..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Bir ülke bağımsız olmadan, bağımsızlık da erdem olmadan ayakta duramaz. -Rousseau
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Anı > Sinan Yıldırım




18 Ocak 2011
Kaçan Tren  
Sinan Yıldırım
Bekle deseydim bekleyecekmiydin sanki? Bekle demedinki bekleyeyim seni. Beklemeyeceğini bile bile neden bekle diyeyim ki sana? Nerden biliyorsun ki beklemeyeceğimi? Ne zaman bekle dediğim de bekledinki? Bu sefer beklerdim ama bekle demedinki?


:AGIC:
- Bekle deseydim bekleyecekmiydin sanki?
- Bekle demedinki bekleyeyim seni.
- Beklemeyeceğini bile bile neden bekle diyeyim ki sana?
- Nerden biliyorsun ki beklemeyeceğimi?
- Ne zaman bekle dediğim de bekledinki?
- Bu sefer beklerdim ama bekle demedinki
……

Yaklaşan trenin gürültüsünden tam anlaşılmıyordu konuşmaları, birkaç adım yaklaşıp dinlemeye devam ettim.

- Zaten sen ne zaman dediğimi yaptın ki?
- Daha dün sigara böreği istedinde yapmadıkmı annemle beraber?
- O başka bu başka, zeytin yağı mubarek.
- Öyle olur zaten, her zaman sen haklısın.
- Haklıyım tabi, daha saatinin durmuş olduğunun bile farkında değilsin.
- Benim saatim çalışıyor bikere
- Ondan yarım saat geç gelen treni yarım saatle kaçırdık
- Saat kaç?
- Ne bileyim saat olsa sana sorarmıydım zaten.
- Bakarmısınız, saati soracaktım ama..
- Saat üç buçukmuş, seninki kaç acaba
- Ya inanmıyorum benimki ikiyi gösteriyor, gerçekten durmuş, hiç ilerlemiyor. Biz evden çıkarkende ikiydi.
- Desene biz kaldık buralarda.
- Nedenmiş bir saat sonra gelecek trene bilet aldıkya.
- Tren gelecek ama senin saat olduğu yerde, nasıl kalkıp gelsin şimdi trencik.
- Benim ne suçum var her zaman böyle yapıyorsun, saat durmuş işte.
- Saate bakmadan ben anladımda sen neden bakmışken anlayamadın acaba.
- Offff… yeter ama. Kalmadık sonuçta burada, birazdan diğer trene binip gideriz.
- Artık trene binince, trenin içinde işe yaramayacak ne varsa atarız dışarı.
- Ne alaka şimdi?
- Tren hızlansın bizi bir saat erken götürsün diye.
- Ya sende iyiden abartın ama.
- Şimdi saat kaç?
- Durmuş işte ne bileyim.
- Trene kaçta bineriz peki.
- 16:30 yazıyor bilette.
- İyi üstüne 8 saatcik eklermisin hayatım
- 24:30 hayatım
- Hadi bul bakalım vapuruda geç bakalım adaya, nasıl yapacaksın merak ettim şimdi. Yüzerek demezsen sevinirim
- Yaa bu hiç aklıma gelmemişti, ee kaldık şimdi biz karşıda. Nasıl geçecez ki adaya.
- Senin bu düşüncesiz kocan bunuda düşündü merak etme, bi tekne kiralayacaz artık ne yapalım.
- Yokya ben tekneyle falan geçmem. Otelde kalırız sabah geçeriz.
- Bende illaki gece geçelim demedimki, geçerken belki tekne sallanır falan dalgaların şitdetiyle düşersin diye umut ettim sadece.
- Bak kızıyorum ama, yeter.


Bir süre susmuşlardı ki, kadının çalan telefonu sessizliği bozdu.

- Efendim anne. Birazdan gelecek tren, ya diğerini kaçırmışız. Hep Ahmet’in yüzünden o kadar dedim arabayla dönelim diye. Otelde kalırız sabah geçeriz artık. Tamam anne varınca ararım ben seni. Tamam.
- Acaba hanım efendi arabayı nasıl karşıya geçirmeyi düşünüyor çok merak ettim şimdi. Katlayıp bavulamı koyacaksın, yoksa kucağına alıp öylemi bineceksin vapura, yok yok sende bu akıl varken sen şimdi vapura bağlarsın arabayı arkadan gelir demi
- Çekeriz bir otoparka durur, adaya araba götürmek yasak biliyoruz her halde
- Ya otoparkçılarda seni bekliyordu, gelselerde bedavaya altı ay arabalarını ağırlasak diye.
- Uffff tamam, yeter bak giderim annemin evine
- Durduğun kabahat zaten, gitsene
- Ben neden gidiyormuşum sen git annenin evine orası benimde evim
- Hayranım bu senin esprilerine, çok komiksin gerçekten
- Sende öyle hayatım, neden evlendim sanıyorsun seninle
- Tabi başka neden olabilirki zaten,
- Ya birazcıkda yakışıklımı desem
- Yok yok bak saç kalmadı kafada döküle döküle
- Olsun ben saçların olmasada severim aşkım
- Sen seversinde bak ben seni sevmem saçların dökülürse ona göre
- Yaa Allah korusun tahtaya vur hayatım
- Tahtada yokki, kafana vurayım bali.
- Offf yeter ama. Bak çok uğraştın benimle işlerin düzgün gitmez sonra.
- Gerçekten haklısın hayatım baksana bütün işlerim ters gidiyor.
- Gerçektenmi canım, neden daha önce söylemedin?
- Sen üzülme diye canım
- Ya olurmu hiç öyle şey, ne oldu söyle bakalım.
- Daha ne olsun treni kaçırdık işte.
- Yok yok başka şeylerde var kesin, yoksa söylemezdin sen böyle
- Var hayatım var.
- Söyle işte
- Bekle beni burada ben su alıp gelecem sonra konuşuruz. Sende bişey istiyormusun.
- İstemiyorum, gıcık.

Aradan on dakika bile geçmemişti ki kadın cebinden telefonu çıkartıp;
-     Anne ben geri geliyorum, sonra gidecem, tamam anne şimdi bir taksiye biner gelirim. Görüşürüz.

Kadın yanında duran bavullardan ikisini alıp bekleme salanundan çıktıp gitmiştiki eşi on dakika sonra elinde iki ayran ve iki tostla geri dönmüştü. Bavulların ve karısının olmadığını görünce bali bu sefer bekleseydin, bekle dedikya beklemez tabi, beklese dişimi kıracağım diye söylenirken benim trenim geldiğinden gitmek zorunda kalmıştım ama aklım bu bekle değince beklemeyen kadınla bu adamda kalmıştı.



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın anı kümesinde bulunan diğer yazıları...
Seyfi'nin Maceraları 1 (Yetiş Dayı)
Fizik Ötesi Servisler
Ahmet Hocanın Cin Çıkartma Seansı

Yazarın öykü ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Benim Öyküm
İki Rengin Hikayesi
Haticenin Kuzuları
Değmezdi Akacak Bir Damla Yaştaki Yas"a
Hoş Bulduk Hayat
Öpeyimde Geçsin yada Gülümse
Üç Kadın ve Ahmet
Ben Buldum Hoca
Kardan Adam Yaptırmayan Anneleri Protesto Ediyorum
Ben Geldim Anne

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Deli Elbisesi [Şiir]
Seninle Bir Ömür [Şiir]
Alışırsın Unutursun Hatırlarsın [Şiir]
İstanbul Olalım Sevgilim [Şiir]
Yaralarım Var Benim [Şiir]
Senli Benli Biz Olsak [Şiir]
Ateş Olur Yakarım [Şiir]
Nisanda Yağan Aşk [Şiir]
Aşk Sensin Derken Söylenen S E N [Şiir]
Sende Gel Benimle [Şiir]


Sinan Yıldırım kimdir?

Duymak istediklerinizi okuyunca mutlu olmazsınız. Peki hiç duymadıklarınıza ne dersiniz.


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Sinan Yıldırım, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.