Düşmekten yükselme doğar. -Victor Hugo |
|
||||||||||
|
Kökeni, rengi, nereli olduğu ve benzeri özellikler ölçü alınarak insan seçmek ayıptır, ayıplanır! Bir insanlık ayıbı olarak karşı çıkılır, çoğunlukla. Doğru, güzel ve gereklidir karşı çıkışlar. Büyük evimiz gezegenimizde farklı insanların yaşadığı gerçeği vurgulanıp, kabul edilmiş olur aynı zamanda. Irkçılıktan uzak, farklı renklerle daha zengin, farklı yerlerde yaşama “merhaba” demenin, insana bağlı olmayan seçeneksiz gerçeği de anlaşılmış olur, görünüşte ve genel söylemlerde… Bütün bu farklılıkların anlaşılıp, normal karşılanmasıdır, normal olan. Hiçbir insan, kimlerin çocuğu olarak nerede ve ne zaman doğacağını seçmez. İstese de seçemez. Gerçek böyleyken, insanın nereli olduğu, rengi ve kökeni hata olamaz, olmamalı. Suç, hiç olmamalı. Teorik olarak bu yaklaşımı doğru bulanlar çoğunluktadır. Ancak teori ile pratik farklıdır. Özellikle bu konuda çok farklıdır ve farklar her geçen gün azalacağına, çoğalmaktadır. Çoğalmalar çabalayanlardan çok, çabalamalardan çıkar sağlamayı amaçlayanlara yaramaktadır, maddi ve manevi olarak. Yaşadığı, şimdilik yaşayabileceği tek gezegeni bir türlü insanca paylaşmayı öğrenemeyen insanlık, insansız bir gezegene doğru koşmaktadır, hızla ve hemen her anlamda. Nerede ve nasıl sonlanacağı belirsiz bir tükenişe doğru koştururken, soluk almak her geçen gün zorlaşıyor insanlık adına. Tam burada, “insanın kendisine yaptığını hiç kimse yapamaz” sözü geliyor akıllara. Konuşmalarda “insan seçmek” ayıplanırken, yetinilmeyip, çoğunlukla ve hemen itirazlar başlar. Sanki konuşanların, özellikle de itiraz edenlerin çoğunluğu, tepeden-tırnağa insan sevgisiyle yüklüdür. Yani, öyle olduğu iddia edilir. İddialara bakılırsa özelde ülkede, genelde dünyada herkes, diğer insanları sever. Çok sevecen insanlarla iç içeyiz. Ne güzel… Seçmek, bazen zorunluluk olarak çıkar karşımıza, davetiye bile beklemeden. İlk bakışta sevimsiz görünen zorunluluklara aldırmayan doğa da seçicidir, koşullara uygun yaşayamayıp-yaşatılamayanı seçerken. Seçmenin ayıp, seçkincilik olduğunu söyleyip topluma suç duyurusunda bulunur çok bazıları. Seçilmek ve seçilmiş olmanın başdöndürücü dayanılmazlığından vazgeçemezlerken; hemen zorunluluğun yanına yaklaşıp, haklılıklarını savunurlar… Diğer seçilmişler mi? Yanında olup, onaylayanların dışındakilerin neredeyse tamamı, seçilmemesi, asla seçilmemiş olması gerekenler… Onlar da seçilmiştir. Yine de seçmek, seçici olmak, özellikle farklı seçimler söz konusuysa, yanlış ve ayıptır… Zorunluluklar dışında insan seçmek kabul edilemez ve hemen karşı çıkılır, yaşadığımız, şimdilik yaşamamıza izin verilen coğrafyada! Yeni tanışılan insanların nereli olduğu öğrenilmeye çalışılmaz, öncelikle… “Hemşerim memleket nere?” sorusu, bu topraklara özgü bir şakadır yalnızca… “Oradan adam çıkmaz, buralıların tamamı adamdır” ve benzeri genellemeler izler şakaları… Bütün bu söylemler, gerçek araştırmalara da dayandırılmaz. Bir yer ve zamanda duyulup alışılmıştır. Söylenir de söylenir… Yine de insan seçmek ayıptır! Öyle mi? Seçilmesi gerekenlerle-gerekmeyenler bilerek ya da bilmeyerek karışıyor, karıştırılıyor bir anlamda… Ne de olsa “amaç için her yol geçerlidir” söyleminin, adım başı duyulduğu, duyurmak isteyenlerin kendince anlam yüklediği topraklarda yaşıyoruz. Duyulmadığı düşünülüyorsa; o zaman şampiyonluk kupasının eşdeğer bir benzeri de, örneğin küme düşen takıma verilsin. Ya da birinci gelen koşucunun madalyasının bir benzeri, soluk soluğa varışa ancak ulaşabilen sonuncuya da verilsin. Sınavlar yapılmasın. İnsanlar araştırıp, okuyup-öğrenirken farklılaşmasın; herkes, her şey olsun… Salt insan olarak doğan herkesin yaşamı için gereken bir işi ve hakları olsun elbette. Ancak bununla kalmasın. Herkes her işin uğraşanı, etkin ve yetkini olsun. Ne de olsa insan hakları var… Dört işlemi bilmeyen ekonomi uzmanı, yaşamında hiç bisiklet kullanmamış birisi, pilot olsun mu? Politikacıların çoğunu ve atadıklarını düşünemiyorum bile. Çünkü politikacıların görevlerinin insanı olup olmadıkları, çoğu kez ve çağlar boyu ölçü olarak alınmıyor zaten. Bir ölçü söz konusuysa; kendileri için gerekli, haklı ya da haksız işlerini yapabilme özelliklerine bakılıyor, daha çok… Elbette burada neye iş dendiği de başlı başına, ayrı bir konu. Tanıdık, yandaş, takımdaş, hemşehri, dindaş, bizdaş, sizdaş da bu iş anlayışının ayrılmaz birer parçası elbette. Hamil-i kartlar tazeliğini yitirip, geçmişte kalmış boş söylemler yalnızca… Benden olsun da ne olursa olsun düşünülmez, hiç düşünülmez… Yine de insan seçmek ayıp, çok ayıptır… İnsanlık ayıbı, hatası, hatta suçudur… Ortada bir suç varsa, suçlusu gerekli olanı seçmek değil; özellikle ve bilerek seçilmesi gerekenlerle-gerekmeyenleri karıştırmak olmalıdır… Gerekli olanı nasıl mı belirleyeceğiz? Bu konu başlı başına bir açmaza dönüşmüş/dönüştürülmüş... İnsan olmanın temel haklarına indirgenirken, yapabilecekle-yapamayacaklar aynı ana başlık altındaki yarışanlar olarak, temel özellikleri olup-olmaması, birden çok nedenle görülmemiş, görülmek, gösterilmek istenmemiştir. Yapanla-bozan, sorunun ya da çözümün bir parçası olmaya çalışanlar eşitlenmeye çalışılmıştır, bir anlamda… İnsan hakları, demokrasi vs. adına… Karmaşalar geriletilip, çözümler sıralanıp uygulanacağına kaosa koşulmuştur, çok da düşünülmeden… Çözümler vardır elbette. Dünden-bugünlere sürüp giden didişmelerden kurtulmanın bir yolu, seçimlerimizde neleri ölçü aldığımız üzerinde biraz düşünebilmek olabilir, olmalı… Ya da böyle sürüp gitmeli… Öyle ya, dört bir yanımız düşmanla, sekiz iç yanımız dostlarla çevriliyken, biz bize yeteriz… Bize ne dünyadan! Onlar dört mevsimin bir arada yaşandığı ülkenin değerini bilmiyorsa, biz ne yapabiliriz ki?.. 09 Aralık 2010, İstanbul Ertuğrul Asım Öztürk
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © E. Asım Öztürk, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |