..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
"İşimden büyük tat aldığımı söylemeliyim." -John Steinbeck
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Eleştiri > Günlük Olaylar > Mehmet Sinan Gür




30 Temmuz 2009
Sultanahmet Camii Avlusunda Çirkin Standlar  
Mehmet Sinan Gür
Mimar Sedefkar Mehmet Ağa'nın kemiklerini sızlatıyoruz.


:BGAH:
Ramazan yaklaşıyor. Her Ramazan ayında Sultanahmet Camii civarında standlar kuruluyor. İki ay boyunca bu aynı zamanda turistik olan, kimsenin babasının malı olmayan bölge, bazı cin fikirli kişiler sayesinde başka bazı cin fikirlilere para kazanma kaynağı haline getiriliyor.

Bu sene bu standları Sultanahmet Cami’sinin taş avlusuna kuruyorlar. Başka yer mi yoktu bunları kurmak için diyorum.

Ben üniversitede okurken bazı öğrenciler aradaki zıtlığı göstermek için okul binasının içine gecekondu kurmuşlardı. Aynısı olmuş. Böylece kültürümüzün nereden nereye geldiğini görebiliyoruz. Bir tarafta, daha doğrusu bütün çevrede Kocaman, dehşetli, saygı gerektiren bir cami, Sultanahmet Camisi, ortasında, suntalardan, üzerine boyayla kemer çizilmiş kontra plaktan uyduruk paslanmış demirlerden standlar. Bunlar soracak olursanız tarihi avlunun taş döşemesine de zarar vermeyecek şekilde yapılıyorlar. Ama o kadar ton malzeme oraya nasıl girdi, hiç mi yerde sürünmedi? Bunlar gittikten sonra geride kalan çiziklerin hesabını kim verecek, yada var mı öyle hesap soracak biri?

Akın akın turistler geliyor. Resim çekip ülkelerine gönderecekler, götürecekler, mümkün değil. Standlardan ne cami görünüyor, ne avlu çevresi, ne havuzu. Orta yerde çirkin standlar her kareye giriyor ve görüşü engelliyor. Şu anda yapım halinde, bir ay kullanılacak, sonra da sökülecek. Bu yılda iki ay eder. Demek Sultanahmet Camii yılda 10 ay görülebilecek, neden? Bir takım aklı evvel kişiler para kazanacak. Bakmışlar, fizibilte çalışması sonucu Sultanahmet Meydanında en az para getiren yer neresidir? Sultanahmet Camisinin avlusu. Tamam. Buraya stand kurarsak yaşadık demişler. Halbuki Aya Sofya’nın önünde kocaman boş bir alan var ama orası olmaz. Çünkü turist otobüsleri gelip oraya park ediyor, park ücreti alınıyor.

Toplumun yozlaşmasının ve çürümesinin, kültür erozyonunun ne demek olduğunu anlamak istiyorsanız, gidin avluyu ve standları görün. Alışveriş de yaparsınız. Biz Sultanahmet’i inşa etmiş insanların torunlarıyız demek. İnanamıyorum.

Sultan 1. Ahmet yaşıyor olsaydı bunları yapanları sopayla kovalardı.

Not: Bilmeyenler için, Mimar Sedefkar Mehmet Ağa Sultanahmet Camii'nin mimarıdır. Bir hata yaptım ve sayın Hakan Alan'ın yardımıyla hatamı düzelttim. Neden bilmem aklımda Mimar Hayrettin olarak kalmış.

30.Temmuz.2009

.Eleştiriler & Yorumlar

:: merhaba
Gönderen: hakan alan / , Türkiye
19 Eylül 2009
kusura bakma mailini bulamadığım için buradan yazmak durumunda kaldım yine, okuyunca bu mesajı silersin. Mimar Hayrettin'in ilgisini anlayamadım derken, caminin mimarı Sedefkar Mehmet Ağa olduğu için söylemiştim. Sanırım bir bilgi yanlışı olmuş, düzeltmek gerekebilir. İkinci kez rahatsız ettim kusura bakma..

:: Standlar
Gönderen: hakan alan / , Türkiye
19 Eylül 2009
Standlar tam bir felaket gerçekten. Bütün avluyu dolduruyor. Hatta sökülürken ortalık çok kirlendi, yerlerde çöpler vs. turistlerin gözü önündeydi. Buna izin verenleri sopayla kovalamak lazım ;) Fakat Mimar Hayrettin'in cami ile ilgisini pek anlayamadım.




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın günlük olaylar kümesinde bulunan diğer yazıları...
Cola Turka Üzerine
Seçim 2002 Sonuçları ve AKP
Türkiye'de Petrol Var!
Seçim 2007 Sonuçları ve Akp
Fransız Demokrasisine Bakın
İzedebiyatta Yenilikler Tartışması Forum Notları
01 08 Cinayetin Sorumlusu Kim?
R. T. Erdoğan Türkiyeliliği Keşfetti.
01 07 Amerikan Rüyası
Kitap - Af Eski Bir Gelenek

Yazarın eleştiri ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Yemen Türküsü
Kitap - Sevdalinka - Ayşe Kulin
Erbil (Kuzey Irak) 1
Kitap - Karl Marx 32inci Dereceden Masonmuş
Rüya Gibi - Kafkas Halk Dansları Gösterisi
Empati Kelimesinin Anlamını Hrant Dink'ten Öğrendim
Sezen Aksu Konserinin Düşündürdükleri
Film Kitap - Turyetski Gambit ve Plevne Savaşı
Boykot Bütün Dünyada Yayılıyor
İngilizce Eğitim I, ODTÜ ve Oktay Sinanoğlu

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Nazım Hikmet'ten Çanakkale Şiiri [Şiir]
Ateş ve Ölüm (Bütün Şiirler 16. 07. 2009) [Şiir]
Seni Seviyorum Bunalımı [Şiir]
İncir Ağacı [Şiir]
Bir Dosta E - Mektup [Şiir]
10 Ağustos 1915 Anafarta Ovası [Şiir]
Sevgisizlik [Şiir]
Mor Çiçekler [Şiir]
Eskiden [Şiir]
Bir Ruh Çağırma Operasyonu [Öykü]


Mehmet Sinan Gür kimdir?

Yazmayı seviyorum. Bir tümce, bir satır, bir sözcük yazıp altına tarihi atınca onu zaman içine hapsetmiş gibi oluyorum. Ya da akıp giden zamanı durdurmuş gibi. . . Bir fotoğraf, dondurulmuş bir film karesi gibi. Her okuduğunuzda orada oluyorlar ve neredeyse her zaman aynı tadı veriyorlar. Siz de yazın, zamanı durdurun, göreceksiniz, başaracaksınız. . . . Savaş cinayettir. Savaş olursa pozitif edebiyat olmaz. Yurdumuz insanları ölenlerin ardından ağıt yakmayı edebiyat olarak kabullenmiş. Yazgımız bu olmasın. Biz demiştik demeyelim. Yaşam, her geçen gün, bir daha elde edemeyeceğimiz, dolarla, altınla ölçülemeyecek bir değer. (Ancak başkaları için değeri olmayabilir. ) Nazım Hikmet’in 25 Cent şiiri gerçek olmasın. Yaşamı ıskalamayın ve onun hakkını verin. Başkalarının da sizin yaşamınızı harcamasına izin vermeyin. Çünkü o bir tanedir. Sevgisizlik öldürür. Karşımıza bazen bir kedi yavrusunun ölümüne aldırmamak, bazen savaşa –yani ölüme- asker göndermek biçiminde çıkar. Nasıl oluyor da çoğunlukla siyasi yazılar yazarken bakıyorsunuz bir kedi yavrusu için şiir yazabiliyorum. Kimileri bu davranışımı yadırgıyor. Leonardo da Vinci’nin ‘Connessione’ prensibine göre her şey birbiriyle ilintilidir. Buna göre Çin’de kanatlarını çırpan bir kelebek İtalya’da bir fırtınaya neden olur. Ya da tam tersi. İtalya’daki bir fırtınanın nedeni Çin’de kantlarını çırpan bir kelebek olabilir. Bu düşünceden hareketle biliyorum ki sevgisizlik bir gün döner, dolaşır, kaynağına geri gelir. "Düşünüyorum, peki neden yazmıyorum?" dedim, işte böyle oldu. .

Etkilendiği Yazarlar:
Herşeyden ve herkesten etkilenirim. Ama isim gerekliyse, Ömer Seyfettin, Orhan Veli Kanık, Tolstoy ilk aklıma gelenler.


yazardan son gelenler

yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Mehmet Sinan Gür, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.