İnsanlığın hangi filizi köreltilmek istenmişse, tersine o filiz daha gür büyümüştür. -Freud |
|
||||||||||
|
Hani bir atasözümüzde; “davulun sesi uzaktan hoş gelir” der ya… Sürgü’deki davulcu meselesi de aynen öyle oldu. Medya şakşakları, Malatya’nın Doğanşehir Sürgü’de komşusuyla şahsi bir meseleden tartıştığı, tartaklandığı, e haliyle biraz da dayak yediği davulcu meselesini abartılı bir şekilde manşete çekince, -haber değeri sıfır olan- bu çiğ olay bir anda Türkiye gündemine oturtuldu… Doğanşehir Sürgü’de akrabalarım, tanıdıklarım var. Orada ikamet etmişliğim var. Sürgü Barajı’nda -çocukken- çimmişliğim, -henüz lezzeti bozulmamış- o tatlı su balıklarından tatmışlığım/yemişliğim var. Sürgü’de Alevi vatandaşlarla konu komşuluğum ve konuşmuşluğum var… Anlayacağınız, medyaya uzaktan sesi hoş gelen Sürgü’deki davul böyle çalınmamalıydı.... Sürgü’de davul, zurna ile birlikte, Alevi-Sünni ayırımı yapılmadan, Alevi-Sünni kol kola halay eşliğinde çalınır. Sürgü’de davul, düğünlerde, sünnetlerde çalınır… Sürgü’de davul, Ramazanlarda da çalınır ama tokmağı medyanın eline vererek değil, tokmak davulcunun elinde, sırf Sünni vatandaşlar sahura kalkabilsin ve Ramazan geleneği süregelsin, diye çalınır. Benim bildiğim Sürgü’de kimsenin kimseyle alıp-vermediği bir şey yok, herkes kendi işinde-gücünde. Benim bildiğim Sürgü’de, “Alevi-Sünni” ayrım-gayrım yok, herkes kardeşçe yaşama mücadelesi içerinde. Benim bildiğim Sürgü’de kimseler kimsenin orucuna, ezanına, inancına karışmaz… Benim bildiğim Sürgü’de Alevi vatandaşlar belki çoğunluktadır ama Alevi’nin Sünni’siyle, Sünni’nin de Alevi’siyle alıp-veremediği bir mesele yok… Benim bildiğim Sürgü, geneli- garip-guraba kesimidir… Benim bildiğim Sürgü’de, ne kimse kimsenin pala bıyığına, ne de yeşil takkesine takılır. Sürgü’de davul, davulcunun boynuna, tokmak medyanın eline verilmez. Sürgü’de çalınan davulun tokmağı bir kısım işbirlikçisi medyanın eline verilirse; saat 02:00 sularında Sürgü’de meydana gelen bir olay, ertesi gün İstanbul baskısı gazeteye manşet olabiliyor. Ne hikmetse Malatya’da, birkaç yılda bir, bir fitne davulu çalınır… 1978’de Fendoğlu olaylarıyla Malatya yağmalandı… 1999’da başörtüsü meselesiyle sallandı… 2007’de baş kesmelerle anıldı… Aradan çok zaman geçmemiş ki bu kez Sürgü’deki davulcunun tokmağıyla uyandı… Bilmem, bu fitne odakları Malatya’mızdan ne ister?!.. Bilinmeli ki; Malatya; ne Maraş ne de Sivas olur… Bilinmeli ki; Malatya, karanlık odakların oyununa gelmeyecektir. Bu nedenle varsın davul, Sürgü’deki davulcunun boynunda, tokmak karanlık ve şer odakların elinde olsun, hiç kimseler bu nahoş davulun sesine kulak vermeyecektir.…
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Şevket Başıbüyük, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |