"Anka kuşu gibi yalnızlığı adet edin! Öyle hareket et ki, adın daima dillerde dolaşsın ama seni görmek olanaksız olsun." -Fuzuli, Leyla ile Mecnun |
|
||||||||||
|
o gece de farksız bir geceydi aslında ötekilerden...tam hayalinin ucundan tutmuş,onları yaşıyordu ki eşi geldi,hemen hemen her gece getirdiği anason kokularıyla beraber...kökü kesilen ağaç gibi yıkıldı; korkudan yatağın kenarına sinen kadının açtığı yere...öyle kötü kokuyordu ki; burun deliklerine parmaklarını tıkayıp ağzı ile nefes almaya başladı; birazdan olacakları beklerken...içini saran korkuyla birleşiyordu sevişme duygusu derken, eşinin sigara ve alkol kokan eli yokladı göğsünü... 'önünü dönsene frijit kadın' diye homurdanıyordu diğer taraftan...buz kesildi kadın! ..adı sevişme olan kar yağmaya başladı birden...tipiye yakalanmış kuşlar gibi sindi kendi saçak altına ama yağan her kar tanesi değdi gene de tenine; üşüdü kadın! ... sonunda dindi kar! .. çok da farkı yoktu diğer günlerden sabahla gelen günün...sessizlik ve sevgisizlik getirmişti evin içine ve bir yığın olağan işler...'yaşamak nedir' sorusu takıldı kadının aklına sıraya koyduğu işleri yaparken..'konuş! ..'diye bağırdı eline aldığı bütün cisimlere... yıkanıp kurulandığı havlu konuştu ilkin: 'hayat,ıslanmak ve kurulanmaktır; kurumaktır' dedi, pürtüklü diliyle peltek peltek...havlarından biri kopup, gülümsedi halının üstünden... söze karıştı sabun,zeytinyağlı ağzını açarak: 'hayat, temizlenmektir,temizlendikçe durulmaktır' dedi ve bir damla yağ düşürdü yere... onları dinleyen terlik söze karıştı,ayak parmaklarının arasından başını uzatarak: 'hayat,birilerinin ayakları altında eskimektir ama,eskitenleri korumak ve koruduklarını düşünüp gülümsemektir' dedi, üzerindeki fiyonku düşürerek... bunu duyan kadın,kendi odasında oyun oynayan oğlunun yanına koştu. oğlu,askercilik oyunu oynuyor, öldürdüğü oyuncaklarının başında ağlıyordu! .. gözyaşı yaptı hayatın tarifini bu kez: 'hayat,acı çekmektir ve ağlamaktır. gözyaşlarınla susuz kalan fidanları sulamak,onlara can vermektir' dedi, pişkin pişkin ve tuz tanesinden kristale dönüverdi çocuğun yanağında... çocuğun bozduğu oyuncaklardan biri karıştı söze; 'hayat,ölümdür; ölüm ise, yerine konulanlarla gerçekleşen sonsuzluktur' dedi sevinerek... susuyordu ölüm! ... Tayyibe Atay
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Tayyibe Atay, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |