Paul'un Peter hakkýnda söyledikleri, Peter'den çok Paul'u tanýmamýzý saðlar -Spinoza |
|
||||||||||
|
’Mevlâna’nýn meyhanesi gönül meyhanesidir, kudret meyhanesi. O’na þarap sunan,kudret elidir, Tanrý Habibi’nin tertemiz eli. O’nun sevgilisi, tek sevgilidir; sevgiyi yaratan eþþiz, ortaksýz sevgili. O’nun mecazlarýný anlamayanlar, hiç olmazsa anlamadýklarýný, anlayýþsýzlýklarýný anlasalardý. Abdülbaki Gölpýnarlý’nýn cümleleriyle baþladýk söze. Olur ya, Mevlâna’nýn kapýsýnda haddimizi bilmez,kaptýrýveririz kendimizi eriþemiyeceðimiz âlemlere. Boyumuzdan büyük laflar eder Mecâlis-i Sab’a’sýnda söylediði gibi: ’Horoz vakitsiz öttü mü Vakitsiz öten horozun baþýný kesmek vaciptir. ’ gafletine düþeriz farkýna varmadan. Biz yine onun sözlerinden güç alalým: ’Gene gel, gene Ne olursan ol, ister kâfir ol, ister ateþe tap, ister puta Ýster yüz kerre tövbe etmiþ ol, ister yüz kerre bozmuþ ol tövbeni Umutsuzluk kapýsý deðil bu kapý, nasýlsan öyle gel!’ çaðrýsýna kulak verip, en azýndan onu tanýmaya çalýþalým. Sene 1200, Horasan’ýn Belh þehri. Mevlâna Celalettin Rûmi en büyük Ýslam alimlerinden Bahaeddin Veled’e müjdelenir. Bilinmeyen nedenlerden bir süre sonra Belh þehrinden ayrýlan Veled ailesi ,Niþabur, Baðdat, Mekke, Medine, Þam, Halep derken son olarak Anadolu’da konaklar. 1228,Mevlâna’nýn Konya’ya geliþi. Ýþte ne olduysa bundan sonra olur. Konya Konya olalý böyle bir âlim tanýmamýþtýr. Ne kadar ilim irfan sahibi varsa toplanýrlar etrafýna, feyz alýrlar ondan.Ta ki Þems-i Tebrizi ile karþýlaþana kadar. Mevlâna, Þems’in ýþýðýnda aydýnlanýr. Ýlahî aþkýn sýrrýna eriþilmez güzelliklerini onun sayesinde keþfeder. Birlikte dinlerler neyin sarýp sarmalayan sesini, can gözlerinden ayrýlýp, perdeyi kaldýrýrlar aradan. Ýnsanoðlu çið süt emmiþ. Çevresindekiler çekemezler Þems’le Mevlâna’nýn dostluðunu. Mevlâna hocasýndan ayrýlmak istemez, Þems de onu býrakmak istemez ama baþka yolu kalmamýþtýr. Þems Þam’a gider, Mevlâna’yý ayrýlýk, hasret ateþi içinde yapayalnýz býrakýr. ’Tebriz’li Tanrý Þems’i nereye gitti, nerdedir? Nerde peþine düþüp giden âvâre gönlümüz?’ diyen yakýnmalarýnýn ardýndan Mevlâna gün geçtikçe olgunlaþmakta, sabra sýðýnmaktadýr: ’Sabret Tebriz’li Þemsettin uðruna acele etme, insan yatar, melek kalkarsýn; o, pek büyük bir ihsan sahibi padiþahtýr. Sabrýn sonu selamet. Mevlana ulaþýr hakikate: "Tanrý, aklýný baþýna al a kýsa görüþlü, var olan benim ancak deyip durmada, yani ululayýþta hak ve din Þems’i bir bahane ancak. Sen küçülmez de Tebriz’in övüncüyle övünürsen, benim özümü övmüþ olursun, a sýnanmýþ kiþi; bu demektir bu." Bundan sonrasý mý? Mevlana derya deniz. Ýncilerini feyz ve ýþýk kaynaðý olarak Divan-ý Kebir, Mektubat, Mecalis-i Sab’a, Fihi Mafih adlý eseriyle saçar önümüze: Neydi neyin derdi? Þikayetlerini dile getirirken, iniltileri arþý tutarken ne anlatmaya çalýþýyordu? Bunun cevabýný eserlerinin tümünde çeþitli manzum hikayelerle, Kur’andan ayetlerle, Peygamber’in hadisleriyle verecek; bütün söylediklerini her seferinde aþkta birleþtirecekti: "Birisi aþýklýk nedir diye sordu. Dedim ki benim gibi olursan bilirsin" Mademki: "Ne sen sensin, ne ben benim Hem sen bensin, hem ben senim" o halde kiþi yeter ki iyiliði, cömertliði ,fazilet saysýn, yeter ki sabretsin, gelip geçici ,aldatýcý güzelliklerle kandýrmasýn kendini o aþký bulamazsa, aþk onu bulacaktýr. Benlik, bencillik yolunu kapar insanýn. Çýkmaz sokakta hýrstan, kinden, tamahtan baþka bir þey bulamazsýnýz. Oysa bunlar aynayý lekeleyen kir ve paslardýr: "Ýnsan görüþten ibarettir; ötesi ettir, deridir; Gözü neyi görürse odur, o þeyden ibarettir. Gördüðün bildiðin pisse, bil ki osun sen" Dürüstlük, mertlik, çalýþkanlýk açar insanýn yolunu. Aranan cevherse önce kendinizi tanýmalý, içimizdeki etten, tenden ayrýlmýþ gönül zenginliðinin sýrlarýný bulmaya çalýþmalýyýz. "Bir can var canýnda o caný ara. Beden daðýndaki gizli mücevheri ara, Ey yürüyüp giden dost, bütün gücünle ara Ama dýþarda deðil, aradýðýný kendinde ara." Zulüm, adaletsizlik, haset, kendini beðenmiþlik kalbini karartýr insanýn.Güneþin önüne perde çekmek deðil de nedir bu? ''Þaþarým o kula ki yaptýðý iþlerin, söylediði sözlerin zerre zerre hesaplanacaðýna , "Artýk kim bir zerre aðýrlýðý hayýr yapmýþsa görür onu" ayetine inanmýþtýr; adalet terazisinin asýldýðýný bilir; böyle olduðu halde nasýl olur da olmayacak iþlerle oyalanýr?" Neyin iniltisi bizi buralara getirdi. Sem’a ise tüm kötülüklerden arýndýrýr insaný, fenalýklardan, gönül kýrýcý sözlerden uzaklaþtýrýr, dedikodudan, haksýzlýktan, iftiradan, haramdan, yalandan korur.Çünkü Sema insaný, Tanrýya ulaþtýran bir vecd, bir aþk , ruhun aslýna kavuþmak istercesine yücelme çabasýndadýr. Bir Þeb-i Arus (Düðün gecesi)’ nde Mevlana Celaleddin Rumi’yi böylece yad ettikten sonra sözlerimizi onun Mesnevisi’nde söylediði þu beyitlerle noktalayalým.. "Geçti gün!" der, etmeyiz yersiz keder; Var ol, ey sen tertemiz insan! yeter. Anlamaz olgun adamdan, ham adam; Söz hem az hem öz gerekir vesselam.’ (Vesselam)
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Hilâl Erboyacý, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |