..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Gençliğinde müzik öğrenen, felsefeyi daha iyi anlar. -Platon
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Anı > Kâmuran Esen




14 Mayıs 2003
Sen Bir Garip Çingenesin / Nene Gerek Gümüş Zurna !  
Anı mı öykü mü, bilemiyorum yani.......

Kâmuran Esen


Acaba yayınevleri ile nasıl anlaşma yapılır? Onların anlaşma yaptıkları şair ve yazarların özellikleri nelerdir? Yenilere neden hiç şans tanınmaz? İllâ ki ünlülerin mi kitapları yayımlanır?


:IJDG:
Birkaç gün önce bir şiir kitabı geçti elime. Daha doğrusu İstanbul’ da oturan kardeşim getirdi. Arada bir yapar bunu. Getirir yeni çıkan kitapları, gözüme gözüme sokar. Yine öyle yaptı densiz ! ” Abla; sen şiiri seversin, sana bir şiir kitabı daha getirdim, yeni çıktı.” dedi. Çok bozuldum.

Yeni çıkan şiir kitaplarından haberdar oldukça hep böyle bozulurum. Çünkü ben şiirlerimi kitap haline getirmek için uzun zamandır uğraş veriyorum, olmuyor. Yeni şiir kitapları çıkıyor, benim şiirlerim ise satılmayan ürünler gibi tezgâhta bekliyor; hatta tezgâh altında. Bozulmamın nedeni işte bu. " Kelin yanında kabak anılmaz." demişler. Kardeşimin yaptığı neye benziyor, biliyor musunuz ? Evde kalmış, yaşlanmış bir kıza, zırt- pırt düğün davetiyesi vermeye benziyor. “ Sen evde kaldın, bir türlü koca bulamadın ama, bak kızlar evleniyor. ” dermiş gibi.

Bozulduğumu belli etmemeye çalıştım tabi. Yarım ağız teşekkür ettim..... Kitap, tv’deki ünlülerden birine ait. Allah bir kez “ Yürü ya kulum ! ” demeye görsün; hem şarkıcı, hem sunucu, hem film yıldızı, hem şair olabilirsin. Yalnız, bana “ Yürü ! ” diyen yok.

Yepyeni, pırıl pırıl bir kitap; mis gibi de kokuyor. Şairin fotoğrafı var kitap kapağında. Kıskandım açıkçası. Gözlerimi kapattım, şairin isminin yerine Kâmuran Esen yazdım; fotoğraf karesine de kendi fotoğrafımı yerleştirdim; çok güzel oldu. ” Denizi yakamazsam, cızlatırım ya ! ” dedim kendi kendime...... İçimde bir kıpırdanma , yüreğimde bir sıcaklık hissettim, hayalim sanki gerçekmiş gibi. Derken silkindim, kendime geldim. Allahtan, kurduğum hayalleri kimse görmüyor; yoksa sakız olacağım ağızlarda.

Akşamdan sonra başladım şiir kitabını okumaya. Bir - iki saatte bitiriverdim, çekirdek yer gibi. Ne olduğunu anlamadım bile. Kitap mı okudum, boş gözlerle camdan mı baktım, bilmiyorum..... Kitap bittiğinde, kitaptaki şiirlerden bir dize bile kalmamıştı aklımda.

Okurken de hiçbir şiirin hiçbir dizesinde tüylerim ürpermedi, içim sızlamadı, yüreğim coşmadı. Sanki şiir okumamıştım da, işte öylesine sıradan bir şey yapmıştım. Hayret ! Aklımda hiç ama hiçbir şey yok kitaba ait. Yürümek gibi, esnemek gibi; öylesine sıradan bir iş yapmış gibiydim. Nasıl anlatsam bilmem ki ! Hani tabak tabak patlamış mısır yersiniz; bittiğinde bir şey anlamazsınız ya, aynen öyle. Mısır bitmiştir ama, ağzınızda ne mısır tadı kalmıştır ne karnınızda tokluk hissi vardır. O tabak tabak mısırı yiyen sanki siz değilsiniz gibi.

Kitabı evirdim, çevirdim, derken yayınevinin e-posta adresini gördüm. Sonra yazdığım şiirleri hatırladım. Birden ayranım kabardı. Benim şiirlerim, okuduğum şiirlerden kötü değil. “ Herkes kendini beğenmezse çatlarmış.” demeyin sakın; gerçekten şiirlerim okuduklarımdan daha kötü değil. Hatta daha da iyi. Bu yayınevi belki benim şiirlerimi de yayımlar diye bir hayale kapıldım. Sık sık kapılırım zaten bu hayale. “ Karganın gönlünden şahinlik geçermiş.” ya, o hesap. Kaç kez reddedildim ama, hâlâ akıllanmadım. Yazdıklarım değerlensin istiyorum çünkü. Yaz yaz koy kenara. Okuyucuya ulaşamadıktan sonra yazmanın ne anlamı var ! “ Mekke’ye gitmişsin, misk sürünmedikten sonra neye yarar! ” demişler .

Hemen bir e-mail çektim yayınevine. Bu yayınevi, “ Hadi yollayın bakalım, inceleriz.” falan der belki, belli mi olur ! Bir umutla, şiir dosyamla ilgilenip ilgilenmeyeceklerini sordum. Düz yazılarımdan zaten umudumu kestim de, belki şiirlerimi beğenirler diye düşündüm. izedebiyatta birkaç okurum , üç - beş kütüphanede şiirlerim var diye kendimi şair falan mı sandım, nedir!..... “ Şalgam , kazana girince et oldum sanır ; arap, ata binince bey oldum sanır.” misali......Zaten biraz da izedebiyat dürtüp duruyor beni.

İki gün sonra yanıt geldi. Gelen yanıt, daha önce yazdıklarımı reddeden yayınevlerinin ifadelerine çok benziyordu: ” İlginize teşekkür ederiz. Anlaşma yaptığımız şair ve yazarların dışında başka yazar kabul etmiyoruz.”......Aldım mı ağzımın payını ! “ Bıldırcının beyliği, harmanlar kalkana kadarmış. ” derler ya; benim umudum da ancak iki gün sürdü.

O anda bir sürü soru geldi aklıma: Acaba yayınevleri ile nasıl anlaşma yapılır? Onların anlaşma yaptıkları şair ve yazarların özellikleri nelerdir? Yenilere neden hiç şans tanınmaz? İllâ ki ünlülerin mi kitapları yayımlanır? Yeni yazarlara hiç şans verilmezse, bir ülkede nasıl olur da yeni yazar çıkar? Bir kitap dosyası, okunmadan neden reddedilir?... Düşün bakalım düşün.

Ancak, aldığım yanıta hiç üzülmedim. Gerçekten ! Çünkü reddedilmeye alıştım. Bu ilk değil ki ! OKUNMADAN reddedilmek artık bana çok olağan geliyor. Ama dakikalarca kendime kızdım, söylendim. “ Eşeğini dövemeyen, semerini dövermiş. ” ya, aynen öyle. Hırsımı kendimden çıkardım. Homurdandım durdum uzun süre.

“ Her - hıyarım var - diyene, ne diye tuz alıp seğirtirsin ! ” dedim.
“ Sen kim, tv’deki ünlü kim ! ” dedim.
“ Hani bir daha hiçbir yayınevini rahatsız etmeyecektin ! Hani yazdıklarını yırtıp atacaktın ! Yalancı ! ......dedim.
Hatta kendime, “ Salak ! ” bile dedim. Yanımda eşim olduğu için, o duymasın diye yavaşça söyledim. Neyse ki tv izliyordu da homurdandığımı farketmedi.
“ Seni kim takar ! ” dedim.
“ Kitap satmaz, isim satar. Senin ismini tv’ de hiç duyan oldu mu? ” dedim. Daha başka şeyler de dedim. Hatta kendime hakaretler savurdum. Hırsımı alamadım, devam ettim:
“ tv’de ünlenmiş birinin şiirleri yayımlandı diye, niye kendine pay çıkarıyorsun ki ! ” dedim.........” Bacağında donun yok, başına ne diye fesleğen takmaya kalkışıyorsun ! ” bile dedim. Derken eşim, başını tv’den bana çevirip; “ Bir şey mi dedin? ” dedi. “ Yooo ! Sana öyle gelmiş.” dedim. Sesli mi söylendim kendime ne yaptım, bilmiyorum.

Sevgili okurlar ! Benim, bazı yazar ve şairlere özenip ikide bir yayınevlerine başvurmam neye benziyor, biliyor musunuz? Size sorduğuma bakmayın, ben biliyorum yanıtını. Hani bir atasözü var; ” At’a nal çakıldığını görmüş, kurbağa da ayağını uzatmış.” diye, işte o densiz kurbağanın yaptığına benziyor.........Cık cık cık cık ! Akılsız kadın ! Hem demezler mi insana; “ Sen bir garip çingenesin, nene gerek gümüş zurna ! ” diye?...... Derler derler. Ben de öyle dedim zaten.

Ah ! Keşke tv’de ünlü biri olsaydım.....Acaba o zaman şiirlerimi yayımlarlar mıydı dersiniz?

Yayınevleri, yeni yazarları bir türlü sevemediler. “ Sevilmeyenin sesi dangıldak, yürüyüşü zömbüldek gelir.” hesabı; o nedenle, yeni yazarların yazdıklarını da bir türlü sevemiyorlar. “ Türkiye’de yeni yazar yetişmiyor. ” diyenler çok haklılar. Çünkü yeni yazarlara fırsat verilmiyor.

Kısacası siz siz olun, benim gibi boş hayallere kapılmayın. Reddedileceğinizi bile bile – eğer ünlü biri değilseniz - yayınevlerine başvurmayın. internetteki şiir siteleriyle oyalanın durun. İzedebiyat neyinize yetmiyor !.... Ama yine de siz bilirsiniz. Kimseye akıl vermek istemem. Zaten “ Kelin ilâcı olsa, önce kendi başına çalarmış.” Unutun gitsin söylediklerimi.

Bana müsaade........Artık yazımı bitireyim de bir yayınevinin daha kapısını çalayım. Ayrıca, yazar veya şairlerle anlaşma yapmanın yolunu da sorayım. “ Yine mi ? ” demeyin sakın. Evet, yine. “ Pilâvdan dönenin kaşığı kırılsın.” Asla pes etmeyeceğim......Çünkü, yazdıklarım kitap haline gelmeden ölürsem ( Allah gecinden versin.), gözlerim açık gidecek, ona yanarım.

.Eleştiriler & Yorumlar

:: Dertlerimiz hep aynı
Gönderen: Ahmet Yemenici / , Türkiye
4 Ocak 2015
Sayın Kamuran Hanım; bu yazdıklarınızı bir solukta okudum. Bir akarsu gibi akıcı üslubunuzu çok beğendim. Amatör yazarlar kategorisinde görünen bizlerin yazıları(şiir,öykü,roman vs.) basım evlerinin kâr amacı güden çıkarları nedeniyle ikinci, hatta üçüncü plâna itiliyor. Ne yazık ki durum bu... Mücadeleyi elden bırakmayıp öyle veya böyle yazdıklarımızın okurlarla buluşması için sizin gayretkeşliğinizi göstermek gerek. Düşüncelerinizi çok güzel ifade etmişsiniz. 2003 tarihli yazınızın üzerinden on bir yil geçmiş. Ne yazık ki ben 2014'ün son ayında okuma şansına erdim. Sanırın bu 13 yıllık dönemde bir çok kitabınız basılmıştır. Eğer varsa ve bulabilirsem ilk fırsatta temin edip okumak isterim. Sağlıcakla kalın. Ayrıca öykülerime yaptığınız yorumlar için de teşekkür ederim. Sevgiler ve saygılar...

:: :)
Gönderen: Levent Ölçer / , Türkiye
14 Aralık 2013
Kaleminize sağlık :) Gönlünüzce olsun.

:: kitap nasıl yayınlanır
Gönderen: izzet dinçkurt / Aksaray/Türkiye
25 Haziran 2007
o kadar güzel içinizden gelenleri yazmışsınızki şikayetmi eleştirimi insan anlayamıyor bende şu an bir kitap yazıyorum bitme aşamasında kimbilir kaçkez yayın evlerinden nazikce kovulacam olsun kitabım basılanakadar yürekli olacam sizinde kitanınız basılanakadar yürekli olmasını temenli ederim saygılar izzet dinçkurt

:: Bu pratik öneri
Gönderen: Hardal Biber / İstanbul/Türkiye
23 Haziran 2007
Kamuran Hanım, Derde deva mı züyürt teselisi mi bilmem ama. Size yine de 4K 1B yi denemenizi tavsiye ederim. Ben bu yolu ergeç deneyeceğim. Önce Kendi Kitabımın Korsanını Kendim Bastırıp sonrada bak çok satıyorum deyip yayınevlerinin kapısını çalacağım. Sağlıkla kalın.

:: sevgili kamuran teyze
Gönderen: merve burunkaya / Antalya/Türkiye
25 Mart 2007
butun yazılarınızı buyuk bir heyecanla okuyorum ve begeniyorum bu guzel yazılarınızın devamını bekliyorum.

:: Hedef Aynı, Oklar Farklı
Gönderen: zeynep küçük / kırşehir/Türkiye
11 Şubat 2005
Değerli Hocam, Duygularınızı o kadar güzel anlatmış sınız ki... Dün bir şiirim yayınlandı. O kadar mutlu oldum ki, aileme yazar olmak istediğimden bahsetmemiştim. Şiirimi okumaları için telefon açtım. Şaşırdılar. "Çok güzel yazmışsın." gibisinden laflar ettiler. Ayaklarım yerden kesildi. Allah 'tan pencereler kapalı, yoksa pencereden uçar giderdim. Şimdilik biz yazma sevdalıları; kendimizi yetiştirmek, üretmek, güzel eserler oluşturmak için uğraşıyoruz. Tabi ki bunun birde pazarlanması var. Bu konuda hiç bilğimiz yok. Hedef aynı ama oklar farklı. Keşke bacağı, yüzü-gözü güzel olanların, parası çok olanların değil de... Çalışan, alın teri harcayanların oku vursa hedefi. Başarılarınızın devamını diliyorum. Saygılarımla...

:: slm
Gönderen: ilknur / İstanbul/Türkiye
5 Ağustos 2004
ablacigim gördünmü emeginin karsiligini aldin ve artik bir kitabin var. Zaten bu adamlar kitabi degil parayi seviyormus. Sevgiler...

:: Aglamayana meme yok!!!
Gönderen: Çiğdem Narter Birced / Istanbul
19 Mayıs 2004
Sevgili Kamuran ESEN, Ne de guzel yazmissiniz duygularinizi. Samimi, yalin, dokunakli... Iz Edebiyat'ta yayinlanan bazi yazilarinizi okudum (Daha cok oykulerinizi). Hepsi de yurekleri isitan ve yureklere dokunan oykuler. Bence siz buyuk yayincilarin kapilarini bir kez daha calin. Hatta bir de Guiness Rekorlar kitabina basvurun belki de bu kategoride bir ilk olusturur ve unlu olursunuz belli mi olur ? Belki o zaman kitaplarinizi seve seve basarlar! Sevgi ve Saygilarimla, Cigdem Narter Birced

:: DEMEK TEK BAŞIMA DEĞİLMİŞİM
Gönderen: Ali Ziya Çamur / Anamur/MERSİN
9 Şubat 2004
Değerli dost, güzel yazınızın daha adı ilgimi çekince bir okuyayım dedim. Gördüm ki hâli pür melalimiz aynı. Çünkü ben de elime her kitap alışımda "Kendi kitabını ne zaman tutacaksın?" diye sorardım. Ama ben sizin kadar yürekli de olamadım. Çünkü bu yaştan sonra, senin kadar şiir üzerine kafa yormamış, okumamış bir postmodern velet, kalkacak senin alınteri, göz nuruyla kurduğun şiir köşkünü bir saniyede toz dumana gömecek. Eleştiri'ye her zaman açık oldum. her zaman değer verdim. Ama süslü püslü yabancı terim ve düşünür adları dolu bir kaç tümcelik eleştiri müsveddesine de tahammülüm yok. Kısacası, biz bir yerlerde, bir türlü medyatik olmayı başaramayız, Parasını verip de kendi adımıza da kitap çıkaracak yükümüz yok. "Bizde hâlis bal var gelin tadın, alın" diyemeyiz. Öyleyse "açılın internet kapıları biz de girelim!"

:: İade-i ziyaret
Gönderen: despina kazak / İstanbul
25 Kasım 2003
Sevgili Kamuran Esen ikinci kez aynı isimden bir yorum gelmesi beni öyle mutlu etti ki bir bakayım neler yazmış dedim ve adeta tokat yemiş gibi oldum. Sizin gibi kelimeleri adeta dansettiren usta bir yazarın benim acemice karalanmış yazımı okumuş ve beğenip yorum yazmış olması benim için ne kadar anlamlı bilemezsiniz. Bugüne kadar bir çok sitede serseri mayın gibi dolanıp durduktan sonra iyi ki iz edebiyatı bulmuşum diyorum. Okuyabildiğim tüm yazılarınız birbirinden güzel ama bu yazı birebir benim hislerimle örtüştüğü için yorum yazmak için seçtim. Ben boşver neden yayınlansın ki diyenlere çok kızıyorum. Kahretsin neden biz yazabilen insanlar hayatımızı bu yolla kazanamıyoruz da memurluk, sekreterlik gibi abuk sabuk işlerle boğuşmak zorunda kalıyoruz? Yazarlık bir meslekse neden bizimki meslekten sayılmıyor da medyatik insanların yazdıkları ille de güzel olarak düşünülüyor? Bu zihniyetin değişmesi dileğiyle. Sizinle tanışmak çok güzel...

:: Yeni yazarlara fırsat?
Gönderen: Mehmet Ay / Aydın
11 Ağustos 2003
. “ Türkiye’de yeni yazar yetişmiyor. ” diyenler çok haklılar. Çünkü yeni yazarlara fırsat verilmiyor.Evet tümüyle katılıyorum bu söze.Ama izedebiyat sayesinde hiç olmazsa belli bir kitle bulusuyorsun.Biz seni takdir ediyoruz.Umarım bu sana yeter.

:: umarım gözünüz açık gitmez:))
Gönderen: Meryem Uçar Kayalı / izmir
27 Temmuz 2003
Merhaba sevgili Kamuran; Bu yazınıza gelen yorumları okudum ve birinde (hangisi olduğunu tam hatırlayamıyorum, mazur görün) diyordu ki okuyucu: burada hiçdeğilse kendileri de yazan bir kitleye hitap ediyorsun ve böylesi daha nitelikli.. Ben bu fikre kesinlikle katılıyorum.. Alınmış olmak için alınan kitaplardan ya da alanların gereken değeri vereceğinden emin olunmayanlardan olmaktansa basılmaması belki de daha iyi diye düşünüyorum.. Bana yazmış olduğunuz iletinize verdiğim cevapta da belirttiğim gibi, kendi çapımda ben de yazıyorum amatörce birşeyler... Sizden bir farkım var gerçi, ben asla ve asla (büyük sözüme tövbe) basılmalarını istemiyorum ürettiklerimin.. Birkaç dostum inatla halen basılmaları yönünde uğraşıyorlar ama nafile; bir gün onlar da anlayacaklar bu konuda sabit fikirli olduğumu.. Neden mi böyle düşünüyorum: 1)Bir yayınevi ile anlaşma imzaladığınızda başınıza gelecek şeylerden biri şudur: bilmemkaç yıl içinde bilmemkaç kitap tamamlama sözü verirsiniz..Ki bu hiç bana göre değil.. Ismarlama yazmak yani 2)Satılan tüm kitaplarınızın varoluş serüvenini göremezsiniz.. yani; kimileri kütüphanelerin en baş köşesindedir kimileri de fırlatılıp atılmıştır.. Ki bu da hiç bana göre değil (bilinmezlik yani, sanırım biraz bencilim) 3)Sizin en gözde eseriniz diye düşündüğünüz yapıt az satarken diğerinin (gene sizin eseriniz olan diğeri bile olsa) çok satması.. Hoş; az ya da çok satması okunmuşluğun göstergesi de değildir ama.... bu liste daha da uzayabilir.. uzun lafın kısası, elimde fırsat ve imkan olduğu halde ben asla düşünmüyorum profosyonel olmayı.. Yazdıklarımın karşılığının maddi olmasının, benim gözümdeki değerlerini azaltacak diye düşünüyorum sanırım...Saçma belki ama bu benim kişisel görüşüm.. Hep amatör kalmayı istiyorum.. Buradaki varlığım da bu amatör ruha hizmet ediyor işte:)) sevgilerimle meryem

:: Şiir sevgisi
Gönderen: Mehmet Ali Güneş / Rize
13 Temmuz 2003
Sevgili Anneciğim; Şiir üstüne bütün düşündüklerini ve inandıklarını tümüyle şiirlerine oradan da bizlere yansıttın.Kimin şair olduğunu şiirlerinle kanıtladın bizlere.Bizlerin gözünde sen bir sanatçısın.Onların menfaatlerle, sahte gülüşlerle dolu dünyasında senin gibi bir meleğin ne işi var.Sen burada bizimle güzelsin.Bizlerin şairisin.Bırak onlar kendi dünyalarında komik şiirleriyle birbirlerini kandırsınlar.Senin şiirlerin bizlerin yüreğinde çoktaaaaan kitap oldu.Gözün arkada kalmasın!!!

:: Siz de buranın ünlüsüsünüz
Gönderen: Gözde Kılıç / Ankara
3 Temmuz 2003
Siz o kadar güzel yazıyorsunuz ki; bence de sizin yayınevlerinden aldığınız cevaplar haksızlık. Ama en azından belli bir okuyucu kitlesi ile buradan buluşabiliyorsunuz; üstelik kendileri de yazan okuyucular. Daha elit okuyuculardan takdir görüyorsunuz. Bunun ötesinde ne kadar güzel yazdığınızı kendiniz de biliyorsunuz. Elbette bir yayınevinde yazdıklarınızı yayınlatmaya uğraşmaya devam edin ama siz zaten yazdıklarınızla pek çok gönüle akmaktasınız bunu da gözardı etmeyin. Sevgiler.

:: Yazmak kalem tükenene kadar değil ömür tükenene k
Gönderen: Sıla / ist
17 Haziran 2003
Yazınız bir nehir gibi sürükleyici geldi.İnsanı içine davet ediyor hele ki okuyanın gönlünde yazmak adına küçük bir kırıntı varsa ve balık misali zıplayıp duruyorsa bu nehre kapılmamak mümkün olmuyor... :))Paylaştığınız kelimeler dizinini kitap haline getirip raflara dizemeseniz de emin olun yüreklerimizde baharı yaşatıyor ve kelimeler o baharın çiçeklerini temsil ederken de siz de onları içinde yaşatan o bahçeyi temsil ediyorsunuz......

:: Umudum o ki
Gönderen: Guvercin / Ankara
7 Haziran 2003
Yazdıklarınız internetten takip ediyorum.Yazılarınızı okumak gerçekten büyük bir keyif ve zevk oldu benim için hep.Umarım ve dilerim ki yakın bir zamanda sizin yazdığınız kitabı okuma keyfinide yaşarım.Umudum var bu konuda.Kendinize çok iyi bakın...Sevgiler saygılar...

:: burda bu akşam
Gönderen: Mudarkeş KANIK / izmir
4 Haziran 2003
yazmak çizmek güzel, hele ki kendini anlatabiliyorsan kaleminden akan mürekkepte, değmeyelim keyfine, fakat insana lazım olan kalem yada kağıt değildir şu hayatta. yazılardaki insanı yaşayabilmek ve ona layık olabilmek vahim kılınan zihinlerde. vay be'ler hep oldu hayatımızda, ama neye yaradı? Yürümek ve bir avuç toprağa karışmak, ona layık olamk, gerisi sen yada diğerlri..

:: :))
Gönderen: Mustafa K. Sürmeli / Tekirdağ
25 Mayıs 2003
Yayınevi dediğin, bir iş yeri. Yaptıkları masrafı çıkaracak ve üstüne de kar ettirecek, kişilerin yazılarını, yayınlamak. Yazıdan anlayanların sayısı da, aynı müzik dünyasının yapımcıları gibi oldukça azaldı. Bildikleri, iyi olanı ortaya koymaktan daha çok, nasıl kar edebilirim diye düşünmek. Esas sorunda, okuyanın az olması ve okuduğunun derin değil de, serinden etkilemesi. Yani kendini yormayacak, düşündürmeyecek ve içeriğinin, kendine kısadan keyif verecek kadar az olması. Dikkat ederseniz, son zamanlarda, ne olduğu anlaşılmayan ve erotik yazılar daha çok okunuyor. Üstelik böylesine değerli bir sitede!... :))

:: İnadına.
Gönderen: nida / Istanbul
19 Mayıs 2003
İnadına kapattım lambaları. İnadına seviyor ve senin inadına daha çok yazıyorum. Karanlık diye aldanma, büktüğün dudakları gördüm. Büzmelerinin inadına, inadına yaşıyor... İnadına yazıyorsun, yaz... Çiğ taneleri titremeden, kurşun olarak düşmeden enselerine. Bir gül yaprağı hafifliğinde ve sadeleğinde, suskunluğun. Dikilmeden gece ve sırtlanlar girmeden düşünüze, ne bu şafaklar kavuşacak aydınlığa, ne de sizi paklar karanlık. Bir sivri sinek sesinde uyuyamayan, gündüz... Davullar geliyor, davullar... Başlasın cümbüş. Mizâh agırlıklı gibi görünse de. Anlam yüklü, dağ gibi... Tebrikler.

:: :)
Gönderen: pelin / izmir
14 Mayıs 2003
sevgili Kamuran Esen, alkışlar size, kelimeleri böylesine dans ettirip, kinaye adasına bir tur yapmışsınız..İyi ki bir ünlü değilsiniz de, şiirlerinizi bu yüzden yayınlamayı kabul etmemişler..O zaman kaleminize mi yoksa isminize mi değer verildğini anlayamazdınız. Bir gün bir kitabınız çıkarsa, bu kaleminizin eseri olacaktır, eminim..Bu arada, neden siz kendiniz bastırmıyorsunuz..?..Yayın evlerinin okuyabilme keyfini beklersek, bir çoğumuzun gözleri açık gidecek sanırım..Peki ya reklamı nasıl olacak derseniz..en iyi reklam kulaktan kulağa olandır:) Şiirle kalın ve kaleminizle..inadına hemde..




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın anı kümesinde bulunan diğer yazıları...
Çocukluğumdaki Çerçiciler Ve Düğünler
Yağmur , Güneş , Rüzgâr ve Babam
Eşeği Düğüne Çağırmışlar
Biz Üç Kardeş
İpotek
Hafızam Beni Nasıl Yanılttı
İspiyoncu Kuşlar
Yaramaz İsmail Abi
Kesim Motoru / Anı
Salıncak Çamı

Yazarın öykü ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Farzederek Yaşayamazsın
Kiralık Evin Şartları...........
Yanmayan Bir Ampulden Nasıl Mutlu Olunur
Bir Doğum Günü Öyküsü
Bir Boyama Kursu Öyküsü
Ağır Misafir
Kadın Hastalığı
Keltepe'nin Öyküsü
Bir Memleketin Dönüşüm Hikâyesi
Kiracının Kapısını Her Gece Ecinniler mi Çalıyor!

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Dönüşü Olmayan Gidiş [Şiir]
Seni Özlemenin Kitabını Yazabilirim [Şiir]
Bensiz Yaşamaya Alışacaksın [Şiir]
İşte Gidiyorsun [Şiir]
Gelseydin Eğer [Şiir]
Ne Zaman Seni Düşünsem [Şiir]
O Beklenen Hiç Gelmeyecek [Şiir]
Çek Beni İçine Bir Nefeste [Şiir]
Sığınacağım Başka Yürek Yok [Şiir]
Uykularında Sev Beni [Şiir]


Kâmuran Esen kimdir?

Okumak ve yazmak bir tutkudur benim için. Yazdıklarımı okuyucularla paylaşmak amacıyla buraya gönderiyorum. Yıllardır, yerel bir gazeteye haftalık köşe yazıyorum. Mudurnu Belediyesinde gönüllü kültür müdürü olarak çalışıyorum. Yayımlanmış Kitaplarım: -Şiirlerle Öyküler - şiir / Milli Eğitim Bakanlığı Öğretmen Yazarlar Dizisi ( 1988). . . . . . . . -Sevgi Yumağı - şiir ( 1997 ). . . . . . . . . -K. Esen'in Kaleminden Mudurnu - derleme / Mudurnu Kaymakamlığı Kültür Hizmetleri Dizisi ( 2002 ). . . . . . . . . . . -Oynatmayalım Uğurcuğum- deneme , anı / --Senfoni Yayınları ( Haziran / 2004 ) -Mudurnulu Fatma Nine'nin Günlüğü - Baskıya hazırlanıyor

Etkilendiği Yazarlar:
Okuduğum her yazardan veya yazıdan etkilenirim. Bende bir etki bırakmayacak, herhangi bir şey öğretmeyecek bir yazı düşünemiyorum.


yazardan son gelenler

bu yazının yer aldığı
kütüphaneler


yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Kâmuran Esen, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.