..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Eğer bir kelebeği sevebiliyorsak, tırtıllara da değer vermemiz gerekir. -Antonie de Saint-Exupery
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Eleştiri > Toplum ve Birey > Mehmet Sinan Gür




1 Temmuz 2002
Anlaşmazlık Komedisi  
Mehmet Sinan Gür
Yurdum insanı bazen niye böyle yapar, akıl sır ermez.


:BGGA:
Neden bilmiyorum. Bizim milletin bir algılama sıkıntısı var. Bir kere iki kere olsa hadi diyeceğim, rastlantı. Ama bu hep oluyor. Ne oluyor? Anlatayım.

Arkadaşlarla buluşmak üzere iskeledeki çayevine gittim. Kimse yoktu. Beklerken bir çay içeyim dedim. Neyse içtik. Parasını hemen almadılar. Giderken çaycıyı buldum, sordum:
“Bir çay ne kadar?”
“Ney?”
“Çay ne kadar?”
“Hııı?”
“Ne kadar?”
“Nasıl?”
“Ne kadar?”
“Dört yüz bin.”
Ohh... Parayı ödedim. Ödedim ama düşünmeye başladım. Orası bir çayevi. Ben müşteriyim. Çaydan başka bir şey içilmiyor. Çaycıya başka ne sormuş olabilirim?

Kadıköy minibüsüne bindim, Kadıköy’e gidiyoruz. Arkada oturuyorum. Parayı önümde oturan kişiye verdim; “Bir kişi Kadıköy” dedim. Para elden ele gidiyor, herkes Bir Kadıköy Bir Kadıköy deyip duruyor ve şoförün eline ulaşınca son veren de aynı şeyleri söylüyor. Şoför soruyor:
“Bir milyon kaç kişi?”
“Bir kişi”
“Neresi?”
“Kadıköy”
“Neresi?”
“Kadıköy”
“İki kişi mi?”
“Hayır bir kişi.”
“Hıı?”
“Bir kişi Kadıköy...”
“Bir kişi Kadıköy mü?”
“Evet.”
“Kadıköy bir kişi...”
“Evet.”

İnsanı kanser ederler. Minibüs Kadıköy’den başka yere gitmiyor. Bu kelimeler her gün belki binlerce kez söyleniyor. Ama adam bir türlü anlamıyor. Ben şimdi biraz kısa yazdım. Bunun daha bir sürü varyasyonu var.

Bir şahin marka arabam var. Çoktandır otoparkta duruyor, yıkanmıyordu. Kuzenim de evlenecekti. Götürdüm araba yıkayıcısına yıkasınlar diye. Yıkanma sırasında oranın görevlileriyle aramızda geçen konuşmalara bakın:
Ben: “Merhaba”
“Merhaba. İç dış mı?”
“Evet iç dış.”
“Hasan, bakıver. İç dış.”
Hasan geldi, bana sordu.
“İç dış mı?”
“Evet iç dış.”
Araba yıkanmaya başladı. Dışı yıkandıktan sonra içinin yıkanacağı yere çekildi. Orada başka bir adam:
“İç dış mıydı abi?”
“Evet iç dıştı.”
İçi de temizlendi. Sıra para ödemeye geldi. Başta benle konuşan adama sordum:
“İç dış ne kadar?”
“İç dış mı?”
“İç dış.”
“Hüseyin parayı al.”
Hüseyin parayı almak için geldi.
“İç dış mıydı?”
“Evet iç dıştı.”
“Dört Milyon.”

Parayı ödedim. Adamların bahşişlerini verdim. Arabayı aldım. Eve giderken kafamda iç dış yankılanıyordu. Bu ülkede kafayı üşütmeden yaşamak birkaç şekilde zor.

1.Temmız.2002

.Eleştiriler & Yorumlar

:: Suç Kimin?
Gönderen: Ali Ziya Çamur / Anamur
10 Ağustos 2009
Değerli arkadaşım, sıradan, zavallılaştırılmış insanlara değdiriyorsun kaleminin ucunu. Ya insanlarımızı bu konuma getirenler? Onlar neden görmez, göstermezsin? Bir ülke ki ışıklar içinde yatası Aziz Nesin'in deyişiyle yüzde altmışı yıllardır uygulanan siyasetle, verilen köhnemiş eğitimle uyutulmuyor mu? Evde, okulda, askerde, hapishanelerde, alanlarda dayağın egemenlik kurduğu bir toplumdan, daha başka ne beklersin? Yaşamın çileli yokuşlarına, geçim sıkıntısının tonlarca ağır yüküyle ezilerek ufalmış insanlarımızla uğraşmayı bırakın da onları bu hâle düşürenlere sivriltin kaleminizi. Bencil hesapların buzlu sularında çok dolaşmayın siz de üşür ya da üşütürsünüz. Saygılar.




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın toplum ve birey kümesinde bulunan diğer yazıları...
Kitap - Karl Marx 32inci Dereceden Masonmuş
Kadınların Korkulu Rüyası: Çarşaf ve Türban
01 09 Demokrasi Kavgası
Padişah Bahçesinde (Göztepe Parkı) Pijamayla Keyifli Saatler

Yazarın eleştiri ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Yemen Türküsü
Kitap - Sevdalinka - Ayşe Kulin
Erbil (Kuzey Irak) 1
Rüya Gibi - Kafkas Halk Dansları Gösterisi
Empati Kelimesinin Anlamını Hrant Dink'ten Öğrendim
Sezen Aksu Konserinin Düşündürdükleri
Film Kitap - Turyetski Gambit ve Plevne Savaşı
Boykot Bütün Dünyada Yayılıyor
İngilizce Eğitim I, ODTÜ ve Oktay Sinanoğlu
Cola Turka Üzerine

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Nazım Hikmet'ten Çanakkale Şiiri [Şiir]
Ateş ve Ölüm (Bütün Şiirler 16. 07. 2009) [Şiir]
Seni Seviyorum Bunalımı [Şiir]
İncir Ağacı [Şiir]
Bir Dosta E - Mektup [Şiir]
10 Ağustos 1915 Anafarta Ovası [Şiir]
Sevgisizlik [Şiir]
Mor Çiçekler [Şiir]
Eskiden [Şiir]
Bir Ruh Çağırma Operasyonu [Öykü]


Mehmet Sinan Gür kimdir?

Yazmayı seviyorum. Bir tümce, bir satır, bir sözcük yazıp altına tarihi atınca onu zaman içine hapsetmiş gibi oluyorum. Ya da akıp giden zamanı durdurmuş gibi. . . Bir fotoğraf, dondurulmuş bir film karesi gibi. Her okuduğunuzda orada oluyorlar ve neredeyse her zaman aynı tadı veriyorlar. Siz de yazın, zamanı durdurun, göreceksiniz, başaracaksınız. . . . Savaş cinayettir. Savaş olursa pozitif edebiyat olmaz. Yurdumuz insanları ölenlerin ardından ağıt yakmayı edebiyat olarak kabullenmiş. Yazgımız bu olmasın. Biz demiştik demeyelim. Yaşam, her geçen gün, bir daha elde edemeyeceğimiz, dolarla, altınla ölçülemeyecek bir değer. (Ancak başkaları için değeri olmayabilir. ) Nazım Hikmet’in 25 Cent şiiri gerçek olmasın. Yaşamı ıskalamayın ve onun hakkını verin. Başkalarının da sizin yaşamınızı harcamasına izin vermeyin. Çünkü o bir tanedir. Sevgisizlik öldürür. Karşımıza bazen bir kedi yavrusunun ölümüne aldırmamak, bazen savaşa –yani ölüme- asker göndermek biçiminde çıkar. Nasıl oluyor da çoğunlukla siyasi yazılar yazarken bakıyorsunuz bir kedi yavrusu için şiir yazabiliyorum. Kimileri bu davranışımı yadırgıyor. Leonardo da Vinci’nin ‘Connessione’ prensibine göre her şey birbiriyle ilintilidir. Buna göre Çin’de kanatlarını çırpan bir kelebek İtalya’da bir fırtınaya neden olur. Ya da tam tersi. İtalya’daki bir fırtınanın nedeni Çin’de kantlarını çırpan bir kelebek olabilir. Bu düşünceden hareketle biliyorum ki sevgisizlik bir gün döner, dolaşır, kaynağına geri gelir. "Düşünüyorum, peki neden yazmıyorum?" dedim, işte böyle oldu. .

Etkilendiği Yazarlar:
Herşeyden ve herkesten etkilenirim. Ama isim gerekliyse, Ömer Seyfettin, Orhan Veli Kanık, Tolstoy ilk aklıma gelenler.


yazardan son gelenler

bu yazının yer aldığı
kütüphaneler


yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Mehmet Sinan Gür, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.