırıklarla, Oğlum, Hasan’ım diye ağlamaya başlamıştı.X-111 ise gördüğü görüntünün gerçek olduğunu sanmış yerde kanlar içinde yatan Hasan’ın televizyondaki görüntüsüne doğru elini uzatmıştı.İyice azalan şarjın etkisiyle daha cızırtılaşmış ses tonuyla gücü yettiğince bağırdı: -Hasan'ım..Uzat elini bana yavrum…
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Oğuz Düzgün, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |