..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Sevgi sabırlı ve yürektendir, sevgi kıskanç ve övüngen değildir. -İncil
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > İnceleme > Politika > nazlı usta




10 Mayıs 2007
Cumhurbaşkanını Neden Halk Seçmemeli?  
nazlı usta
Cumhurbaşkanını neden halk seçmemeli? Halkın başkanını seçtiği sistemlerde neler oluyor? Biz neden onlar gibi olamayız?


:CFDE:
Günlerdir kıvranmaktayım bu konuda bir şeyler söylemeliyim diye; ama bir türlü bilgisayarımın başına oturup yazamıyorum.
Evet, bir şeyler söylenmeli, bir yerden başlanmalı. Bu konudaki sinirim mi desem, nefretim mi, anlamsız şeyler gördüğümde içimde her daim var olmuş gerilim mi bilmiyorum ama; neyi nereden başlayarak anlatacağım bilemiyorum.
“Cumhurbaşkanını cumhur seçmelidir.” Son zamanların en gözde cümlesi oldu değil mi? Son 20 senedir tartışılan; kimsenin bir türlü yapmadığı, belki de yapamadığı bir anayasa değişikliği...
Bu konudan önce değinmek istediğim başka bir yer var ki yıllar yılı düşünsem de kafamda bir türlü oturtamıyorum. “Yedisinde neyse yetmişinde de odur” atasözümüzün Anayasa’ya uğramamış noktası... Madde 101’in son fıkrası... Cumhurbaşkanının nitelikleri ve “tarafsızlığı”ndan bahsediyor: “Cumhurbaşkanı seçilenin, varsa partisi ile ilişiği kesilir ve TBMM Üyeliği sona erer.”
Allah aşkına hangimiz eskilerden beri kafamızda oturmuş, onlarla büyütüldüğümüz ideolojilerin içimizden tamamen çıkacağını ve tamamen tarafsız olacağımızı garanti edebilir. Buna vereceğiniz cevapta, dışardan seçilen birinin de belli ideolojiler çerçevesinde yetiştiğini söyleyeceksiniz; fakat onların en azından dış baskıları diğerlerine göre daha hissedilmez olacaktır. Hele bir düşünün Cumhurbaşkanı olduğunuz takdirde istifa ettiğiniz partinizin yollayacağı yasa değişikliklerini onaylamadığınız takdirde, oradan alacağınız negatif enerjiyi...
Neyse biz dönelim asıl konumuza... Cumhurbaşkanının cumhura seçtirilmesine...
Bu konuyu anlamak için başta, Cumhurbaşkanının halka seçtirildiği ülkelerin siyasi sistemleriyle Türkiye arasında bir karşılaştırma yapmak gerekir.
Ana örneklerimiz, Fransa ve Amerika Birleşik Devletleri... Sistemlerinin adı, Parlamenter Sistem ve Katı Güçler Ayrılığı Sistemi... Dikkat dikkat, “cumhuriyet” değil... Bu, başta bir kısmımıza itici gelecek bir isim karmaşası.
Dikkat edilmesi gereken ve benim de üzerinde fazlaca düşündüğüm bir başka mevzu ise, “güçler ayrılığı”... Yasama-yürütme-yargı organları arasında, tamamen bir tarafsızlık, yansızlık ve anlaşmaya dayalı iletişim oluşturma çabasının imkansızlığını sağladığınız zaman, bu sisteme tamam denebilir bu ülkede. Aksi takdirde fazlaca tehlike yaratabilecek bir unsurdur “Cumhurbaşkanının cumhura seçtirilmesi”
ABD’nin Başkanlık Sistemi tamamen farklı bir bakıştan doğmuştur. Bir kere seçtiğiniz, cumhurbaşkanı değil, devlet başkanıdır. İkincisi parlamentodan tamamen bağımsızdır. Bakanlar meclis dışından seçilir ve yapılanlardan dolayı sadece Başkan’a karşı sorumludurlar. Bakanlar Kurulu toplantıları yoktur. Başkan isterse toplanılır, tutanak tutulmaz, oylama yapılmaz. Başkanlık sistemini anlatan bir anekdota göre ise; Başkan Lincoln’ün bir konuda bakanları arasında yaptığı oylama sonunda “Yedi hayır, bir evet. Evetler kazandı.” sözü yeterince açıklayıcıdır. Başkan ve bakanların yasama organıyla ilişkileri kopuktur, yasa önerme yetkileri yoktur. Yürütmenin, yasama organına bir sorumluluğu olmadığından; yasama, yürütmeyi düşüremez. Anlattığımız bu kadar şeyden sonra farkedebiliriz ki; başkanlık sistemi, bizim gibi henüz olgunlaşmasını tamamlayamamış ülkelerde, yanlış ellerde, kötü sonuçlar doğuracak eylemlere gebe olabilir.
Fransa’da ise durum farklıdır. Parlamenter sistem, yasama yürütme dengesi üzerine kuruludur. Yürütmenin sorumsuz kanadı, devlet başkanı; sorumlu kanadı ise Bakanlar Kurulu’dur. Hükümet, parlamentoya karşı sorumludur; fakat başbakanın bireysel sorumluluğu yoktur.
Fransa’da yasama yürütme dengesini sağlayan iki unsur vardır. Bunlardan birincisi,her organın diğerinin işlevine katılması; ikincisi ise, yasama ve yürütme arasında bir düşürme-feshetme mekanizmasının varolmasıdır.
Gelelim Türkiye’ye ve biraz da bizim Cumhurbaşkanımızdan bahsedelim. Fakat konuyu genişletmeden, sadece 1982 Anayasası’na göre Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı’nın sahip olduğu yetkileri sıralayalım; zannedildiği gibi Çankaya’nın bir istirahat etme mekânı olmadığı anlaşılsın.
Anayasa madde 104’e göre Cumhurbaşkanının görev ve yetkileri, yasama ile ilgili olanlar, yürütme ile ilgili olanlar ve yargı ile ilgili olanlar olmak üzere üç başlıkta toplanır.

Yasama alanına ilişkin olanlar:
1.     Gerekli gördüğü takdirde, yasama yılının ilk günü mecliste açılış konuşmasını yapmak.
2.     Meclisi gerektiğinde toplantıya çağırmak.
3.     Kanunları yayımlamak.
4.     Kanunları tekrar görüşülmek üzere meclise geri göndermek.
5.     Anayasa değişikliklerine ilişkin kanunları, gerekli gördüğü takdirde halk oyuna sunmak.
6.     Kanunların, kanun hükminde kararnamelerin, meclis içtüzüğünün, tümünün veya belirli hükümlerinin, Anayasaya şekil veya esas bakımından aykırı oldukları gerekçesiyle, Anayasa Mahkemesi’nde iptal davası açmak.
7.     Meclis seçimşlerinin yenilenmesine kara vermek.

Yürütme alanına ilişkin olanlar:
1.     Başbakanı atamak ve istifasını kabul etmek.
2.     Başbakanın teklifi üzerine bakanları atamak ve görevlerine son vermek.
3.     Gerekli gördüğü hallerde Bakanlar Kurulu’na başkanlık etmek ve Bakanlar Kurulu’nu başkanlığı altında toplantıya çağırmak.
4.     Yabancı devletlere, Türk Devleti’nin temsilcilerini göndermek, Türkiye Cumhuriyeti’ne gönderilecek yabancı devlet temsilcilerini kabul etmek.
5.     Milletlerarası anlaşmaları onaylamak ve yayımlamak.
6.     TBMM adına TSK’nın Başkomutanlığını temsil etmek.
7.     TSK’nın kullanılmasına karar vermek.
8.     Genelkurmay Başkanı’nı atamak.
9.     MGK’yı toplantıya çağırmak.
10.     MGK’ya başkanlık etmek.
11.     Başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu kararıyla sıkıyönetim veya olağanüstü hal ilân etmek ve kanun hükmünde kararnameleir çıkarmak.
12.     Kararnameleri imzalamak.
13.     Sürekli hastalık, sakatlık ve kocama sebebiyle belirli kişilerin cezalarını hafifletmek veya kaldırmak.
14.     Devlet Denetleme Kurulu’nun üyelerini ve Başkanını atamak.
15.     Devlet Denetleme Kurulu’na inceleme, araştırma ve denetleme yaptırtmak.
16.     Yükseköğretim Kurulu üyelerini seçmek.
17.     Üniversite rektörlerini seçmek.

Yargı alanına ilişkin olanlar:
1.     Anayasa Mahkemesi üyelerini, Danıştay üyelerinin dörtte birini, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcı Vekilini, Askeri Yargıtay üyelerini, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi üyelerini, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu üyelerini seçmek.
2.     Anayasa’da ve kanunlarda verilen seçme ve atama görevleri ile diğer görevleri yerine getirmek ve yetkileri kullanmak.

Görüldüğü gibi böyle yetkilerle donatılmış bir makama, halkın, sadece ideolojilerine yakın olduğu için seçeceği bir Cumhurbaşkanı, ülkeyi felakete götürebilir. Halk, yaratılmış bir cemaattir. Her ne kadar ortak payda için çalışılsa da ( öyle söylense de ) insanoğlu kendi faydasını maksimize etmek için çalışacak; dolayısıyla da her zaman için maksimum faydasını sağlamaya yardım edeceğini düşündüğü bir lideri, Başbakanlık veya Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturtmaya çalışacaktır.
Cumhurbaşkanını cumhura seçtirmeye karar vermeden önce yapılacak şey; cumhura, başkanlarının yetki ve görevlerini anlatmak, kavratmak ve ideolojik çatışmaların veya sürüklenmelerin varabileceği noktayı göstermek olmalıdır.
Cumhur, başkanını seçmeden önce; demokrasinin ne olduğunu, sistemin nasıl işlediğini ve Cumhurbaşkanlığı makamının sembolik olmaktan ne kadar uzak, zararlı ellerde ne kadar ideolojik olabileceğini öğrenmelidir. Aslında tartışılması gereken ana mesele de zaten, bunların halka öğretilmesi için neden hiçbir şey yapılmadığıdır (!)

.Eleştiriler & Yorumlar

:: polemik yapmak için yazmıyorum..
Gönderen: mustafa kocacık / Hatay/Türkiye
18 Kasım 2007
Sn Nazlı Hanım,T.B.M.M.ini halk seçiyor.Seçilen üyelerde Cumhurbaşkanı seçiyor yani halkın vekili.Bizim anlayamadığımız şu.vekilin seçtiğine itibar ediliyor da halkın aracı koymadan direk kendi seçmesine neden karşı geliniyor.üstelik iki turlu seçimlerde en az %51 oy alan seçildiği halde.Diğer taraftan tarafsız olma özelliğine gelince,ille de hükümete ters düşen biri mi olmalı.Uyumlu bir üst tabaka görmenin Türk Milleti için de hayırlı olacağını düşünüyorum.Saygılar sunarım.

:: söylenecek söz olamaz.
Gönderen: gürcan erbaş / İstanbul/Türkiye
17 Haziran 2007
değerli arkadaşım, herşeyi bir güzel anlatmışsınız. söylenecek bir söz bile olamaz. Teşekkür ederiz. Kaleminize sağlık. Üzerinde durulacak en önemli tümce de: Bence tabii.. Başkan Lincoln'in sözleri: Yedi hayır, bir evet..Evet, kazanmıştır. ! Çok anlamlı çok anlamlı..devlet ve idare hukuku adına.




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın politika kümesinde bulunan diğer yazıları...
Türk Siyasal Hayatında Bir Lider: Bülent Ecevit
Ermeni Tehciri Meselesi
Disk, Tip ve Sosyal Politika İlişkisi
Türkiye"de Demokrasi
22 Temmuz

Yazarın İnceleme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Klasik Türk Müziği'nin Osmanlı'dan Cumhuriyete Geçişteki Değişimi ve Milliyetçiliğe Etkisi
"Benden Selam Söyle Anadolu'ya"
Demokrat Parti
12 Eylül
Türkiye - Ortadoğu İlişkileri
Körfez Savaşı ve Türkiye
Osmanlı - Türk Belgelerine Göre İttihat ve Terakki'nin 1915'te Ermenilere Yönelik Politikaları*
Türkiye Cumhuriyeti'nde Resmî Yurttaş Profilinin Evrimi*
Erken Cumhuriyet Dönemi"nde Emek Tarihçiliği ve Türkiye"de Sendikacılık
Türk - Kürt Sorunu

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Doğru Nerede [Şiir]
Sorgu [Şiir]
Tek Sen [Şiir]
Zordu [Şiir]
İstanbul'da [Şiir]
Ne Deseydim? [Şiir]
Bilirim [Şiir]
Dilsiz Uşak ve Yaratılan Simetriler [Öykü]
Akıllılık ve Delilik Üzerine... [Öykü]
İki Bardak Çay [Öykü]


nazlı usta kimdir?

Değişken ruh hali değişik yazılar. Bazen iç yakan bir acı, bazen siyasi bir eleştiri. Günlük hayat gibi. Dünya gibi. . .

Etkilendiği Yazarlar:
Görünür görünmez her şey... Yaşadığımız, yaşamayı istediğimiz, bir gün yaşamayı hayal ettiğimiz her şey... Bütün ihtimallerden ve çevremde olan, gözüme batan, ayrıntıda kalan herkesten...Her şeyden...


yazardan son gelenler

bu yazının yer aldığı
kütüphaneler


yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © nazlı usta, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.