"İşimden büyük tat aldığımı söylemeliyim." -John Steinbeck |
|
||||||||||
|
Bu sene bu standları Sultanahmet Cami’sinin taş avlusuna kuruyorlar. Başka yer mi yoktu bunları kurmak için diyorum. Ben üniversitede okurken bazı öğrenciler aradaki zıtlığı göstermek için okul binasının içine gecekondu kurmuşlardı. Aynısı olmuş. Böylece kültürümüzün nereden nereye geldiğini görebiliyoruz. Bir tarafta, daha doğrusu bütün çevrede Kocaman, dehşetli, saygı gerektiren bir cami, Sultanahmet Camisi, ortasında, suntalardan, üzerine boyayla kemer çizilmiş kontra plaktan uyduruk paslanmış demirlerden standlar. Bunlar soracak olursanız tarihi avlunun taş döşemesine de zarar vermeyecek şekilde yapılıyorlar. Ama o kadar ton malzeme oraya nasıl girdi, hiç mi yerde sürünmedi? Bunlar gittikten sonra geride kalan çiziklerin hesabını kim verecek, yada var mı öyle hesap soracak biri? Akın akın turistler geliyor. Resim çekip ülkelerine gönderecekler, götürecekler, mümkün değil. Standlardan ne cami görünüyor, ne avlu çevresi, ne havuzu. Orta yerde çirkin standlar her kareye giriyor ve görüşü engelliyor. Şu anda yapım halinde, bir ay kullanılacak, sonra da sökülecek. Bu yılda iki ay eder. Demek Sultanahmet Camii yılda 10 ay görülebilecek, neden? Bir takım aklı evvel kişiler para kazanacak. Bakmışlar, fizibilte çalışması sonucu Sultanahmet Meydanında en az para getiren yer neresidir? Sultanahmet Camisinin avlusu. Tamam. Buraya stand kurarsak yaşadık demişler. Halbuki Aya Sofya’nın önünde kocaman boş bir alan var ama orası olmaz. Çünkü turist otobüsleri gelip oraya park ediyor, park ücreti alınıyor. Toplumun yozlaşmasının ve çürümesinin, kültür erozyonunun ne demek olduğunu anlamak istiyorsanız, gidin avluyu ve standları görün. Alışveriş de yaparsınız. Biz Sultanahmet’i inşa etmiş insanların torunlarıyız demek. İnanamıyorum. Sultan 1. Ahmet yaşıyor olsaydı bunları yapanları sopayla kovalardı. Not: Bilmeyenler için, Mimar Sedefkar Mehmet Ağa Sultanahmet Camii'nin mimarıdır. Bir hata yaptım ve sayın Hakan Alan'ın yardımıyla hatamı düzelttim. Neden bilmem aklımda Mimar Hayrettin olarak kalmış. 30.Temmuz.2009
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Mehmet Sinan Gür, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |