Türkiye Cumhuriyeti'nin temeli kültürdür -Atatürk |
|
||||||||||
|
Bazı zaman dilimleri Allah katında diğer vakitlere göre daha kutlu kılınmıştır. Yani bütün zamanlar aynı kıymette değildir. Üç aylar(Recep, Şaban, Ramazan), Kandil geceleri(Regaip, Miraç, Berat, Mevlid, Kadir), Cuma günleri, dinî bayramlar(Ramazan ve Kurban) bu kutlu zaman dilimleridir. Bu zamanlara erişip de onları idrak edenlere ne mutlu!... Üç aylar, zamanın kutlu dilimlerindendir. Üç aylarda Müslümanlar rahmet ve mağfiret iklimine girer. Bu aylarda af kapıları ardına kadar açılır; ilahî ikramlar peşi sıra gelir. Kâinatın gözbebeği Peygamber Efendimiz(sav) “Allah’ım, mübarek kıl bize Recep ve Şaban'ı; affımıza vesile eyle Şehr-i Ramazan'ı!” diye özel bir duada bulunur bu aylar için… İbadetler aynı olsa da, yapıldıkları zaman ve zemin değişince farklı akisler bulurlar. Zamanın kutuplarından Bediüzzaman Said Nursî, üç aylarda yapılan ibadetlerin, diğer aylarda yapılan ibadetlerden farkını şöyle belirtir: “Her ibadet ve iyiliğin sevabı başka aylarda on ise, Receb-i Şerif'te yüzü geçer, Şaban-ı Muazzama'da üç yüzü geçer ve Ramazan-ı Mübarek'te ise bine çıkar! Kadir Gecesi ise seksen sene nafile ibadeti aşan bir eşsizliğe ulaşır!..” Üç aylar yenilenme ve tazelenme aylarıdır. Dokuz ay boyunca kıraçlaşan gönül tarlalarımızı bu aylarda sevap yağmurlarıyla sularız. Zira üç aylarda Müslümanların üzerine sevap sağanağı yağar. Her mümin Allah’a yakınlaştığı ölçüde bu rahmet yağmurlarından payını alır, ruh toprağını sular, yeşertir. Fakat üç aylara güvenip de dokuz ay boyunca Allah’tan uzak ve bîhaber yaşayanların ruhları taşlaşacağı için, bu sevap ve rahmet yağmurları taşlaşan ruhlara tesir etmez, onları yeşertemez. Onun için ibadeti zamana yaymak lazımdır. Mübarek üç aylar gafletten uyanma, ibadet ve sevap mevsimidir. Müslümanlar, diğer aylarda yaptıkları ibadetleri bu kutlu zaman diliminde üçe beşe katlarlar. Bu aylarda Kur’an-ı Kerim, ellerden ve gönüllerden düşmez, bıkmadan usanmadan hatimler indirilir. Hayır ve hasenatta sınır tanınmaz, muhtaçlarla dayanışma içerisinde yaşanılır, eldekiler bölüşülür. Kaza namazları kılınır, dualar edilir, oruçlar tutulur, Rabbimizin mübarek isimleri zikredilir. Üç aylar, insanlığı gafletten uyandıran, kurtuluşuna vesile olan özel zamanlardır. Bu aylarda uyanmayanlar, başka zamanlarda hiç uyanabilir mi? Onun içindir ki hayatımıza yepyeni ve tertemiz bir sayfa açmak için bu ayları hayırlı ve kutlu bir vesile saymalıyız. Gönülleri mamur eden üç aylar; rahmet ve mağfiret geceleri olan Regaib’i, Miraç'ı, Berat’ı ve Leyle-i Kadir’i içinde barındırır. Bu mübarek ve muazzez gecelere kavuşanlar maddî hazinelerle kıyaslanamayacak, en büyük manevî hazineye kavuşmuş olurlar. Bu kutlu gecelerde Rabbimize el açıp dua ederek pişmanlık gözyaşları dökmeliyiz. İki cihan güneşi Peygamberimiz(sav) “Şu beş gecede yapılan dua geri çevrilmez: Regaib gecesi, Şaban’ın 15. gecesi, Cuma gecesi, Ramazan bayramı ve Kurban bayramı gecesi.” (İ. Asakir)” buyurmaktadır. Ahir zamanın günah denizlerinde yüzen bizler için bu ne büyük bir müjdedir. Yüce Rabbimiz, kullarının kurtuluşa ermesi için sürekli vesileler halk eder. Çünkü o, adını anan kullarının Cehennem ateşlerinde yanıp acı duymasından haz almaz. Rahman ve rahim sıfatları hep kulun felahı içindir. Bir kısım zamanların, sair zamanlara göre üstün kılınması bu acıma duygusunun müşahhas örneğidir. Çünkü günah harmanlarında kaybolan insanlar, normal zamanlarda yaptıkları taat ve ibadetlerle bu günah harmanlarını öyle kolay kolay eritemezler. Bire on, bire yüz, bire bin sevap verilen kutlu zamanlar, kurtuluş arayanların yarasına merhem olur. Günümüz tabiriyle bu kutlu aylar birer manevî bonustur. Gelin bu üç aylarda tövbe istiğfar edelim, kendimize bir iyilik yapalım, bembeyaz bir kulluk sayfası açalım. Fakat tövbelerimiz yap boz misali öncekilere benzemesin, bu sefer öncekilerden farklı olarak daha kararlı ve dirayetli bir kul olarak nasuh tövbesi yapalım. Rabbimizin divanına yönelelim, ellerimizi açalım, samimiyetten neşet eden pişmanlık gözyaşlarımız sadece kirpiklerimizi değil, üzerinde oturduğumuz minderleri de ıslatsın. Kimin ne zaman sonsuzluk yolculuğuna çıkacağı belli değil, onun için bunu yarınlara ertelemeyelim.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © M.NİHAT MALKOÇ, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |