Ben bir öðretmen deðil, bir uyandýrýcýyým. -Robert Frost |
|
||||||||||
|
Týpký bir önceki, yada ondan önceki, yada sonsuz önceki günlerde olduðu gibi, pencerenin önündeki kalorifer peteklerinin üzerindeki yýrtýk ve sarýmsý perdeleri kaldýrýp, çamurlu camýn ardýndan Eskiþehir-Ankara tren yolunun, sislere bulanmýþ raylarýna bakýyorlardý. Emekli kondüktör Süreyya bey, kendisine bakmak için evlenmeyen, yine kondüktör olan oðlu Rýfat’a, takým elbisesine ve düdüðüne büyük bir gururla bakýyordu. Eþi Lütfiye haným öldükten hemen sonra, artýk gelecek planlarýný yine sonsuzluk kavramýyla bir vagon baðlantý demiriyle kenetlemiþcesine, bir ritüel gibi garip bir döngü içerisine sürüklediði hayatýný, bu küçük ilçenin yine kendinden büyük umutlar taþýyan sarý boyalý garýnýn hemen yanýndaki, üç katlý TCDD lojmanlarýnda tamamlamak istiyordu. Ve sonsuzluk; Süreyya bey için; üç gün öncesi veya üç gün sonrasý kadar büyük bir uzaklýða sahipti. Zira Lütfiye hanýmý; dolayýsýyla Lütfiye haným’ýn, iki yýl önce kendisini kapý önündeki tren raylarýný tamir etmeye çalýþýrken görüp kalp krizi geçirerek öldüðünü hatýrlamýyor; Rýfat’ý ise çoðunlukla Tatvan garýnda birlikte çalýþtýklarý bir arkadaþý zannediyordu. - Tam kýrk yýl çalýþtým ben, kýrk yýl. Demiryolu iþçisi Bekir’in; düz saçlý, yuvarlak yüzlü, hiç aðlamayan, çok soru soran, on bir yaþýndaki oðlu, -Adalet Partisi sevdalýsý dedesinin gurur duyduðu tek torunu- Süleyman, bu soðuk ve sisli Aralýk günü yine yanýndaydý. Pencerenin önünde, peteklerin dibinde… - Süreyya amca, bu trenler neden duman çýkarýyor? - Gittikleri belli olsun diye oðlum. - Gittikleri neden belli olsun ki? - Her giden bir iz býrakýr mutlaka. - Lütfiye teyze de sana bir iz býraktý mý? - Býraktý. - Ne býraktý Süreyya amca? Durdu, hatýrlamaya çalýþtý, gülümsedi. - Dumanlarýný Süleyman, dumanlarýný… Gülüþtüler; pencerenin soðuk rüzgarlarý içeri çeken aralýðýndan kafalarýný çýkarýp, Rýfat’ýn bir hareketle yerinden oynattýðý koca Doðu Ekspresi þimendiferine gururla baktýlar. - Peki ya, bu trenler, nasýl duman çýkarýyor Süreyya amca? Yaþam böyleydi, trenler gibi geçiyordu pencerenin önünden. Alacalý ve sesli… Yaþam böyleydi, gittikleri belli olsun diye dumanlar býrakan, trenler gibi… Süreyya bey, bir kovanýn içine bulaþýk deterjanýný boþalttý, üzerine masanýn üzerinde duran ve birkaç gün öncesinin, yani sonsuzluðun suyunu barýndýran sürahiden birkaç bardak kadar su aktardý. Elini sokup köpürttü. Çocukluðunda belki en çok sevdiði þeylerdendi sabun köpüðü üflemek ama, o kadar sonsuz zamanlarý hatýrlayamýyordu iþte... Süleyman, boyasý sökük, döküntü merdivenlerden aþaðý koþuþtururken baðýrýyordu: - Rýfat abi! Rýfat abi! Süreyya amca dumanlar çýkarýyor…
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Hýdýr Murat Doðan, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |