Aşkın aldı benden beni. -Yunus Emre |
|
||||||||||
|
Suya aşk düşer mi diyeceksiniz? Ben de düşmeyeceği/yazılamayacağı kanaatindeydim. Değil suya aşkın, kâğıda bile yazılmayacağına inananlardandım. Öyle ki; bazen (sesim de bu işe elvermediği için) “aşk kâğıda yazılmıyor…” şarkısını bile okumuşumdur kendi kendime… Ama artık öyle düşünmüyorum… Malatya Belediyesi Kültür Sanat Müdürlüğünce, 2009 yılı kültürel etkinlikleri çerçevesinde organize ettiğimiz Ebru Sanatı Kursu'na katılan kursiyerlerin sertifika dağıtım töreninden aşkın suya yazıldığına şahit oldum. Evet, o gün orada; “suya aşk yazan adamlar gördüm…” “Suya aşk yazan hanımlar gördüm.” Kâğıdı, kitre ve öd suya daldırıp topraktan renk devşirip, renkleri (aşkları) suya/kâğıda dokuyan insanlar gördüm… Çiçeği burnunda ebru kursiyerlerin suya nakşettiği çalışmalarla “ebru kursu” hakkındaki düşüncelerim tamamen değişti… Çünkü kursun düzenleyenlerden biri olarak o güne böyle düşünmemiştim. Hatta: “ Bu kurs da nerden çıktı/değer mi bu kadar masrafa!…” şeklinde, bağırıp çağırdığım anlar bile olmuştu. Ama o gün, orada (hem de sırf 3-4 aylık) bir çalışmadan sonra elde edilen ebru çalışmaları görünce… Ebru… Ebru önce “aşkın suya düşüşü…” imiş… Sonra da “su aşka yenik düşüyor” muş ebru ile… Ebru’nun ne olduğunu hakikaten bilmiyordum/halen öğrenmiş değilim… Ancak (çocukluğumda çokça gökyüzünü seyreden biri olarak) gökyüzünün o muhteşem renk cümbüşleriyle büyülendiğimi –ebruyu gördükten sonra- itiraf edebilim… Sanırım, ebru ustaları da, çocukluğumda seyrine doyamadığım gökyüzünün o renk cümbüşünü kıskanmış olacaklar ki “ebru” denilen sanatı icra etmişlerdir. Ebru; ruhtaki dinginliği bulabilmenin son icadı olsa gerek… Ebru ki; teknede duru, sessiz ve sukut içinde bekleyen suya kitre ve öd suyundan veya benim bilmediğim başka bir şeyden düşen/düşürülen damlalarla, –maharetli bir el yordamıyla- değişik renklerde ve tonlarda harikalar renk cümbüşü… Ebru ki; (ebrucuların) sevgilisinin saçlarını tarar gibi suyun saçlarını tarama sanatı… Ebru ki; teknelerde açan laleler… Ebru ki; boy boy, renk renk boyun bükmüş laleleri divana, diz çöktürerek; yaşatılması gereken geleneksel bir ata sanatı… Ve Ebru ki; suyun renklerle oynadığı bir aşk oyunu… Kimisi bunu; “Ebruzenin su ile serüveni” olduğunu ifade eder. Kimisi; “Rengi ve ahengi, aşk denizine salıyor” olarak ifade eder. Her ne ise… Tüm bu anlattıklarımdan sonra sizlere “Ebru nedir?” diye sorsam… Elbette ki çok çeşit ve doğru cevaplar verilecektir… Çünkü aşk suya düşünce; Aşk suya düşünce…
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Şevket Başıbüyük, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |