Bir önyargýyý yok etmek, atomu parçalamaktan daha zordur. -Einstein |
|
||||||||||
|
Kuþkusuz, her kültür ve uygarlýk gibi Ýslam kültür ve uygarlýðý da arifler ve bilgeler yetiþtirmiþtir. Bunlar içinde Ýslam ve Kuran'ý eleþtirenler olduðu gibi Ýslam düþüncesini aþan çok üst bireþimlere ulaþanlar da olmuþtur. Ýslama ilk karþý çýkanlar arasýnda Mutezile akýmý en önemlisidir. Mutezile okulu boþ inanç ve hurafeler yerine, akýl ve mantýðý ön plana almýþtýr. Öte yandan, Ýbni Rüþt, Mevlana, Ömer Hayyam, Yunus Emre, Pir Sultan, Hacý Bektaþ gibi düþünürler de dogmatizm ve þekilciliði aþan nirengi noktalarýna ulaþmýþlardýr. Namaz yerine “Sema”yý benimseyen Mevlana, Fihi Mafih'de Hallacý Mansur'un ünlü “Ben Tanrýyým (Enel Hak)” sözünün büyük bir tevazu (alçak gönüllülük) göstergesi olduðunu savunmuþ, asýl “kutsal kitap”ýn insan olduðunu dile getirmiþtir: “A insan, Tanrý kitabý sensin, sen.” Yunus Emre cennet ve hurilerle dalga geçmiþ (cennet cennet dedikleri birkaç köþkle birkaç huri, baþkasýna ver sen onu, bana seni gerek seni); Ömer Hayyam “Rintlerin yolunda kendini unut; Namazýn, orucun kökünü kurut; Putlarýn, Kabenin istediði: Kölelik; Çanlarýn, ezanlarýn dilediði: Kölelik; Mihraptý, kiliseydi, tesbihti, salipti: Nedir hepsinin özlediði? Kölelik.” rubaisiyle þekilci ve görsel tapýnmaya karþý çýkmýþtýr. Bu eleþtirel örnekleri çoðaltmak tabi ki mümkündür. Tüm bu düþünürlerin amacý, kuþkusuz ne fitne, ne de fesat, ancak gerçeði, salt gerçeði ve hoþgörüyü arama tutkusuydu. Ýslam karþýtý görüþler geliþtirdikleri için Mutezile akýmýný ve bu düþünürleri “Ýslam konusundaki bilgisizliklerini göstere göstere milyarlarca inananý ilgilendiren bir din konusunda yalan yanlýþ ahkam kesebiliyorlar” diye suçlamak mümkün müdür? Herþeyden önce bunlarýn hiçbiri “bilgisiz” deðildi ve bir çok bilgi kaynaðýna sahiptiler. Günümüzde ise ansiklopedik bilgi kaynaklarý eski devirlerle mukayese edilemeyecek kadar büyük bir geliþme göstermiþtir. Eðer bugünkü gibi bilgiye kolayca ulaþma olanaklarý Mutezile'nin elinde olsaydý ortada belki din diye bir þey de kalmayabilirdi ! O halde, bir çok yerli ve yabancý ansiklopedik ve bilimsel kaynaðýn yaný sýra Ýslami kaynaklardan da faydalandýðým halde neden ben bu konularda bilgisizlikle ve yalan yanlýþ ahkam kesmekle suçlanýyorum? Ýslam konusu kimsenin, uhdesinde, tekelinde deðildir. Esas cahiller ve yalan yanlýþ ahkam kesenler din adamlarý, mollalar, tarikatçýlar, þeriatçýlar ve ulema pozlarýnda yeni yetme ilahiyatçýlardýr. Çünkü onlar dinden nemalanýr, çýkarlarý vardýr. Din, teoloji, eskatoloji, tasavvuf ve teozofi benim özel ilgi alaným olup 42 yýldýr sürekli araþtýrýp incelediðim bir konudur. Yapmýþ olduðum eleþtirilerde hiçbir din veya dinsel kültürünün kötülenmesi veya yadsýnmasý gibi bir durum söz konusu deðildir. Her dinde güzellikler, iyi yanlar olabilir.. Putperest dinler de bile... Benim üzerinde durduðum husus salt gerçeklerdir. NAMAZIN KÖKENÝ Ýlk devirlerde Ortadoðu halklarý birbirlerini eðilerek, hatta yere kapanarak selamlýyorlardý. Ýbrahim peygamber yabancý misafirleri görünce yere kapanýr; Yakup aðabeyi önünde 7 kez yere kapanýr; Yusuf'un kardeþleri de onun önünde yere kapanýrlar. (Tevrat, Yaratýlýþ 18:2; 33: 1-3; 26-28). Bu þekilde saygý sunma geleneði daha sonra Allah'a, ilahlara ve putlara da gösterilmeye baþlayýnca “yere kapanarak, secde ederek” tapýnma da baþlamýþ oldu. (Tevrat, Yaratýlýþ 17: 3; 24:52) Zamanla diz çökerek, çömelerek, yere kapanarak, rüku ve secde ederek tapýnma “namaz” adýyla ilk kez Ýran'da, Zerdüþt (Mecusi) dininde uygulanmaya baþlandý (ÝÖ VI. Yüzyýl). Müslümanlýk ortaya çýkýnca bu tapýnma þeklini benimsedi ve sýký bir disipline baðladý. “Namaz” sözcüðünün Arapça deðil Farsça kökenli olmasý bu adetin eski bir Ýran dini Zerdüþtlük'ten geldiðinin en açýk göstergesidir. Müslümanlýkta “namaz” tabi ki ateþe tapmak deðildir, ancak, Zerdüþt dininde namaz bu anlama gelir. Ýþte bu nedenle olsa gerek Müslümanlýk, putperest birer din olan Zerdüþtlük ve onun benzeri Sabilik'i hak din olarak kabul eder, Zerdüþt ve Sabileri kitap ehli sayar. ( Bakara 62, Maide 69, Hac 17) ZERDÜÞTLÜK Kuran'da adý geçen ve ateþe tapanlarýn dini olarak bilinen Zerdüþtlük (Mecusilik) ÝÖ VI. yüzyýlda ortaya çýkmýþtýr. Tek tanrýlý bir din olduðu ileri sürülse de çeþitli tanrýlara, meleklere, þeytanlara inanýrlar. Baþ tanrý Ahura Mazda'dýr. Cinvat köprüsünden geçmeyi baþaran müminler cennette iri göðüslü hurilerin yanýna gider, köprüden aþaðý düþenler ise cehennemi boylar. Ateþ kutsaldýr ve Ahura Mazda'nýn oðlu olarak telakki edilir. Ateþten geçerek günahlardan arýnma saðlanýr. Tapýnaklarýnda ateþin durduðu yere “Kýbleah” (Kýble) derler ve ateþe dönerek günde 5 kez namaz kýlýnýr. ÝÖ 700-600 veya ÝÖ 628-551 yaþadýðý sanýlan Ýranlý peygamber Zerdüþt, Astroloji Okulu’nu kurmuþ ve Ýran mitolojisindeki bilgelik tanrýsý Ahura Mazda’nýn kendisine göründüðünü iddia etmiþtir. Zerdüþt inancýnda yaratýcý iyi tanrý “Ahura Mazda” (Hürmüz) ile kötü tanrý “Angra Menyu” (Ehriman) mücadele halindedir. Zerdüþtlüðün kutsal kitabý “Zend Avesta”da Zerdüþt’ün hayatý ve öðretisi anlatýlýr. “Yasna” kitabý dinsel ayinler ve Gatalarý (ilahileri); “Visperet” kitabý yakarýþlar ve dualarý, “Vendidat” kitabý Ahura Mazda ile peygamber Zerdüþt arasýndaki söyleþileri kapsar. V. yüzyýlýn ikinci yarýsýnda Zerdüþtlüðü geliþtiren Ýranlý dinbilgini Mezdek bu dinin toplumsal, siyasal ve ahlaki ilkelerini ortaya koyar. Kýskançlýk, anlaþmazlýk ve çatýþmanýn temelinde özel mülkiyet olduðunu gösterip mülk ve kadýnlarý ortak kullanýlmasý gerektiðini savunur. Kurban, kan akýtmak ve et yemek günah kabul edilir. Ýran hükümdarý Kubat döneminde ( 488-531) Zerdüþtler yaðmacýlýða ve tecavüze yönelince ileri gelenleri öldürülür (528). “Muhammere, Hürremilik, Babailik” adlarýyla ortaya çýkan tarikatlar da Zerdüþtlüðün kalýntýlarýdýr. Ýslam bunlarý ortadan kaldýrýr. Ancak, Cebriler (Guébres) adýný alan bir grup VIII. yüzyýlda Hindistan’daki Katiyavar kentine kaçarlar. XVI. yüzyýlda Bombay’da güçlenirler. Günümüzde 1917den itibaren Neo-Mazdaizm (Mazdaznam) adýyla ABD ve Avrupa’da tarikata dönüþmüþlerdir. SABÝLÝK Yine Kuran'da adý geçen gnostik bir din olan Sabilik'in ise ÝÖ XI. yüzyýlda ortaya çýktýðý sanýlmaktadýr. Ancak, bu kesin deðildir. Babil sürgününden artakalan Ýbranilerin paganlýk, Hristiyanlýk ve Yahudilik karýþýmý dinleri olduðu öne sürülür. Astroloji inancý vardýr. Gezegenler, yýldýzlar ve burçlarýn insanlarý etkilediðine inanýrlar. 7 gezegen için günde 7 kez veya 3 kez namaz kýlarlar. Ýsa’yý vaftiz etmiþ olan Vaftizci Yahya’yý en büyük peygamber olarak tanýrlar. Batý dünyasýnda ilk kez Portekizli misyonerler bunlara “Mandaya” (Mandeyen/Mandeist) adýný verdiler (manda = gnos). Araplar da bunlara “Sabi/Subba” (vaftizciler) adýný taktýlar. Sabilik, Sabiyye, Mandeizm, tüm bu terimler ayný dini kasteder. Son araþtýrmalar Sabilik’in, genelde Aramiler arasýnda görülen Babil, Zerdüþt (Mecusi), Yahudi ve Hristiyanlýk karýþýmý bir din olduðunu gösterir. Günümüze kadar gelen Sabilerin sayýlarý az da olsa çok zengin yazýlý dinsel yapýtlara sahiptirler. Sabi inancýna göre bu din Mandedeye (veya Manda) isimli haberci bir melek tarafýndan Vaftizci Yahya’ya vahyedilmiþtir. Göklerin elçisi Mandedeye’nin kutsal esininden dolayý Sabiler, kendilerini Allahýn sevgili çocuklarý kabul ederler. Kutsal kitaplarý “Ginza” ruhun öte dünyaya yolculuðu hakkýnda mitolojik metinler, þiirler, ilahiler içerir. “Kolastra” kitabý, tapýnma ve dinsel törenlerde okunan dualarý, “Kitabý Yahya” isimli kitap Vaftizci Yahya, Meryem ve peygamber Amos ile ilgili öyküleri kapsar. Bunlarýn dýþýnda kurþun levha ve tuðla üzerine yazýlý bir çok dinsel yapýtlarý vardýr. Sabilik eski Pers ve Mani (Manikeizm) dinlerinin izlerini de taþýr. Temel inanç, dünya ile ahret (aydýnlýk ve karanlýk) arasýndaki ikili çatýþmaya dayanýr. Ýnsan ruhu aydýnlýðý, beden karanlýðý temsil eder. Aydýnlýðý temsil eden ruh, ölümü özler; dinin gereklerini yerine getiren ruh, ölümle birlikte “Iþýklar Sarayý”na yükselecektir. Sabilik törenleri arasýnda “Masbotha” denilen vaftiz yoluyla arýnma en önemlisidir. “Pihta” ve “Mambuha” denilen kutsanmýþ besin ayinlerinin ise Babil’den geçtiði sanýlmaktadýr. Kehanette bulunmak, büyü, müzik, raks Þeytan iþidir. Sabilere göre Muhammet “cinli”dir, þeytanýn ta kendisidir. Sabilerin cehennemlik olarak nitelediði dinler arasýnda Hristiyanlýk ve Yahudilik de vardýr. Ruhban sýnýfý son dönemlerde ortaya çýkmýþtýr. Günümüzde Sabi olanlarýn sayýsý 7.000 dolayýnda olup çoðunlukla Aþaðý Dicle ve Fýrat nehri boyunda, Beyrut ve Þam’da yaþarlar. Tapýnaklarý penceresiz kulübelerdir. Önlerinde bir havuz bulunur. Namaz kýlan Yahudi ve Hristiyan mezhep ve tarikatlar da vardýr. Ancak Musa'nýn öðretisinde temel tapýnma belli bayramlarda kurban sunmak ve Þabat günü (cumartesi) hiçbir iþ yapmadan dinlenmektir. Ne Tevrat, ne de Ýncil'de Kuran'daki gibi namaz kýlýnmasý hakkýnda bir buyruk yoktur. ZERDÜÞTLÜK VE SABÝLÝK HAK DÝN MÝDÝR? Yahudilik ve Nasraniliðin (Hristiyanlýk) yaný sýra Sabilik ve Zerdüþtlük de Kuran'da “hak din” olarak kabul görür. Hac Suresi 17. ayette Yahudiler, Hristiyanlar, Sabiler ile Mecusiler (Zerdüþtler) “þirk koþan kiþiler”den (putperestlerden) ayrý tutulur: “Hac 17- Þüphe yok ki inananlar ve Yahûdi olanlar, Sabiîler, Nasrânîler ve Mecusîlerle bir de þirk koþan kiþiler; þüphe yok ki Allah, kýyâmet gününde onlarýn aralarýný ayýrýr; þüphe yok ki Allah, her þeye tanýktýr.” Gölpýnarlý'nýn Kuran çevirisindeki ilgili dipnot açýklamasý þöyledir: “Zerdüþt dinine mensup bulunanlara "Mecusi" denegelmiþtir. Hz Peygamberin, bu din mensuplarýna yapýlacak muâmeleyi talim ederken, onlarla Kitap Ehli muâmelesinde bulunun dediði rivâyet edilmiþtir. Þeyh Þihabeddin Sühreverdî-i Maktul (ölm. 1191), "Hikmet-ül-Ýþrak" ýnda Zerdüþt'ün peygamber olduðunu söyler. Bu kitabý þerheden Kutbeddin Þirâzý de ayný inancý taþýr (Mevlânâ Ebül-Kelâm Azâd - Prof. Said Nefisi: Zülkarneyn yâ Kuruþ-i Kebir, s. 81-83. 2. sûrenin 62. âyetine ait izaha da bakýnýz). PUTPERESTLÝÐÝ AKLAMA ÇABALARI Din ve dinsel tapýnmadaki bir çok adetin putperestlikten kaynaklandýðý arkeolojik bulgular ve araþtýrmacýlar tarafýndan gün ýþýðýna çýktýkça Ýslam, Yahudi, Hristiyan olsun Ýlahiyat fakültelerinin yeni yetme ilahiyatçýlarý ve tarikat önderleri bunlara kýlýf bulma ve bunlarýn kutsal bir kökten geldiðini kanýtlama çabasýna giriþmiþlerdir. “Hristiyan Düþüncesinin Kýsa Tarihi” isimli kitabýnda Ýngiliz dinbilimci Linwood Urban, Yunan felsefesi ve mitolojik inançlardan geldiði apaçýk ortada olan Hristiyanlýðýn ünlü Üçlük öðretisinin Yahudi felsefesinden kaynaklandýðýný kanýtlamaya çalýþýr. Ona göre Platon Musa’dan etkilenmiþ, dolayýsýyla Yunan felsefesi de kutsal bir kökten meydana gelmiþtir. (A Short History of Christian Thought, Linwood Urban, Oxford University Press, 1995) Fakat böyle bir savýn olanaksýzlýðý ortadadýr. Çünkü, Platon'un yaþadýðý devirde Tevrat sadece Ýbrani dilinde mevcuttu ve havralarda saklanýyordu. Yunanca konuþan Yahudilerin anlamasý amacýyla Tevrat’ýn Yunancaya çevrilmesine ÝÖ 280 yýllarýnda baþlanýldý. Ve o tarihlerde ne Platon ne de Aristo hayatta deðillerdi! O halde nasýl olur da Tevrat'ý okuyup Musa'dan etkilenmiþ olabilirler? Bir çok Ýslam yorumcusu Sabilik ve Zerdüþtlük'ün “sonradan bozulmuþ hak din” olduðunu kabul ederler. Yine örneðin Ýslam ilahiyatçýlarýnýn iddialarýna göre Menat, Lat, Uzza, Hubal, Buda, diðer tanrý ve tanrýçalarýn hepsi de yaþamýþ insanlar ve muhtemelen peygamberlermiþ ! Konfüçyüs, Sokrates, ve hattâ Mýsýr tanrýsý Ra da ! Dünya kurulduðundan beri de 124.000 peygamber yüzyýllarca hep ayný hakikati, hep Allah'ýn varlýðýný, birliðini, ahreti, cenneti, cehennemi anlatmýþlar ! Böylece tüm pagan dinler sonradan bozulmuþ hak din kategorisine alýnmýþ oluyor ! Demek ki bu durumda pagan dinin kaynaðý hak din oluyor ! O zaman, tüm putperest din ve inançlarý -Satanizm dahil- bozulmuþ birer hak din olarak görelim ve hepsini aklayalým ! Ancak, eðer Ýbrahim ve Musa'nýn dini hak din idiyse, o halde pagan dinler nasýl olur da “bozulmuþ hak din” ilan edilebilir ? Bir sürü deðiþik hak din olamaz. Çünkü gerçek tektir. Bu baðlamda, Musa'nýn “aranýzda oðlunu ya da kýzýný ateþten geçiren, falcý, büyücü, muskacý, astrolog, medyum, ruh çaðýran, ya da, ölülerin ruhlarýna danýþan kimse olmasýn” (Tevrat, Tesniye 18: 10-11) diye uyarýda bulunmasýný anlaþýlan herhalde kimse kaale almamýþ ! NEO-PAGANÝZM TEHLÝKESÝ Peki neden böyle taktiklere baþvuruluyor? Çünkü ilahiyatçýlar çok iyi biliyorlar ki pagan ögeler, adetler, uygulamalar, vs ayýklandýðýnda kutsallýk kalkanýyla korumaya çalýþtýklarý dinlerinden geriye pek fazla bir þey kalmayacak. Onun için elde ne var yok onu kurtarmaya bakýyorlar. Ben bu tür “kurtarma çabalarý”ný gereksiz ve tehlikeli taktik ve yöntemler olarak görüyorum. Çünkü, bu putperestliðe verilen bir primdir. Hak din diye aslýnda putperestliði pekiþtiriyorlar, farkýnda deðiller. Ýkincisi gidin bakýn: kitapçý vitrinleri hurafe, büyü, falcýlýk, cincilik, UFO, meditasyon vb kitaplarýyla dolup taþýyor. Üniversite sýnavýna girecekler önce türbelere, kabirlere, muskacýlara, cinci hocalara, meditasyon derneklerine koþuyorlar... Ýþte küresel egemenlerin tam özlediði postmodern gençlik ve ideal toplum modeli ! Toplumda “neo-paganizm” (yeni putperestlik) yaygýnlaþýyor. Tanrý nasýl ki putperestlere özgü eylem ve söylemlerden münezzeh ise, o halde, gerçek inancýn da pagan ve mitolojik etkenlerden arýndýrýlmýþ olmasý gerekir diye düþünüyorum. Milyonlarca insaný taþlarýn, yapýlarýn, duvarlarýn, putlarýn, haçlarýn önünde yere kapanmaya zorlayan gücün sorgulanmasý gerektiði kanýsýndayým. Çünkü, Kierkegaard'ýn belirttiði gibi bu tanrýsal olmaktan çok, “þeytani” bir gücü andýrýyor. Ýmdi, namaz gibi paganlýktan gelme bir tapýnmayý “bu kadar farklý kültürdeki pek çok insan ibadet amaçlý kullanýlýyorsa, demek ki bu ibadet hareketleri insan fýtratýnýn doðal bir sonucudur” diye çakma bir mantýkla yorumlayýp iþin içinden sýyrýlmaya kalkýþmak, bu tür “þekilci bir tapýnma”nýn -tanrýsal deðil- ancak insan doðasýnýn bir gereði olduðunun zaten “doðal” bir itirafýdýr. Sanýrým burada þunu sormamýz gerekiyor: Yüce Tanrý bizden böyle þekilci ve pagan bir tapýnma mý bekliyor, yoksa þekilcilik ve putperestlikten arýndýrýlmýþ bir yaklaþým tarzý mý bekliyor? Bu konuda uzlaþmacý olabilir miyiz? “Kutsal” ile “kutsal olmayan” bir arada bulunabilir mi? Yoksa biz baþka þeylere -dindarlar için söylüyorum- belki de Tanrý'nýn gözünde çok murdar ve mekruh þeylere, varlýklara mý tapýnmaktayýz hiç farkýna varmadan? Herkes istediði gibi tapýnmakta özgürdür. Ancak, gerçek anlamda tanrýtanýmaz veya dinsiz olanlarýn, insanlarý kolayca güdülemek, madden ve manen sömürmek amacýyla sürü sepet hurafeyi ve putperestiði sanki tanrýsal buyruklarmýþ gibi topluma dayatanlar olduðuna bir kez daha dikkat çekmek isterim.
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Hulki Can Duru, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |