Öyle yaşamalısın ki ölünce mezarcı bile üzülsün. -Mark Twain |
|
||||||||||
|
Başta söylenmesi gereken; Taner Akçam’ın, 1. Dünya Savaşı yıllarında Osmanlı’nın , Ermenileri öldürdüğü ve bunun savaş sırasında alınmış ani bi karar olmaktan çok, düzenli bir eylem olduğu görüşünü savunduğudur. Akçam bu görüşü, makalesinde belli bir sıralamaya göre, birçok referans göstererek ve kaynak belirterek savunmuştur. Ona göre; “İttihat ve Terakki, uygulanmasına Birinci Cihan Savaşı’ndan önce Ege Bölgesi’nde başlamak üzere tüm Anadolu’nun, kendi ifadeleri ile gayritürk unsurlardan arındırılması doğrultusunda bir plana sahip olmuş ve savaş yıllarında bu planı tüm Anadolu sathına yayarak hayata geçirmiştir.” Fakat zamanla, asıl politikanın gayritürk unsurların tasfiye edilmesi değil, gayrimüslimlerin topluluk dışına itilmesi ya da asimile edilmesi yoluyla homojen bir “Türklük” yaratılması olduğu görülmüştür. 1915’te Osmanlı’daki Ermenilere tehcir uygulandığı artık herkes tarafından kabul edilmektedir. Kaynaklarda farklılık gösteren şey, bu tehcirin yalnızca Doğu Anadolu’daki Ermenilere uygulandığı, tüm topraklara yayılmadığı ya da tehcir sonrasında Ermeni vatandaşların mülklerinin satımından elde edilen paranın onlara ulaştırılıp ulaştırılmadığı,.. sorunlarıdır. Osmanlı arşivleri birçok soruya cevap buluyor gibi görünse de, önemli bir kısmının yok edildiği de bir gerçektir. Hatta Akçam’ın makalesinde; tehcirle ilgili, dönemin valilerine, kaymakamlarına ya da askerlerine gönderilip okunduktan sonra yakılması emri verilen birçok belgeden de bahsedilmektedir. Akçam makalesinde, alınan Ermeni tehciri kararının, Ermenileri imha etmek olduğunu iddia etmiş; bunun İttihat ve Terakki içinde uzun süren tartışmalardan sonra karara bağlanmış bir mesele olduğunu, doktor Bahaettin Şakir Bey’in , Talat Paşa’nın ve bazı illerin bürokratlarının (Diyarbakır valisi, Boğazlıyan kaymakamı) tehciri nasıl imhaya dönüştürdüklerini ve yollarına taş koymaya çalışan devlet görevlilerini de idam ettirdiklerini, burada belirtemeyeceğimiz kadar çok örnek ve referans vererek açıklamıştır. Tehcir sonrasında bir takım kaynaklar ve yorumcular, Ermenilerin mallarının satılıp gelirlerinin kendilerine yollandığını gösterirken; bir diğer kısımkiler ise bu gelirlere devletin el koyduğunu söylemektedirler. Akçam da satıştan elde edilen gelirlerin Ermenilere iletilmediğini iddia eden gruptandır ve o paraların beş amaç uğruna harcandığından bahseder : 1) Müslüman burjuva yetiştirmek 2) yeni gelen muhacirlerin ihtiyaçlarını karşılamak 3) Askeri ihtiyaçları karşılamak 4) Ermenilerin tehcir masraflarını karşılamak 5) Hükümetin değişik ihtiyaçlarını karşılamak Ermeni tehcirinin, Ermenilerin imhasına yönelik bir çaba olmadığını iddia eden görüşlerin savunduğu temel nokta, İstanbul ve İzmir’deki Ermenilere dokunulmadığıdır. Fakat Akçam, bunun da yanlış bir bilgi olduğunu örneklerinde göstermektedir. Ona göre İstanbul’daki sürgünle doğudaki sürgün arasındaki tek fark; İstanbul’dan yapılanın parça parça ve zamana yayılarak değişik dönemlerde gerçekleştirilmiş olmasıdır. Ayrıca İstanbul sürgününün Osmanlı arşivlerinde de dış kaynaklarda da belgelendirildiğini, bu açıdan da bütünlük ihtiva ettiğini savunmaktadır. Akçam’ın makalesinde belirttiği tüm gelişmelere bir kaynak göstermesine karşın, tamamen zıt görüşlerin de arşivlerden belge bulabilmesi –ya da bulduklarını iddia etmeleri- enteresan bir tezat olarak konunun temelinde yatmaktadır. Örneğin; Gündüz Aktan, tehcirin, İttihat ve Terakki’nin tamamen Ermenileri korumaya yönelik olarak izlediği bir politika olduğunu savunmaktadır. Enver Paşa, Doğu Anadolu’da yaşayan Ermenileri, Kafkaslardan topraklarımıza giren Ruslar’dan korumanın iki yolu olduğunu ileri sürmüş ( onları Rus ordularına doğru sürmek, yani siper olarak kullanmak, ya da tehcir ettirmek ) bu fikirlere karşılık olarak Talat Paşa da tehcirin daha iyi niyetli bir eylem olacağına karar vermiştir. Arsen Avegyan’a göre ise, Ermenilere yapılanların soykırım olduğunu Osmanlı Devleti zaten 1918’de kabul etmiştir. Kendisi bu iddiasını da, Ermenilerin imhasında rolü büyük olan Diyarbakır valisi ve Boğazlıyan kaymakamının idam edilmesine dayandırmaktadır. Yararlandığı kaynak da Taner Akçam’ın da makalesinde sıklıkla başvurduğu iki süreli yayın olan Takvim-i Vekayi ve Alemdar’dır. Öte yandan; Türk Tarih Kurumu Başkanı Yusuf Hallaçoğlu’nun iddiaları da Ermeni tehcirinin iyi niyetli bir politika olduğundan yanadır ve kendisi, üstüne basa basa tehcirin tüm Ermenilere uygulanmadığını iddia edip çeşitli kaynaklar göstermektedir. Bir başka emekli bürokrat olan Nüzhet Kandemir ise, amacın imha olmadığını, öyle olsaydı Osmanlı’nın tehcire batıdan başlamış olacağını savunmuştur. Böylece uzayıp gidebilecek örnekler listesinden de anlayabileceğimiz gibi, Ermenilerin tehcir ettirildiği kabul edilse de, bunun planlı bir imha mı yoksa iyi niyetli bir yardım mı olduğu konusu hâlâ tartışılmaktadır. Herhalde işin ilginç tarafı ise; her iki görüşü kabul eden eleştirmenlerin de arşivlerden, kendilerini kanıtlayabilecek belgeler bulmalarıdır. Buradan yola çıkarak, konu hakkında söylenebilecek son şey; araştırmaya başlarkenki düşüncenizin, araştırmanızı büyük ölçüde etkileyeceğidir. Çünkü söylediğimiz gibi, konuya geniş bir yelpazeden bakan birçok kaynak bulunmaktadır. Tezini hazırlayan araştırmacının da kaynak taramasını, onu kanıtlamaya yönelik olarak yapacağını kabul edersek, bu açıdan, Ermeni soykırımı-tehciri hakkında yapılacak tüm araştırmaların -bir ölçüde- yanlı olduğunu farketmiş oluruz.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © nazlı usta, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |