Her devrim yokolup gidiyor ve peşinden yalnızca yeni bir bürokrasinin artıklarını bırakıyor. -Kafka |
|
||||||||||
|
Alt komşu akşam yemeğini hazırlıyor, kokulara bakılırsa da oldukça lezzetli yemekler yapıyor, hep… Maia da kokulara dayanamıyor… Bana da verirler mi diye mi düşünüyor da, kokulara habire havlayıp duruyor, canı çekiyor zahar… (Ah işte bu zahar da kız kardeşimle dilimize bir şekilde plesenk olmuş ve literatürümüzde yerini çoktan almıştır! Zaman zaman “zannımca”, “sanırsam” gibi versiyonlarını da kullanırız! Yemek yapmayı severim, terapi gibi gelir bana. Ama öyle aceleye gelmeyecek, bir taraftan ben demleneyim, bir taraftan yemek… Güzel yemek yaptığımı söylerler,ama ben ısrarla her birinin bir eksiği bulurum… Onlar inatlaşırlar güzel diye, ben bir taraftan şusu şöyle olsa daha iyi olurmuş diye… Oğlumun babası, benim eski kocama bir türlü beğendiremedim diye belki de, kim bilir, bu güvensizlik… Neyse… Severler yemeklerimi sonuç itibariye… Ama dedim ya bizim evde işler bir başkadır diye, bazen birbirimize gireriz, “ ayyy dur bu yemeği ben yapayım” diye! Genelde ben “çekiltinnnn, çekiltinnn ben yapacağım diye çemkiririm ama Ölsem ya da Münoş, ki siz daha tanışmadınız Münoş’la, bazen beni alt ederler, ki onlar da pek güzel yemek yaparlar… Bazen de “elleşmiycem ayy yemeğe memeğe” derim, ki bilirim kızlar ya da Hakançım ya da Taykun, adı Tayfun’dur ama son zamanlarda oğlumla ben Taykun der olduk, bir şekilde alırlar yemek işini üstlerine… Taykun dedim de, Öslem’in eski kocasıdır, benim de eski kankam! Offf biraz bizde karışıktır bu işler… Taykun bir arkadaşımla ikinci evliliğini yaptı, ben ikinci evliliğimi onun ve bizim bir arkadaşımızla yapmıştım… İşin en komik tarafı ise, Tayfun ve Özlem evlenirlerken, nikah şahitlerinden biri ben, diğeri de benim ikinci ex-kocadır. İkinci ex-kocayla evliliğimizde de Tayfun şahidim olmuştur ki, boşanmamı müteakip, ikinci evliliğinde ortak bir kararla şahit olmamam konusunda anlaşmıştık, hani uğursuzluk getirmesin diye! Ama geçen ay anladık ki, uğursuzluk şahitliğimle ilgili değilmiş, bilmem sonlarını anlatabildim mi? Ama olsun… Boşansalar da, yine de belki kurtarırız diye bir denemeye daha giriştiler… Her neyse… Şimdi fark ettim, hiperaktif bir kadın olmasam, oturup da adam gibi yazsam, tüm bu yaşananlardan kaç roman çıkarmış vallaha… Hadi, abartmayayım da, en azından bir roman çıkarmış… Bu konuyu bir düşünsem mi ne? Gülgün Karaoğlu Ekim,08/07
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Gülgün Karaoğlu, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |