LİMANDA YALNIZ

Güneş kayboluyorken bir dağın arkasından,
Aksi düşmüştü suya / denizi içiyordu.
Vedaya hazırlanan güneşin ışıkları
Bir martının kanadında göğe taşınıyordu.
Ben / limanda yalnız / susuyordum sadece
Bekliyordu gözlerim gelmeyecek birini.
Yalnızlığın ağırlığı çökmüş omuzlarıma,
İçimde / bilmediğim yerlere kar yağıyordu.

Son vapur yanaşınca limana / süzülerek
Umut dolu insanlar koşuyordu vapura
Kulaklarımda çınlayan o keskin vapur sesi,
Ötmüyordu / yalnızca / adını söylüyordu.

“Ah” dedim.”Bu vapuru kaçıran sen olsaydın”
İlişseydin oturduğum bankın diğer ucuna.
Yapayalnız kalsaydık limanda / sarmaş dolaş...
Ama duyduğum bir ses / hülyamı yıkıyordu.
Senin yokluğunla tutuştuğum o anda,
Her gün / gelirsin diye beklediğim limanda
Gökyüzünde karıştı / kanat çırpan canlılar,
Kulaklarda yankılanan seslerin arkasından
Namludan çıkan kurşun / bir kuşu vuruyordu.

Cansız beden karışırken denizin sularına,
Rüzgârda yumuşacık sallanan körpe daldan,
Henüz tomurcuk bir gül / düşüyordu avcuma
Ellerimde hissettim senin sıcaklığını,
Sanki senden akan su / içimi yıkıyordu.
Hasretinden üşüyordu / titriyordu bedenim
Koklamak için gülü içime çektiğimde,
O gülde / hasretin / ellerin kokuyordu.