Pek çok doktorun yardýmý ile ölüyorum. -Büyük Ýskender |
|
||||||||||
|
Çok seslilik adýna seslerin çoðalmasý, uðultu ve gürültülere dönüþüyor uzun zamandýr. Ýlgili-ilgisiz, bilgili-bilgisiz kalabalýklar her konuda konuþmak istiyor. Çoðunluðu da ilgisiz, bilgisizlikten izler taþýyan, boþ konuþmalar… Bir düþünenin söylediði, bir kez daha anlam kazanýyor bu ortamda: “Bir kör ile saðýr ýssýz bir adada yaþasaydý, konuþmaya deðenlerin ne kadar az olduðu anlaþýlýrdý.” Kör ve saðýr olmak istenmeyen, ancak olanlarýn dýþlanma nedeni de olmayacak olumsuzluklar elbette. Issýz bir adada da yaþamýyoruz. Aksine, bazý anlarda ýssýzlýðý aratabilen kalabalýklar arasýndayýz. Zaten o söz de bir duruma dikkatleri çekerken, yaþanmasý gereken ortamýn özelliklerini anlatmaya çalýþýyor. Çoðunluk ev, sokak, iþyeri, kahvehane, toplu taþýma araçlarý, televizyon, gazeteler, internet ve olanak tanýnan her yerde yorumlayýp, konuþmak istiyor. Düþünmeden, araþtýrmayýp, konuyla ilgili olarak bilgilenmeden, salt ilgilenerek konuþuluyor çoðu kez. Anladýðý-anlamadýðý konulardaki her konuþmasýnýn çok özel ve elbette kendisinin bir otorite olduðunun kabul edilerek, ciddiye alýnmasýný da bekliyor, konuþanlarýn çoðu. Sýkýþýp, týkanýnca “ben de öyle duydum” diye baþlayýp, kendince karþýsýndakini sýkýþtýrmaya çalýþarak, iþin içinden çýkmaya çalýþýyor, genellikle. Bir hak olarak konuþmak iyi, güzel ve gerekliyken, konuþmalarýn büyük bölümü gerekli midir? Her konuda konuþmak, bir hak mýdýr? Her konuda, bilmeyip-gerekmedikçe konuþmamayý amaçlayan insanlarýn sessiz kalma hakkýndan önce mi gelir? Kiþiyi dinlemeye hazýr olanlarýn konuþmalarý, konuþan ve dinleyenleri ilgilendirir. Konuþmalar ve dinlemelerin sürdürüldüðü ortamlarda diðer insanlarý rahatsýz etmediði sürece, bir hak olarak düþünülür. “Sessizliðin sesi” þarkýlara konu olmuþtur. Sessizliðin sese dönüþürken gürültülere, sonu gelmez abartýlý gürültülere dönüþmemesini anlatýr çoðu, uyumlu, müzikal bir bütün olarak. Tek deðerlerin uyumlu biçimlerde bir bütünü oluþturmasý, oluþturabilmesidir söz konusu olan. Yoksa insan kadar dünya, insan kadar düþünce ve yoruma dönüþebilir. Her insanýn düþünüp yorumlayabilmesi, insani bir zenginliktir. Ancak ayný konuda, örneðin iki kere ikinin kaç ettiði konusunda insan kadar görüþ ve yorum zenginlik deðil, karmaþadýr. Bir adým ötesinde karmaþa olmakla da yetinmez, gereksiz uðultu ve gürültülere, kaosa dönüþebilir. Uðultu ve gürültüler arasýnda, kendi iç sesini bile duymak istemeyenler rahatlayabilir. O rahatlýkla kendilerini de avutabilirler. Ancak bu yaklaþýmýn adý, en yalýn söylemiyle avunmadýr. Çevredeki çok sayýda benzeriyle rahat, avunmakla da yetinmez. Sesler gürültülere dönüþürken; davranýþlar da etkilenir. Alt yapýsýný “öne çýkmak” düþüncesi oluþturmaya baþlar. Baský altýnda kalmýþ düþünce ve istekler kontrolsüz hýzlanarak her yöne ulaþmaya çalýþýr. Denge korunamazken, önce düþünce ve davranýþlara yansýr. Sonra da bütünüyle kiþiyi etkisi altýna alýr. Her yöne daðýlma deðerlerin çokluðu deðil, ayný deðerin parçalanarak savrulmasý olarak ortaya çýkabilir. Öne çýkma amacý, dengeli ve olmasý gereken biçimini koruyamayýnca sýrýtýr, gereksizlikler olarak gezinir, her yönde. Gizli ve açýk düþünce, özlem, amaçlar birbirine karýþýrken, istekler de eklenir. Birbirlerine sürtünerek kontrolsüz ve kulaklarý týrmalarken, beyinleri yoran gürültülere dönüþür, kaçýnýlmaz olarak. Kendinden kaçma çabalarýný gürültüler arasýnda saklamaya çalýþýrken, çalýþmalar unutulur. Yeni bir kaçýþ baþlar. Kaçarak yaþamlara dönüþür tüm çabalar, kaçarak yaþanamayacaðý bilinerek. Kendini birlikte götürerek kendinden kaçma çabalarý köyden kente, ülkeden ülkeye dolaþýrken; duraðan yaþamlarýn hareketlenmesiyle, yaþamlarda olmasý gerekenlerin durduðu, düþünülmez bile… Düþünüp, farkýnda olmaktan kaçmayanlardan da kaçar. Benzerlerinin çokluðuyla yüreklendikçe kaçýþlar yön deðiþtirip, saldýrýlara da dönüþebilir. Saygý göstermeden, saygý bekler. “Yapanla yapmayan hiç bir olur mu?” derken, yapýlmayanlarýn kendi dýþýndaki herkesin görevi olduðu düþüncesiyle rahatlamaya çalýþýr. Çalýþtýklarýnýn neredeyse tamamý, kendini haklý çýkarma çabalarýyla sýnýrlanýr. Kendi sýnýrlarýnýn zorlanmasý bir yana, yanýna bile yaklaþýlmasýný istemezken; diðer sýnýrlarý sonuna kadar zorlamak ister. Ýster de ister! Nasýl olsa, her oy bir oydur. Her insan, çok insandýr… Herkes her þeydir… En çok da kendisi, her konuda her þeydir… Sonuç olarak da, “beni bir kiþi anladý, o da yanlýþ anladý” sözünü, tam da kendisini anlattýðý düþüncesiyle sahiplenir. Neden kendi yaþamýna sahip çýkamayan insanlarýn ülkesinde yaþadýðýný, yaþamýnýn vazgeçilmezlerinin üretimlerinde neden yer alamadýðýný, duymak bile istemez; herkesin her söylediðini duymasý ve uymasý gerektiðini düþünürken. Manzaraya kendi pencerelerinden bakar. Manzaranýn baktýðý yerden göründüðüyle sýnýrlý olduðunu söyler. Yetinmez, ýsrar eder. Benzerlerinin çokluðuyla þýmarýr, azgýnlýklar arasýnda bocalamalarýnda direnir. Gözleri kapalý, manzara tarif eder. Eder ya! Neyi deðiþtirir? Manzara orada ve aynen duruyorken, neyi deðiþtirebilir? 23 Kasým 2010, Ýstanbul Ertuðrul Asým Öztürk
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © E. Asým Öztürk, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |