İnsan gülümsemeyle gözyaşı arasında gidip gelen bir sarkaçtır. -Byron |
|
||||||||||
|
Nüfus Planlaması olmayınca, insan hayatının değeri de olmuyor! Sıradan bir hafta sonu tatilinde, İstanbul Şile plajlarında sadece bir günde 12 kişi boğuldu. Bu sayıya Kilyos ve Riva plajlarındaki boğulmaların sayısını eklerseniz, sanki bir toplu ölüm faciası yaşanmış gibi bir sayı çıkıyor ortaya! Nedense, kamuoyunda yeteri kadar tepki ve yansıması olmadı bu olayın. Ne gazetelerde ne de TV kanallarında gerektiği kadar yer almadı. Ama ölenlerden birisinin aynı gün içinde önceden 3 kez boğulma tehlikesi geçirdiğini, bu arada kendisini ölüm tehlikesi nedeniyle denize girmemesi için uyaran plaj görevlisini dövdüğünü okuduk!! İşe bakın! Şu günlerde bazı yazarların ‘Makul Çoğunluk’ diye adlandırdığı kesim ne yazık ki makul davranmayı bilmiyor. Kurallara uymak konusunda tamamen olumsuz davranış gösteriyorlar. Rize’de veya başka bir yerde, sel oluyor; dere içine yapılmış evleri, sel içindekilerle birlikte alıp gidiyor! Bu olay her yıl yinelenir; ders almak mümkün değil midir? Nüfus baskısı yüzünden, yarın aynı yere başka bir ev inşa edilmeyeceğini kim söyleyebilir? Ormanların kesilmesinin önüne geçilebileceğini düşünüyor musunuz? Boş vermişlik, adamsendecilik, hırs, tedavi edilebilir mi? Trafikte her sene on binli rakamlarla insan kaybederiz, sürücülerin kural tanımazlığı yüzünden! Bakın pek aldıran var mı? İnsanlar kanıksamış! Aynı paralelde Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde, yaz başından beri yaklaşık 300 kişinin geceleri damdan düşerek hayatını kaybettiğini okuyoruz. Bir kanalda, adam mikrofona şöyle konuşuyor: ’Bizde bu damdan düşme olayları hep olur, bu sene bizim aileden iki kişi,-ha bir de kız var(!)- düştü öldü. Biz hep geceleri damda yatarız, sıcak yüzünden. Bebeler düşer, ama bizde bebe çoktur!!’ İşte böyle! İnsan çok olunca, yaşam ucuzluyor! Bu kadar çocuğu eğitmek, onlarla ilgilenmek mümkün müdür? Rasyonel düşünce gelişebilir mi o ortamlarda? Eskiden tek katlı toprak damlı evlerde yaşayan insanlar şimdi çok katlı yığma kagir evler yapmışlar. Estetik noksanlıklar yüzünden bu evleri sıva yapmazlar.Yaz geldiği zaman izolasyonu olmayan bu evler, sıcaktan alev alev yanar! Hep bir kat daha çıkmak düşüncesi olduğundan, çatı kiremit yoktur. İnsanlar geceleri evlerin içinin sıcağından kaçmak için yüzyıllardır alışageldikleri gibi damlarda uyurlar. Ama evler eskisi gibi tek katlı değildir. Geceleri düşenler artık kırıklarla, yaralanmalarla kurtulamazlar! Kimin uğrunda! Adam bol, çocuk çok! Kadınlara doğum kontrolü zinhar yasak! Bazı yörelerde, kocalar bu konunun açılmasına bile razı olmazlar. Aşırı nüfus artışının toplumları nasıl geriye götürdüğünü birazcık sağduyu ve akıl sahibi olanlar bilir. Artık devletlerin büyüklüğü nüfusunun yüksekliği ile değil de, o devletin ekonomik gücü ve insanlarına sağladığı refah payı ile ölçülüyor. Nüfus konusunda nicelik değil, nitelik önemli. Dünya üzerinde bakın hangi devletin daha çok ağırlığı var? Hint kıtasında 90 milyon insanın yaşadığı bir ülkenin mi, yoksa İskandinavya da sadece 10 milyon insanın her türlü refah, eğitim, sağlık ve bilumum insan haklarına sahip şekilde yaşam sürdüğü, bir ülkenin mi? Bakınız nüfusu az ama vasıflı olana; dünya çapında sözü geçen insanları, politikacıları, düşünürleri vardır. Nobel ödülü almış bilim adamları yetiştirmiştir. Dünyaca ünlü sporcular, sanatçılar yetiştirir. Fertler mutlu, gururlu, güvenli, üretken, duyarlıdır. Kendi haklarına ve başkalarının haklarına saygı gösterirler. Kurallara kesinlikle uyarlar, ama haklarını istemeyi bilirler. Doğal olarak her kendisine saygı duyan insan gibi kendi canlarını korumayı da bildiklerinden, pek öyle tehlikeli plajlarda yoğun olarak boğularak veya damdan düşerek hayatlarını kaybetmezler! Bunları siz hep biliyorsunuz canım! Ama demokrasinin cilvesi işte. Bazı köktenci politikacılar, nüfus artışı sonucu artacak oyları kendi ceplerinde gördüklerinden, nüfus planlamasına karşı çıkarlar! Şahingöz- 26/07/2002
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Şahingöz, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |