Hiçbir zaman karakterlerimin hüzünlü olduklarını düşünmedim. Tersine yaşam dolular. Trajediyi seçmediler, trajedi onları seçti. -Juliette Binoche |
|
||||||||||
|
İslami bisikletten sonra yakında İslami çamaşır makinesi, İslami bulaşık makinesi, İslami buzdolabı, İslami TV, İslami bilgisayar gibi ürünler piyasaya çıkmaya başlarsa şaşmamak gerekir. İslami çamaşır makinesi olur mu? Demeyin. Bal gibi olur. Şöyle ki, eğer deterjanda domuz yağı ve katkıları varsa İslami çamaşır makinesi bunu otomatikman tespit edip yıkamayı derhal durduracak, gül suyu püskürtecek, böylece çamaşırların mundar olması önlenecek; İslami buzdolabı da şarküteri ürünlerindeki helal olmayan alkol ve domuz eti oranlarını tespit eder etmez alarm çalarak tekbir getirmeye başlayacak, böylece cennet hurileri ve gılmanlar garantilenmiş olacaktır. Öte yandan bir baldır bacak durumu söz konusu ise İslami TV o görüntüyü otomatikman karartacak, ya da mozayikleyerek aptes bozulması böylelikle engellenmiş olacaktır. Ezan okuyan cep telefonları kapış kapış satılırken bunlar niye olmasın ki? Bunları düşünürken bu arada TV reklamlarını izlemeye devam ediyorum: Derken kaba saba bozuk bir şiveyle konuşan bir maganda bilmem ne marka GSM şebekesinin reklamını yapıyor. Bir diğer reklamda yine Recep İvedik taklidi bir bünye ekranda boy gösteriyor, arsız arsız konuşuyor. Pespayelik, bayağılık, sıradanlık, kepazelik, el ele, kol kola, arka arkaya. Peki, halkımız reklamlardan şikayetçi mi? Evet. Halkımız gerçekten reklamlardan çok şikayetçi. Ama içeriğinden değil. Reklamlar yüzünden dizileri iyi izleyemediği için şikayetçi. Birader TV’yi kapat seyretme! Diyeceksiniz. Hayır, ben şuna vurgu yapmak istiyorum: Ne oldu ve nasıl oldu da reklamlar böylesine bayağılaştı? Değişen ne? Türk toplumu nasıl bir evrim (!) geçirdi de dünyanın hiçbir ülkesinde görülmeyen böylesine seviyesiz ve mide bulandırıcı reklamlar TV ekranlarında boy gösteriyor? Bunlar özellikle mi yapılıyor, yoksa bizim millet bu tür reklamları beğendiği için mi, yani bir arz-talep süreci mi var? Eğer bir arz-talep süreci söz konusu ise, o zaman zaten tüm bu yazdıklarımı unutun. Bir toplumda kurumlar, yapılar bozulmaya, çürümeye, kokuşmaya başlarsa hiçbir kurum kendini bundan kurtaramaz ve bu salgın bir hastalık gibi diğerlerine, diğer kurumlara, birimlere, alt birimlere yansır, bulaşır. Tiranlar, diktatörler insanlar onlara katlandığı için vardır. Halk sesini çıkarmadığı için ağır vergiler, zamlar ve baskı gelir. TV reklamları bu ülkedeki psiko-sosyal bunalımın, hastalığın ve ruhsuzluğun, adeta toplumdaki çapaçul gidişatın, zavallılıkların, aczin, yenilginin, çürümenin, kokuşmanın, ahlaksızlığın çok açık bir göstergesi, aynası olmuş. Ruhunu kaybeden toplumlar diğerleri karşısında başarılı olamaz, ruhsuz uluslar ezilmeye ve özgürlüklerini kaybetmeye mahkumdurlar. İşin en acıklı yanı halkın bu gidişata inatla ve ısrarla hala destek vermesidir.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2025 | © Hulki Can Duru, 2025
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |