Yanlış sayısız şekillere girebilir, doğru ise yalnız bir türlü olabilir. -Rouesseau |
|
||||||||||
|
Ahh… Ahh… Adını bile telaffuz etmek istemiyorum artık, telaffuz edildikçe kanıksanıyor her şey… Güzellikler basit algılanıyor… Basitlikler olağan… Yanlışlar kanıksanıyor… Kanıksananlar doğru algılanıyor… Maalesef… Doğrular, topa tüfeğe de tutulabiliyor… Ekonomik özgürlüğü tam olamayan toplumlarda… Kişilikler gelişememişken daha… Cinsellik tabu iken… Ki, Allah aşkına, Allah’a sonuna kadar inananlar Allah’a karşı geliyor, sonuçta… Yaratılanı sorguluyor, yaradılış özelliklerinden dolayı yargılıyor, ki… En çok da, burada takılıp kalıyorum! Allah adına yapıyorsan bir çok şeyi, Allah adına yaşıyor, Allah adına örtünüyorsan, nasıl olur da Allah’ın yarattığı insanın dürtülerini hiçe sayarsın? Kendini Allah yerine mi koyarsın? İnsanı mı yok sayarsın? Kapalı kapılar ardında yaptığını sorgulamam mı sanırsın, sen Allah adına tapınırken, onun arkasına sığınırken, kapı ardındakileri görünmez mi sanırsın? Görmek ne kelime… Bilinmez mi sanırsın? Hepimiz, eni konu insan değil miyiz? Üç aşağı beş yukarı… Dürtülerimiz benzer değil midir? Kim kimi ne ile suçlar? Kimimiz, yüreği geniştir göz önünde yapar, kimimiz perde arkalarında, çarşaflara sarınıp… Allah katında, var mıdır farkı? Farkı, olsa olsa, yaratılanın özüne hakarette saklı!... Bilmem, yeterince anlaşıldı mı… Haa… Bu arada, namaz kılmam, oruç tutmam! İçki de içerim, sigara da… Dinler ötesi, Allah’a inancım var! Tüm dinlerin ondan geldiğini düşünürüm… O’nun istediğinin ne olduğunu yüreğimden bilirim, insan benliğimi bulduğumdan bu yana… Ne birine nefretim vardır, ne de kötülük yapanın kötülüğünü isterim… Lokmamı paylaşırım.. Yermem… Kuyusunu kazmam! Kimseleri merdiven olarak kullanmam… Olduğum gibiyimdir, ne eksik… Ne fazla… Adalete önce kendimden başlarım… Önce kendimi eleştirir, önce kendimde ararım suçu… Namaz kılmam! Türban takmam! Tüm bunları yapmayıp, türban takıp, namaz kılanlarla aynı dini paylaşmak da istemem! Bana göre Müslümanlık bu değil!... Allah’a inanırım yalnızca… Ne saçımı örtmek isterim, ne yüreğimi… Ne insanlığımı, ne kadınlığımı.. Ne de zekamı ve mantığımı!... Bilirim ki, Allah böyle yarattı ise, vardır elbet bir hikmeti… Böyle bir seçenek olsa idi, kimliğimde din bölümüne “Allah, ya da “Yaradan” ya da “Tanrı” ya da “ Bir” yazdırırdım… Ya da… “Adı her ne ise ne”… Böyle anlıyorum… Böyle algılıyorum… Var mıdır ötesi? Gülgün Karaoğlu Şubat,24/08
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Gülgün Karaoğlu, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |