Hayaller olmasaydı, umutlar dünde kalırdı. - Dolmuş atasözü |
|
||||||||||
|
Bebeğin ağlaması, sağlıklı olduğunun işareti kabul edilmektedir. Hele bu yavru, yıllardır bebek özlemi duyan bir aileye tevdi edilmiş bir hediye ise, ailenin mutluluğunu ölçecek bir bilim dalı ve ifade tarzı bulunmamaktadır. Bebek ağladıkça, üzerine titremeler de artmaktadır: “Acaba karnı mı aç ki?”, “Bir yeri mi ağrıyor?”, “Yediklerini mi sindiremedi?”, “Susuz mu acaba?”, türü telâşeler arka arkaya sıralanır ve aileye tatlı bir telâşe yaşatır sevgili yavrucak. Oysa çoğu zaman bir şeyi yoktur. Sapa sağlamdır. İlgi beklemektedir ya da aşırı ilgiden sıkılmıştır. Çocuk, hayatın bir yansımasıdır. Günlük hareketin, koşuşturma ve bereketin bir göstergesidir. Bebek doğar ağlar, büyür ağlar, genç bir insan olur ağlar, sefalete düşer ağlar, ihtiyar olur yalnızlık çeker ağlar. Bebek hastalanır ağlatır, büyür afacanlık ve haylazlık yapar ağlatır, askerde şehit olur ağlatır, işsiz kalır arzulanmayan olaylara karışır ağlatır, bunalıma girer, sinir krizi ve cinnet geçirir ağlatır, ihtiyarlığında bunar evine çöp taşıyarak, evini çöp eve dönüştürür ağlatır. Nihayet kaçınılmaz son; ölür, ağlatır. Hayat her dem ağlamak ve ağlatmaktan ibaret değildir. Ve bu ağlama eylemleri herkesi kapsamaz, sadece kaderin cilvesinde olanların gözündeki neme bereket katar. Hayat bazen de güldürür: Az görülmekle birlikte yeni doğan yavru ağlamak yerine yüzünde tebessümle merhabalar hayatı. Hani şöyle bir katıla katıla gülmesi beklenemez elbette. Ancak bir dudak hareketi sonrası yanağındaki gamzenin şekillenmesi onun gülüşüne yorumlanır. Yavru yürümek için ilk adımlarını atarken sendeleyip yumuşak halının üzerine düşer, siz gülersiniz yavru da güler, üç beş yaşına basar, ailesiyle parka gider, kaydıraktan kayarken neşe ve gülücükleri coşkuya dönüşür. Okulda başarısıyla derece yapar hayat güler, hayata güler. Askerde örnek davranışından dolayı taltif edilerek takdir beraatıyla ödüllendirilir, gül yüzündeki güllere yarenleri ve komutanları eşlik eder. İş bulur, eş bulur evlenir, ailesi mürüvvetini görür, neşe ve gülücük bireysellikten çıkıp toplumsallığa dönüşür. İşteki başarı ve ailedeki mutluluğa bir de bebek eklenir, Gül Aile’sine (bu bir sanal aile olup, herkese tekabül edebilir) hayat yeniden güler. Ta ki şeb-i arus’taki meleklerin gülümsemesine kadar. Hayat bu kimi zaman güldürür, kimi zaman da ağlatır. Bazen de ağlanacak halimize güldürür ya da gülünecek halimize ağlatır. İşte buna dair hayatın ortasından “güler misin, ağlar mısın?” türü bir haber: 300 YTL’YE AĞLIYORUZ: Ali Öztürk, bir gün, bir caminin içine girdiğinde, tabutun başında hüngür hüngür ağlayan bir gençle karşılaştı. Yanına gidip, “Çok mu yakınındı?” diye sordu. Gençten gelen cevap, “Hiç tanımazdım” oldu. Çünkü o, cenazede para karşılığı ağlıyordu. Ali Öztürk, genç adama, “Senin gibi kaç kişi var” diye sordu. “Çok” cevabını alınca, hepsini toplayıp dernek kurdu. Şimdi 300 kişiler. Ekibi bir saat camide, bir saat evde ağlıyor. “Müşterilerimiz ömründe kimseye zırnık koklatmamış, sevilmeyen insanlar. Öldüğü zaman hanımı makyajı bozulmasın diye ağlayamıyor, miras da kalmış, bizi tutuyor” diyor Ali Öztürk. Cenazede ağlayanlar kişi başı 300 YTL para alıyor. Ekibi hayatın güldürmediklerinden oluşuyor. Ayda derneğe 100 – 150 bin YTL para giriyor.” (Tempo’dan, Haber7.com 19 Nisan 2008) Bu haber bizim bu yazının teşekkülüne vesile oldu. İşte bu habere şapka çıkarılır ve hakikaten gülme ve ağlama hususunda düşündüren bir haber olduğu için muhabiri kutlamak gerekir. Çünkü hayatta neler oluyor, bunu bizler bilemiyoruz. Ancak hayatı haber peşinde koşmak olan muhabirlerin haberleri bizi bazen ağlatıyor tıpkı Ebu Gureyp Cezaevindeki skandalı dünya kamuoyuna duyuran muhabir gibi, bazen de güldürüyor; kedi ile farenin dostluk görüntülerini bizlere ulaştıran haberci gibi. Hayat, bazen bizde Levent Kırca ile Oya Başar çiftinin “Güler misin, Ağlar mısın?” tiyatrosundaki gibi yahut da Nasreddin Hoca’nın fıkralarındaki gibi bir yaşam oluşturur ve böyle bir iz bırakır. “Atalarımız son gülen iyi güler.” demişler. Bu sözü şöyle bir tefekkür süzgecinden geçirdi mi, ne kadar anlamlı bir cümle olduğu aşikârdır. Çünkü son gülen muradına erendir. Muradımız arzulanan istikamette gerçekleştiğinde gülmemek için bir neden bulunmamaktadır. “Doğrusu, güldüren ve ağlatan O'dur.” (Necm Suresi, 43) “İki gözü cehennem ateşi yakmaz: 1.Sınır boylarında Allah’ın (c.c.) rızasını gözeterek nöbet bekleyenlerin gözü. 2.Allah rızası için gözyaşı akıtan göz.” (Hadis-i Şerif) İlk ağlayan ama son gülen olmamız dileğiyle… Selam ve muhabbetle.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Adem KALINSAZ, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |