Herkes cennete gitmek ister ama kimse ölmek istemez. -Joe Louis |
|
||||||||||
|
Sokrates’e ait sözün bilginin derinliğine ve sonsuzluğuna bir atıf olarak düşünmek gerekir. Çünkü insan okudukça ve bilgi sahibi oldukça bilgisinin ne kadar yetersiz olduğunu ve cahilliğinin boyutlarını daha iyi görmeye başlar. Yani insan okudukça ne kadar az şey bildiğini ve öğrenmesi gereken daha çok şey olduğunun farkına varır. Bilgi yeterlilik duygusu kazandırmaz aksine yetersizlik duygusundan kaynaklanan öğrenmeye olan açlığı kamçılar. Bilgi artıkça insanın cehaleti ortaya çıkar. Ve insan sürekli bu cahilliğini giderme peşinde koşmalıdır. Çünkü insan öğrendikçe mutlu olduğu gibi hala öğrenmesi gerekenlerin olmasına karşında heyecan duygusunu besler. Bilgi insanın rehberidir. Eğer insan bilgiye hüküm edecek iradeye sahipse bilginin klavuzluğu insanı erdemli bir insan dönüştürerek, var oluş direncini sürekli besler. Ancak iradesi zayıf, egosu gelişmiş kişilerde bilgi efendi olur. Ve insanı farklı bir biçim kazandırır. Ve insanı istediği gibi yönetir. İşte bilginin sırrı burada yatmaktadır. Bilgi iki yönlü bir rehberdir. Doğru yüzünün iyi okunması işte Sokrates’in anlatmaya çalıştığı yönüdür. Peki, bilginin efendi olduğu ve bilgiyi taşıyan kölenin durumu nedir? Bu kölelerin çok çeşidi vardır. Bazen çok kolaylıkla tanındıkları kadar bazen de tanınması çok güçtür. Belki de mütevazılıkten uzak, kendini sürekli öven, çok konuşan, kendini farklı göstermeye çalışan, sürekli beğenemezlik güdüsü sergileyen, kendini çok beğenen ve seven, kişiliği ve bilgisi tutarsız olan, insanlara tepeden bakan ve aşağılayıcı ifadeler kullanan, insani yönü gelişmememmiş gibi kişisel özellikler gösteren tipleri bu sınıfa koyabileceğimiz gibi kısaca bilgiyi kendi menfaati için kullananlar bilginin kölesi durumda olanlardır diye biliriz. Durumu biraz açarsak Bilginin aldatıcı ve yüzeysel yüzüyle tanışan ve egosunu terbiye edemeyenler birkaç kitap okumakla, dergi ve gazete karıştırmak öğrendikleriyle büyüklük taslamaya başladığı gibi kendini yüceltmeye başlar. Artık kimseyi beğenmez, kimseleri dinleme gereği duymaz. Artık kendisi her şeyi biliyordur. İnsanlara akıl vermeye, yol göstermeye başlar. Dar kalıplarla dünyayı okumaya çalışır. Edindiği birkaç bilgi kırıntısıyla yeterlilik duygusuna kapılarak, kendini yeni bilgilere karşı kapatır. Farkında olmadan bağnaz bir tutum içine girer. Biraz okumuş ve biraz bilgi sahibi olanlar artık kimseyi beğenmez. En iyisini, en doğrusunu kendisinin bildiğine inanır, kendini inandırır. Kendini eleştirmen koltuğuna oturtarak, dayanakları olmadan ve temeli zayıf bilgilerle etrafa saldırır. Yıktığı ya da eleştirdiklerinin yerine yenisini koymaktan acizdir. Çünkü derinlik yoktur. Sığ sularda yüzer. Bildiğine inan kişi, yetersizliğini görmez, görse de kendine yediremediğinden gidip öğrenme ç yabasında bulunmaz. Kişiliği egosunun etkisinde girdiğinden yanlış bilgilerle bile hareket etmeyi göze alır. Başkalarının kendisi hakkında olumsuz düşünmesine tahammül edemediğinden bilgisinde ısrarcı olur. Bilginin köleleri çok dedikocudur. Karalamayı, arkadan kuyu kazmayı severler. Belkide farkında olmadan bunu yaparlar. Çünkü kişilik bozukluğu karakter haline dönüşmüştür. Bilgi efendisi ona yeni bir kişilik kazandırmıştır ama farkında değildir. Bilginin köleleri, erdemli ve alçak gönüllü kimseleri etraflarında görmek istemezler. Onlara da yaklaşmazlar. Çünkü dürüst olmadıkları ve foyalarının meydana çıkmasından çekinirler. Dolaysıyla onları etraflarında uzak tutmak için ellerinden geleni yaparlar. Bilginin köleleri, kendilerini kusursuz görürler. Dolaysıyla eleştiriye gelemezler. Kendilerini eleştirenleri de yerden yere vurmak için gözlerini karartırlar. Bilgi köleleri, kendi menfaatleri dışında insanlığa sundukları bir şey yoktur. Varsa yoksa kendileri etrafında dünyayı döndürürler. Görüldüğü gibi bilginin yanlış kişilerin eline geçtiği takdirde insanın zarar görmesi içten değildir. Öyleyse bilginin kölesi olmuşlara dikkat etmek ve önemsememek gerekiyor. Bilgi kölelerin en büyük acısı hesaba alınmamaktır. Bu acı onların yok oluşudur. Osman Tatlı osmantatli@gmail.com www.osmantatli.com.tr
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © osman tatlı, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |