Yüz kişinin içinde aşık, gökte yıldızlar arasında parıldayan ay gibi belli olur. -Mevlana |
|
||||||||||
|
Bizim Kızılderililerimiz http://www.izedebiyat.com/yazi.asp?id=326 1915 Ermeni Tehciri http://www.izedebiyat.com/yazi.asp?id=4142 Milliyetçilik Üzerine http://www.izedebiyat.com/yazi.asp?id=8824 Bin yıl önce kılıç gücüyle buraları Bizans’tan almışız. Anadolu’dan çıkıp başka bir yere gitmeye niyetimiz yok. Burası bin yıldır yurdumuz. Ama bir arada yaşamasını da bilmeliyiz. Öğrenmeliyiz demek istemiyorum. Çünkü yüzlerce yıl barış içinde birlikte yaşamışız. Birlikte yaşamayı bilmek biraz daha dikkatli bakarsak yalnız onların değil, bizim de güvenliğimiz için gereklidir. Ülke içinde barışı ve birliği sağlamak hayati önem taşır. Neden böyle olduğunu fırsat buldukça anlattım. Tek cümle ile yineleyeyim. İç istikrarını kurmamış gelişmiş bir devlet biliyor musunuz? İç istikrar sizden olmayanı yok ederek de sağlanabilir. Zamanlar değişti artık. Bu ilişkileri sürekli bir savaş durumu şeklinde görmek, sürekli savaş halinde olmak imkânsızdır. Bu duygu insanı da devleti de yer bitirir. Düşmanlarımız var. Evet, ama doğru davranmak, istikrarlı davranmak bütün düşmanları dize getirir. Size Atatürk’ten örnek vereceğim. Kurtuluş savaşı biter bitmez Atatürk herkesle barış masasına oturmak istedi. Bunu da başardı. Özellikle Yunanistan’la, doğduğu kenti işgal etmiş Yunanistan’la barış yaptı, diplomatik ilişki kurdu. İngilizleri savaşmadan, görüşmelerle İstanbul’dan çıkardı. Aradan 80 yıl geçmiş, bu konuda bir arpa boyu yol gidememişiz; böyle mi diyeceğiz? Bunu anlayabilmek, yapabilmek için başımızda illa ki bir Atatürk mü olması gerekiyor? ‘Hepimiz Ermeni’yiz’ sloganı Hrant Dink’in cenazesine gidenler birilerinden korktukları için değil, hiç kimseden korkmadıklarını göstermek için o sloganı attılar. Hitler zamanında Almanlar Danimarka’daki bütün Yahudilerin 6 köşeli Yahudi yıldızı takmasını isteyince Danimarka başbakanı o yıldızı ilk önce ben takarım demiş ve Yahudileri Almanlara vermek istemeyen halk arasında ‘Hepimiz Yahudi’yiz’ sloganı yayılmış. Onlar bu sloganı söylemekle Yahudi olmamışlar. Söylemelerinin esas amacı Yahudi olmak değil, davranışı reddetmek. Burada da farklı bir durum yok. Ama gerçek anlamı anlamayacak kadar sığ kafalı olanlar, yada işlerine öyle gediği için anlamamış görünenler, her olayda olduğu gibi bu olayda da sorunlara at gözlüğü ile bakanlar gerçekleri görmek objektif olmak yerine kendi sübjektif niyetleri uğruna başkalarını karalamayı tercih ediyorlar. Hrant Dink’i öldüren adamların Bağdat’taki intihar bombacılarından bir farkı yok. İnsanlar ölsün de ne olursa olsun. Masum olmuş, olmamış önemli değil. Bu eylem neye yarar, kime hizmet eder, zerre kadar düşünmüyorlar. Katil milliyetçi duygularla cinayeti işlediğini söylüyor. Türk milliyetçiliği içinde silahsız ve savunmasız bir insanı kalleşçe vurmak var mıdır? Bize okullarda, ders kitaplarında anlatılan, ailemizin verdiği terbiye mertlik üzerinedir. Doğru veya yanlış tam olarak bilmiyorum ama I. Dünya Savaşında Küt-ül Amare’de Osmanlılar İngilizleri yenerken böyle davrandıkları söylenmişti. Arkası dönük duran askere önce birkaç taş atıp dönmesi sağlanır, sonra vurulurmuş. Daha yakından bildiğimiz örnek Çanakkale savaşıdır. Anzaklar çıkartma yaparken üstlerine ateş açılır ama suya düşene, can derdine düştüğü için ateş edilmezmiş. Dahası Hrant Dink’i öldüren bu katiller savaşta yardım isteyen İngiliz askerini bir Mehmetçiğin siperinden çıkıp kucaklayıp düşman siperlerinin yanına bıraktığını hiç mi duymamışlar? Hiç mi tarih bilgileri yok? Çanakkale’deki anıtı görmemişler mi? Kınalı Kuzular dizisini de izlememişler mi? İzlememişlerdir. Çünkü bunların milliyetçilikle filan alakaları yoktur. Bunlar düpedüz cinayet şebekesidir. İnsan öldürerek insan öldürmenin zevkine varıyorlar. Yaptıkları işin üzerine milliyetçilik kılıfını geçiriyorlar. Üstelik böylece Türk milliyetçiliğini de lekeliyorlar. Araştırmak gerekir, bu adamların Topal Osman’la bir akrabalıkları var mıdır? Bilmeyenler için söyleyeyim. Topal Osman Karadenizliydi. Trabzon’un kabadayılarındandı. Kurtuluş savaşı sırasında bir ara Ankara’da kendisi gibi Karadenizli çetesi ile birlikte Atatürk’ün korumalığını yaptı. Ama çevredeki herkesi taciz etmeye başlayınca bu görev ondan alındı. Bunun üzerine evini sarıp Atatürk’ü öldürmeye kalktılar. Sonunda cezalarını buldular. “Bir Bebekten Katil Yaratmak” Bazen iyi olaylar kötü olaylara neden olur. Bazen de kötü olaylar iyi olaylara… Hrant Dink’in cenazesini on binler uğurladı. İstanbul halkı oradaydı. Orada olmayanlar da televizyonlar önünde gözyaşı döktüler. Katiller insanları öldürerek çevrelerine korku sanacaklarını sanıyorlar. On binlerce İstanbullu katillere inat o gün Ermeni oldu, bu cinayeti onaylamadığını, bütün Türklerin katil olmadığını ve gerektiğinde hiç kimseden korkmayacağını herkese, bütün dünyaya gösterdi. Hrant Dink’in eşi Rakel Dink eşini uğurlarken çok duygulu bir konuşma yaptı. Duygu seli içindeki sözlerinin arasında çok önemli iki şey söyledi. “… Bir bebekten katil yapmanın karanlığını sorgulamadan hiçbir şey yapılamaz kardeşlerim.” Evet o kadar övünen, ağabeyleri tarafından korunan sözde milliyetçi katiller bir zamanlar bebektiler. Bunları bir ana-baba yetiştirdi. Çevrede edindikleri arkadaşları, aldıkları eğitim, onları daha 17 yaşında katil olma noktasına getirdi. Bu katiller yalnız katil olarak adlandırılsa içim o kadar yanmayacak. Sanki insan öldürmek bir oyunmuş gibi, hele silahsız, savunmasız bir insana ateş etmek bir onurmuş gibi devlet yetkililerinin ağzından davranışı hoşgörücü sözler işitiyoruz. Bu nasıl bir karakterdir? Bunun neresi yurt ve millet sevgisidir? Yıllar önce 70’li yıllarda Ankara Bahçelievler’de bir evde kalan 7 TİP öğrencisinin ellerini bağlayıp koyun keser gibi kesen eski Ülkü Ocaklı, MHP’li Haluk Kırcı son yıllarda yargılanırken kendileri için, yaşının ilerlemesinin verdiği olgunlukla “Yaptığımız hayvanlıktı.” Demişti. Evet, bu çocuk katiller de hapishanelerde yaşlanıp geriye baktıklarında belki de aynı şeyi söyleyecekler. Ama ölen öldükten sonra… “Kanı kandan üstün tutarak kardeş olunmaz.” Rakel Dink’in söylediği ikinci önemli söz buydu. Artık zamanlar değişti. Önceden de belki olmaması gerekirdi ama oldu. Bari bundan sonra olmasın. Bilinen bir şeydir, Osmanlı devletini her ulustan insan yönetmiştir. Adını bildiğimiz birçok baş vezir devşirmeydi. Örneğin Sokollu Mehmet Paşa Sırp asıllıydı. Bunların içinde Ermeniler de vardı. Birçok İngiliz subay Osmanlı ordusunun bir ferdi olarak Plevne savaşı sırasında Osmanlı devleti için hayatlarını verdi. Ama Fransız devriminden sonra milliyetçilik dünyaya yayılınca bunun sonu geldi. Şimdi her şey en kötü ana göre düşünülüyor. Düşünün, savaştayız, Ermenistan’la savaşıyoruz ve Türkiye ordusunu ermeni asıllı bir general yönetiyor. Bu kişinin en kritik anda aklı, diyelim vereceği bir karar, biraz olsun soydaşları yararına kayar mı kaymaz mı? Bir onbaşı için bile aynı şey düşünülebilir. II. Dünya Savaşında ABD Japon asıllı vatandaşlarını toplama kamplarına kapattı. Alman asıllı vatandaşlarına bir şey yapmadı ama aralarından casuslar çıktı. Ama Sicilya İtalya savaşlarında ön saflarda çarpışanlar İtalyan asıllıydı. Irak savaşında Amerikalı komutanlardan biri Arap asıllıydı. Günümüz şartlarında Türk olmayan birinin Türk ordusu içinde görev alması mümkün görünmüyor. Şu anda her ne kadar orduda Kürt asıllı olanlar görev yapıyorsa da onlar ‘ne mutlu türküm diyene’ şiarını kabullenmiş kişilerdir. Bundan başka Türk olmayan birinin kusursuz ve kuşkusuz bir biçimde orduda görev yapabilmesi için iki taraftan da bazı değişikliklerin olması gerekir ki bu da yakın bir gelecekte mümkün görünmüyor. Böyle bir şey olursa bu tepeden inme bir kararla olamaz. Önce sıradan insanlar bir arada yaşamasını bilmelidir. Çıkarlarının aynı olduğunu görmelidir. Ama bu yetmeyecek. Daha çok zaman gerekli, çok yol kat etmeliyiz. Peki bir de empati yapabilir miyiz? Dünyaya Ermeni gözüyle bakabilir miyiz? Biliyorum ki bu çok zor. Acaba Hrant Dink empati yapabiliyor muydu? Onu da bilmiyorum. Lütfen aşağıdaki linkleri tıklayınız. Açılmazsa Copy, Paste (Kopyala, Yapıştır) yapabilirsiniz. Hrant Dink’in konuşması http://www.youtube.com/watch?v=L3s7r6qM87c Gazeteci Tuncay Özkan’ın konuşması http://www.youtube.com/watch?v=8p4dDxNXPiA&mode=related&search= Hrant Dink'in eşinin veda konuşması http://www.youtube.com/watch?v=OxQdrn7b80s Hrant dink’in trabzon’da yaptığı konuşma http://www.youtube.com/watch?v=s6tK-vjr1yM&NR Hrant Dink'le son röportaj http://www.youtube.com/watch?v=shz6nLUErvI&NR Cinayete sebep olan ve içinde ‘Türk’ ve ‘zehirli kan’ sözcükleri geçen yazı ve yorumlar: http://www.vefali.net/modules.php?name=Forums&file=viewtopic&p=29571 http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=22376 Ve son… http://www.youtube.com/watch?v=MwbCr3_utQ4&mode=related&search=
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Mehmet Sinan Gür, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |