..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
"Ýþimden büyük tat aldýðýmý söylemeliyim." -John Steinbeck
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Aþk ve Romantizm > Ömer Faruk Hüsmüllü




23 Aralýk 2011
Coþkun Irmak - 9  
Ömer Faruk Hüsmüllü
Ona verebileceðim tek þey sevgimdi. Maddi bir þeyler de vermek isterdim, ama olmadý. Birlikte bir tatile bile gidememiþtik. Onu kaybettiðim sene emekli olmuþtum. Ýkramiyeyi alýp bankaya yatýrdým. Þöyle güzel bir tatil yapabilirdik artýk. Ben hemen gidelim istedim, Münevver yazý beklememizin daha uygun olacaðý görüþündeydi. Onun dediði oldu. Ama bir yandan da tatil planlarý yapmaya baþlamýþtýk. Turlar ve tatil yerlerini araþtýrýyorduk. Bu araþtýrmalarý yaparken ikimiz de çok heyecanlýydýk. Sanki gerçekmiþ gibiydi… Görmek istediðimiz üç yer belirledik. Karadeniz, Kapadokya ve Kýbrýs. Ben üçüne de gitmeyi teklif edince Münevver “Batakcýlýk yok! Böyle yaparsak paramýzý kýsa sürede tüketiriz. Zamanýn ne getireceði belli olmaz. Daha bu iþin yaþlýlýðý var, hastalýðý var ve o günlerde de para her zamankinden daha fazla gerekli.” Diyerek beni susturmuþtu. Kýsacasý o kötü kazayý yaþamasaydýk biz Münevver’le þu anda tatildeydik…


:BGBI:
Artýk sizli-bizli konuþmayý bir yana atmýþlar; senli benli konuþmaya baþlamýþlar ve lokantanýn teras katýnda sohbeti iyice koyulaþtýrmýþlardý.

Hava biraz rüzgârlý olduðu için lokantanýn teras katýný onlardan baþka tercih eden yoktu. Garson da devamlý orada durmuyor, arada bir uðruyordu. Bu Coþkun ve Irmak’ýn iþine geliyordu. Çünkü konuþurken seslerini kýsmak zorunda kalmýyorlar, duygu ve düþüncelerini doðal bir þekilde ifade edebiliyorlardý. Bir ara Coþkun:

-Irmak, ben de seni tanýmak ve tabii geçmiþte yaþadýðýn olaylarý bilmek istiyorum. Bana kendinden o kadar az bahsettin ki… Hep ben anlattým, belki de sana kendini anlatma fýrsatý vermedim. Dedi.

-Buna sebep sen deðilsin. Bilmek istediklerini sana anlatacaðým. Biz, bir dostluk iliþkisinin baþlangýcýndayýz. Birbirimizi ne kadar iyi tanýrsak bu iliþkiyi o kadar geliþtirebiliriz. Ben üç ay önce eþimden ayrýldým. Ayrýlýncaya kadar yaþadýðým acýlar ve bilhassa kararsýzlýklar farkýnda olmadan beni yeni bir yaþam biçimine yönlendirdi. Mutlu olmak, farklý insanlarla bir arada bulunmak, hayatý pek fazla ciddiye almamak gibi…

-Benimle olan iliþkin de böyle mi?

-Evet. Sen birçok insandan farklýsýn. Ýçinde yaþattýðýn sevgiyi görmemek için kör olmak lazým. Bu denli saygý duyulacak bir sevgiye sahip bir insaný daha önce tanýmamýþtým. Birisine anlatsam bana inanmaz, inanmamakta haklýdýr da. Çünkü bana böyle bir sevginin varlýðýndan söz edilseydi, bir öykü, roman ya da en azýndan þiirden bahsettiðini düþünürdüm. Münevver, gerçekten þanslý bir kadýnmýþ. Þu kýsacýk ömürde gerçekten sevilmiþ ve sevmiþ.

-Ona verebileceðim tek þey sevgimdi. Maddi bir þeyler de vermek isterdim, ama olmadý. Birlikte bir tatile bile gidememiþtik. Onu kaybettiðim sene emekli olmuþtum. Ýkramiyeyi alýp bankaya yatýrdým. Þöyle güzel bir tatil yapabilirdik artýk. Ben hemen gidelim istedim, Münevver yazý beklememizin daha uygun olacaðý görüþündeydi. Onun dediði oldu. Ama bir yandan da tatil planlarý yapmaya baþlamýþtýk. Turlar ve tatil yerlerini araþtýrýyorduk. Bu araþtýrmalarý yaparken ikimiz de çok heyecanlýydýk. Sanki gerçekmiþ gibiydi… Görmek istediðimiz üç yer belirledik. Karadeniz, Kapadokya ve Kýbrýs. Ben üçüne de gitmeyi teklif edince Münevver “Batakcýlýk yok! Böyle yaparsak paramýzý kýsa sürede tüketiriz. Zamanýn ne getireceði belli olmaz. Daha bu iþin yaþlýlýðý var, hastalýðý var ve o günlerde de para her zamankinden daha fazla gerekli.” Diyerek beni susturmuþtu. Kýsacasý o kötü kazayý yaþamasaydýk biz Münevver’le þu anda tatildeydik…

-Maalesef hayat istenmedik olaylarla dolu.

-Evet öyle. Gene ben anlatýyorum, oysa seni dinleyecektim.

-Boþandýðýmý söylemiþtim. Bu olayýn birkaç sene öncesinden baþlayayým: Üniversite son sýnýfta iken onunla tanýþtým. O, okulunu bitirmiþti. Eczacýlýk mezunuydu, ama bitirdiði okulla ilgili bir iþ yapmýyordu. Çok miktarda nakite sahip olduðu için döviz, borsa ve faiz gibi yatýrým araçlarýnda parasýný deðerlendiriyordu. Oldukça da iyi kazanýyordu. Varlýklý bir ailenin çocuðuydu. Benim ailemin durumu da onunkinden geri kalmazdý. Bulunduðumuz çevre, hayat görüþlerimiz birbirine çok yakýndý. Ben ondan, o da benden etkilenmiþti. Çok yakýþýklý bir gençti. Çevremdeki erkeklerden üstün yanlarý vardý. Neyse… Okulum bitince niþanlandýk. Birkaç ay sonra da evlendik. Bu durum ailelerimizi de memnun etmiþti. Çünkü her iki taraf da iyi bir geline ve iyi bir damada sahip olduklarýný düþünüyordu. Bir sene evliliðimiz çok iyi gitti. Ýkimiz de çok mutluyduk ve birbirimizi seviyorduk.

-Böyle bir iliþkinin bitmesini doðrusu aklým almýyor. Belki yeniden…

-Hayýr hayýr. Bu mümkün deðil. Çünkü o, kendisine karþý hissettiðim bütün güzel duygularýmý öldürdü. Bugün belki týbbi imkanlarla ölen bir insan yeniden diriltilebilir; ama ölen duygularý canlandýracak bir týp bilimi olduðunu sanmýyorum. Üstelik bu bitiþ, birden olmadý. Tam üç sene bu iliþki can çekiþti. Belki kurtarabilirim diye çok çabaladým, ama baþaramadým.

-Sanki bir cadý, sihirli deðneðini güzelliklere dokunduruyor ve birden her þey felakete dönüþüyor.

-Aynen öyle. Önce uyuþturucu, sonra da kumar… Bütün güzellikleri mahvetti. Eve geç gelmelerinden bir þeyler olduðunu anlamýþtým, ama ayrýntýyý bilmiyordum. Bazen çok neþeli, bazen de çok karamsar bir tablo çiziyordu. Gerekli gereksiz aðlama ve gülmeleri oluyordu. Tedaviyi kabul ettirmek zor oldu. Tam iyileþti derken bu sefer de kumara alýþtý. Geceleri gene çok geç geliyordu. Bazen de günlerce eve uðramýyordu. Konuþmayý denediðimde ise saçma sapan gerekçeler üretiyordu. Bir defasýnda bana “Ben kumarý her þeyden daha çok seviyorum. Kazanmak ve kaybetmek umurumda deðil. Bana verdiði heyecan önemli olan. Kumardan aldýðým zevki hiçbir þeyden alamýyorum.” Dedi. Bu konuþmasýndan sonra meselenin vehametini anlamýþtým. Vazgeçmeyecekti. Buna raðmen denedim. “Ben mi, kumar mý?” diye sordum. Cevap vermedi. Aslýnda bu susma bile cevabýn ne olduðunu anlatýyordu. Buna raðmen bir altý ay daha sabrettim. Son bir kez daha sordum:” Evliliðimiz mi, kumar mý?” Dedim. Hiç düþünmeden cevapladý:”Kumar…” Bu cevaptan sonra benim için boþanmanýn dýþýnda baþka bir seçenek kalmamýþtý.

-Bazý insanlarýn kumara karþý olan düþkünlüklerini duymuþtum. Bu kadar aþýrýsýný ise þimdi senin anlattýklarýndan öðrendim.

-Ýþte benim hikayem de böyle sevgili Coþkun. Yani, seninkinin yanýnda kýsacýk bir þey… Ýstersen þimdilik kalkalým, çünkü vakit geç oldu. Eðer zamanýn varsa yarýn da buluþabiliiriz.

Bu teklif karþýsýnda Coþkun gülmeden edemedi.

-Neden güldün? Öðrenmek istiyorum.

-“Bende zamandan bol ne var ki!” diye içimden geçirdim de…

**

Ertesi gün, kalabalýklarý yararak yan yana yürümeye çalýþýyorlarken Coþkun sordu:

-Bir yerde oturmak ister misin? Öðlen oldu, acýkmadýn mý?

-Evet, acýktým. Caným mantý istiyor.

-Buralarda bildiðin bir mantýcý var mý?

-Yok, ama sorup bulabiliriz.

4-5 kiþiye sorduktan sonra bir mantýcý bulabilmiþlerdi. Asma katý da olan bir dükkandý. Oraya çýktýlar. Temiz bir görüntüsü vardý. Garsonlar müþterilere karþý ilgili ve saygýlýydý.

Mantýsýný yerken Irmak’ý seyrediyordu. Mutlu görünüyordu. Irmak izlendiðini fark edince Coþkun’a gülümsedi ve mantýsýndan tatmasýný teklif etti. Coþkun, teþekkür edip reddedince de ýsrar etti ve sonunda razý etti. Coþkun da ona çið böreðinden verdi. Coþkun:

-Irmak, mutluyken ve gülerken daha da güzel görünüyorsun. Dedi.

-Ayy, teþekkür ederim. Umarým bu bir kompliman deðildir.

-Tabii ki deðil caným.

-Öyleyse artýk hep yüzümde bir gülücükle dolaþacaðým. Bak ne diyeceðim Coþkun, buradan çýktýktan sonra bir sinemaya gidelim mi?

-Olur. Ben sinemaya gitmeyeli yýllar olmuþtur. Peki bildiðin bir sinema var mý?

-Þu ileride vardý. Olmazsa, burayý bulduðumuz gibi sinemayý da sora sora buluruz.

Sinema salonu ufacýk bir yerdi. Ýçeride 8-9 kiþi vardý. Yerlerine oturur oturmaz ýþýklar söndü. Film baþlamýþtý. Sýradan bir konusu vardý filmin. Ýki çocuk kavga ediyor, birisi diðerini dövüyor. Dövülen çocuðun anne ve babasý, þikayetçi olmak için dövenin evine gidiyor. O evde karþýlýklý konuþmalarla film devam edip bitiyor.

Filmin konusu Coþkun’un umurunda bile deðildi. Irmak’la birarada olmak, onu yanýnda hissetmek yetiyordu. Koltuðun kenarýna dayadýðý eli bir ara Irmak’ýn eline deðer gibi oldu. Hemen çekti, çünkü çekmese o eli tutmaktan kendisini alýkoyamayacaktý. Filmin ortalarýna doðru elinin hafifçe Irmak’ýn vücuduna dokunduðunu farketti. Öylece býraktý birkaç dakika.

Film çabuk bitmiþti. Ya da onlara öyle gelmiþti.

Ayrýlýrken bir hafta sonra buluþmayý kararlaþtýrmýþlardý.

Hayrettin, eve geldiðinde Münevver ile konuþmayý denedi. Becerebilmiþti. Hiç çekinmeden eskisi gibi sohbet edebiliyordu. Herhangi bir vicdanî rahatsýzlýk da hissetmiyordu. Coþkun’un yaptýklarýndan ve düþündüklerinden o sorumlu tutulamazdý. Çünkü Hayrettin, Münevver’e hâlâ sadýktý.

Galiba bundan sonra dýþarýda Coþkun, evde ise Hayrettin olmaya devam edecekti.

(Devam edecek)



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn aþk ve romantizm kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Acayip Bir Hikaye
Coþkun Irmak - 11 (Son Bölüm)
Resimle Gelen Ölüm
Coþkun Irmak - 8
Coþkun Irmak - 10
Gülün Sonu
Coþkun Irmak - 6
Coþkun Irmak - 7
Coþkun Irmak - 5
Coþkun Irmak - 4

Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Küçücük Hikâyeler - 2
Deliden Mektup Var
Bir Murat Dört Surat
Korona Hikayeleri - 8
Küçük Hikâyeler - 1
Senin Hikayen
Prostat
Bir Ölünün Günlüðü - 8 Son Bölüm
Bir Ölünün Günlüðü - 7
Dilsiz Fahiþe - 8 (Son)

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Siyasi Taþlama: Neþezâde - 2 [Þiir]
Siyasi Taþlama: Karamsarzâde [Þiir]
Kusurî"den Týrtýklama [Þiir]
Zam Zam Zam... [Þiir]
Týrtýklama (Kazak Abdal'dan) [Þiir]
Yoklar ve Varlar [Þiir]
Ýstanbul,sana Âþýk Bu Kul [Þiir]
Âþýk Dertli"den Týrtýklama [Þiir]
Namuslu Karaborsacý [Þiir]
Dostlarým [Þiir]


Ömer Faruk Hüsmüllü kimdir?

Uzun süre Oruç Yýldýrým adýný kullanarak çeþitli forumlara yazý yazdým. Ýddiasýz iki romaným var. Çok sayýda siyasi içerikli yazýya ve biraz da denemelere sahibim. Emekli bir felsefe öðretmeniyim. Yazmaya çalýþan her kiþiye büyük bir saygým var. Çünkü yazýlan her satýr ömürden verilen bir parçadýr.

Etkilendiði Yazarlar:
Az veya çok okuduðum tüm yazarlardan etkilenirim.


yazardan son gelenler

bu yazýnýn yer aldýðý
kütüphaneler


 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Ömer Faruk Hüsmüllü, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.