Tarih, hiçbir zaman orada bulunmamış kişiler tarafından anlatılan hiçbir zaman olmamış olaylarla dolu bir yalan. -Santayana |
|
||||||||||
|
Elimde kitap düşürmediğim en hızlı günlerimde, “Üzüntüyü Bırak Yaşamaya Bak” isminde Dale Carnegie’nin bir kitabını okumuştum. Orada en çok hoşuma giden başlık; “Sorun Sızdırmayan Bölmelerde Yaşayın” olmuştu. Hem öyle hoşuma gitmişti ki; o gün bu gündür bu cümleyi kaç kere, kaç kişiye okudum… Bilmem sizin de hoşunuza gitti mi? “Sorun Sızdırmayan ( gün geçmez) Bölmelerde Yaşayın” Ah sorun sızdırmayan bölmelerden yaşamayı bir bilebilseydik, bir bilebilseydim gün geçmez bölmelerden yaşamayı… Ne var ki ben öğrenemedim, şifresini çözemedim sorun sızdırmayan hayatın karelerinden yaşamayı… Kaç kere denedim, yapamadım. Kaç kere geçmişte yaşadıklarımı unutmaya çalıştım,/unutuvermeye bıraktım kendimi yapamadım. Değil kendimi hayatın geçmiş ve gelecek karelerinden uzaklaştırmak, bilakis; hayatın tüm gam ve kederlerinin toplandığı bir ana merkezin alıcısıymışım gibi hissederek; geçmişteki tüm hüzün ve kederlerini, bir o kadar da gelecekte karşılayabileceğim ihtimalini verdiğim dert ve sıkıntılarını yüklenerek yürüyorum/yürüdüm hep hayat yolunda… Şimdi soruyorum kendi kendime… Neden?!... Neden uzaktaki belirsiz şeylerle uğraşmak yerine, elimdeki, elimin altındaki belli olan –nimetlerle- ilgilenmedim? Neden geçmiş hataları ve kötü olayları unutup geleceğe bakmadım? Neden gelecekle ilgili hep korku ve endişe ile yaşadım? Neden hayatın “Sorun sızdırmayan bölmeler” de yaşamayı öğrenemedim? Neden hayatın bulunduğu anı yaşamaya ve elimdeki imkânları değerlendirmeye çalışmadım? Neden sabrımı geçmişe ve geleceğe dağıttım? Üstat Said Nursi ; “Sabrınızı geçmiş ve geleceğe dağıtmayın” demiş... Neden –Şeytana uyarak- gelecekte yapacağım işleri hep çok görüp, sanki onların hepsini o anda yapacakmışım gibi bir ruh sıkıntısı ile yaşadım? Geçmiş ve gelecekle kafayı yoracağıma şu an içinde bulunduğum ve içinde bulunduğum anı değerlendirseydim ya… Geçmişteki kaçırdıklarımla ve gelecekteki ulaşamayacağım ütopya ile uğraşıp üzüleceğime hayatın gün geçmez bölmelerde dursaydım ya… Hem bu güne kadar üzüntü ne işime yaradı? Kaybettiklerime veya kavuşamayacaklarıma üzülüp sinirsel gerilimimi artıracağıma sorun sızdırmayan hayatın bölmelerinde yaşasaydım ya… Oysa siz de bilirsiniz ki ruh ve beden bir bütündür. Sahi biz insanlar, bedenimizden çok ruhumuzu aç bir fareler gibi kemiren sıkıntılara neden teslim ederiz?. O halde stres ve iç sıkıntısının verdiği maddi ve manevi tükenişimize dur demenin zamanı ne zaman? Sevmediğimiz ve bize faydası olmayan şeyleri düşünerek kaybettiğimiz zamanımızın kıymetini ne vakit bileceğiz... Hayatın gün geçmez bölmelerden, tevekkül ve tefekkürle yaşayarak mutlu olmak varken ben hâlâ geçmişle gelecek arasındaki ‘gel-gitler’le kafa yormaktayım… Sahi siz hayatın hangi bölmelerdesiniz?
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Şevket Başıbüyük, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |