Yazdığı eserlerle özelde Türk, genelde dünya edebiyatına şeker gibi eserler kazandıran ünlü yazar Cengiz Aytmatov Kırgızistan’ın Başkenti Bişkek’in Talas Kasabası’nın Şeker Köyü’nden dünyaya merhaba demiştir.
Önce veterinerlik okumuş, ardından ise edebiyat eğitimi almıştır.
Gençlik yıllarında Sovyetlerin baskıcı sosyal yaşamından dolayı kendi ifadesiyle, yıllar yılı Türkiye’nin haritadaki yerini bile öğrenemeden yıllarını geçiren Türklerin çilekeş evladıdır.
Ne zaman ki, sosyalizmin Rusya’daki varlığı son bulmuş ve Türk devletleri birer birer bağımsızlığına kavuşmuş, işte o zaman Türkiye ve Türk dünyasına ilgi artmıştır.
Türk dünyasındaki sosyal bağların kuvvetlenmesinde ünlü yazar Cengiz Aytmatov’un katkısı büyüktür. Zira onun eserleri başta Türk dünyası olmak üzere tüm küreye ılık bir rüzgâr olarak ulaşmıştır.
Onun eserinden uyarlanarak TV filmi haline getirilen “Selvi Boylum Al Yazmalım”, Türkiye’de her yayınlandığında ilgi ile izlenen bir filmdir.
Onun eserleri Türkiye’deki aydın kesimin elinden hiç düşmemiş ve düşmeyecektir diye de ümit etmekteyiz. Çünkü o, yazdığı edebi eserleri ile edebiyatın Türk dünyasındaki duayenlerindendir.
***
Toprak, şüphesiz tüm dünya milletleri için oldukça önemli bir varlıktır. Hele hele Türk dünyası için yaşamın ana kaynaklarındandır. Türkler yerleşik hayatla birlikte toprağı en iyi değerlendiren milletlerdendir. Orta Asya’nın çöllerinden bugünkü Türkistan bölgesine de, toprakla daha iyi bir dostluk kurmak için göç etmişlerdir.
Toprağın aşinası olan bu milletin toprak gönüllü değeri Cengiz Aytmatov da “Toprak Ana” romanıyla toprağın kalbinden insanların yüreğine sevgi tohumu ekmiştir.
Mevlâna Hazretleri de: “Tevazu ve alçakgönüllülükte toprak gibi ol.” diyerek toprağın insancıl misyonunu insanımıza oldukça güzel anlatmıştır.
Hz Resulü Kibriya Efendimizin, Allah’ın Arslanı Hz. Ali Efendimize, toprağın babası manasında “Ebu Turab” lakabını takması da, toprağın İslam kültürü açısından ehemmiyetine işaret olunmaktadır.
“Topraktan geldik, yine torağa döneceğiz” gerçeği de, bizim toprak ile bağımızın kuvvetine işaret etmektedir.
Âşık Veysel toprağı dilimizde ve gönlümüzde en iyi ifade eden ozanlarımızdan biridir:
“Dost dost diye nicesine sarıldım
Benim sadık yârim kara topraktır
Beyhude dolandım boşa yoruldum
Benim sadık yârim kara topraktır.”
…
Sabahın en berrak ve en temiz anı olan seher vaktinde kalkıp toprağı ile hemhâl olan çiftçilerimiz, toprağın “sadık yâr” olduğunu en iyi idrâk edenlerdendir. Onların alın terleri, toprakta bereket olarak fışkırmaktadır. Sofralarımızdaki taze ve mis kokulu ekmek, sadık yârden, âdemoğluna sunulan en büyük nimetlerdendir ki, âdemoğlu toprağın hâkimine şükrünü, yine toprak üzerinde secdeye vararak göstermektedir.
…
Şair Orhan Şaik Gökyay ise:
“Bu vatan, toprağın kara bağrında
Sıradağlar gibi duranlarındır;
Bir tarih boyunca, onun uğrunda
Kendini tarihe verenlerindir...” diyerek adeta “kendini tarihe veren” Cengiz Aytmatov’u işaret etmektedir.

Yazdığı eserlerle Nobel Edebiyat ödülünü çoktan hak ettiği halde, bu ödül kendisine tevdi edilmeyen büyük yazar Aytmatov’u, Türk dünyasının kalbinde yer alma ödülü ile toprağın sıcak, alçakgönüllü bağrına uğurluyoruz. Tıpkı bir hikâyesinin kahramanı “Cemile”yi Danyar ile bozkırda Kiçine-bala’sının (kaynının) bir resim tuvalinde uğurladığı gibi.
Toprak Ana’sına kavuşmanın mutluluğunu o da hissetmiştir herhalde.
Topraktan kaçış yok, toprağı kucaklamak var.
Hani herkes bir gün, toprağı yastık, yorgan ve döşek yapacak ya…
Bugün sıra Aytmatov’da imiş; yazar son yolculuğunda “Beyaz Gemi’ye” binmeden “Toprak Ana’sına” kavuştu. Bakalım yarın sıra kimde ve ne şekilde?..
Allah (c.c.) âkıbetimizi hayreylesin de, “Toprağımızı cennet bahçelerinden bir bahçe eylesin.”
Selam ve muhabbetle.