..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
"İçtenlik bütün dehanın kaynağıdır." -Boerne
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > İnceleme > Türkiye > Hakan Yozcu




4 Mart 2015
Dikili'de Bir Kıbrıslı Türk  
Hakan Yozcu
Bademliköyü, 1600 nüfusa sahip, küçük ama gelişmiş bir köy. Köyün hemen dışındaki plaj, burayı değerli kılmış. Burası iç turizme hizmet ediyor. Genellikle Türkiye’nin çeşitli yerlerinden gelen çadırcı tatilciler bulunuyor. Bademli Köyü’n tam karşısında Midilli Adası var. Ada, köye o kadar yakın ki adeta köy ile iç içe. Akşamları Midilli’nin ışıklarını görebiliyorsunuz. Bademliköy’ün en büyük özelliklerinden birisi, burada doğanın bakir kalması. Adeta hiç el değmemiş. Betonlaşma hemen hemen hiç yok. Çevre, tamamen doğal güzellikler ile sarılmış. Her taraf zeytin ağaçları ile çevrili.


:AJHC:


     Ege’nin uçsuz bucaksız zeytin ağaçları arasında ilerliyoruz. Önümüzde Dikili şehri var.
     Dikili, İzmir’in kuzeyinde, Çanakkale yolu üzerinde küçük, şirin bir ilçe. Dikili’den sahil boyunca batıya doğru yedi kilometre giderseniz Bademliköyü’ne ulaşırsınız.
     Bademliköyü, 1600 nüfusa sahip, küçük ama gelişmiş bir köy. Köyün hemen dışındaki plaj, burayı değerli kılmış. Burası iç turizme hizmet ediyor. Genellikle Türkiye’nin çeşitli yerlerinden gelen çadırcı tatilciler bulunuyor. Bademli Köyü’n tam karşısında Midilli Adası var. Ada, köye o kadar yakın ki adeta köy ile iç içe. Akşamları Midilli’nin ışıklarını görebiliyorsunuz.
     Bademliköy’ün en büyük özelliklerinden birisi, burada doğanın bakir kalması. Adeta hiç el değmemiş. Betonlaşma hemen hemen hiç yok. Çevre, tamamen doğal güzellikler ile sarılmış. Her taraf zeytin ağaçları ile çevrili.
     Köylüler, insana dostça yaklaşıyor. Yabancı olduğunuzu hissetmiyorsunuz dahi. Nereye oturursanız oturun, hemen size kendi elleriyle yaptıkları koruk şurubundan ikram ediyorlar. Koruk, üzümün henüz olgunlaşmamış ekşi, ham hali. Bunu ezip, kaynatarak elde ediyorlar.
     Yine burada sızma zeytinyağı çok ünlü. Çok nefis bir tadı var. Ekmeği yağa bandırıp bandırıp yiyorlar. Bademliköy’ün havası tertemiz. Suyu bol. Diğer sahillere göre burası daha ekonomik ve ucuz.
     Burada Mahmut Yaman Bey’in misafiri olacağız. Mahmut Bey, Kıbrıslı bir vatandaşımız. Yirmi yaşında genç bir delikanlı iken işsizlik nedeniyle KKTC’den ayrılmış. Otuz iki yıldır İzmir’de yaşıyor. Emekli bir polis memuru.
     Kendisi İzmir Havaalanında yıllarca bomba uzmanlığı yapmış. İzmir’e gelen çeşitli devlet büyüklerine koruma görevliği yapmış. Kimler yok ki koruma yaptığı kişiler arasında? ABD Başkanı Bill Clinton’dan tutun da KKTC birinci Cumhurbaşkanı Sayın Rauf Denktaş, eski başbakanlarımızdan Sayın Derviş Eroğlu gibi kişiler... Bunlarla yakından tanışıp konuşabilme fırsatını yakalamış.
     Mahmut Bey, sohbetimiz esnasında Derviş Eroğlu’na ve Denktaş’ahayranlığını dile getiriyor. Onların KKTC’nin mimarı olduğunu söylüyor. KKTC’yi vatan yaptıklarını dile getiriyor. Bu günlere gelinmesinde bu iki önemli şahsiyetin çok emeği geçtiğini anlatıyor. Tüm Kıbrıs Türkü’nün bu iki devlet adamına minnettar olduğunu söylüyor.
      TV’lerde ve gazetelerde haberleri takip ederken, bunların adını duyduğunda çok heyecanlandığını söylüyor. Onları dinlerken, izlerken ve okurken kendisini çok güçlü hissettiğini belirtiyor.
     Şu andaki hükümetin başa gelirken söylemlerini beğenmediğini, çünkü hükümetin “bizim tanınmak gibi bir derdimiz yok” dediklerini, bunun da doğru olmadığını anlatıyor. Bu nedenle bu söylemleri ciddi bulmadığını da dile getiriyor.
Türkiye’de yaşayan soydaşlarımızın bu tür söylemleri duymak istemediğini, bu insanların KKTC’yi bir milli dava olarak gördüklerini, ve her ne pahasına olursa olsun KKTC’ye sahip çıkılması gerektiğini anlatıyor. Bu nedenle de Eroğlu ile Denktaş’ın buralarda çok sevildiğini söylüyor.
Şimdi ise hükümetin eski hükümetlerin söylediklerinden farklı bir şey söylemediklerini ve farklı icraatta bulunamadıklarını söylüyor. Önemli bir icraat yapmayan bu hükümetin pek fazla ayakta duramayacağını dile getiriyor.
     Buralarda ne yapıyorsunuz? Kıbrıs’a dönmüyor musunuz? diye soruyoruz. Cevabı şu oluyor: Emekliye ayrıldıktan sonra KKTC’ye gelmiş. Ama aldığı emeklilik maaşı orada kendisine yetmemiş. Çünkü Kıbrıs çok pahalı. Sıkıntıya düşmüş. Bu nedenle de buraya geri dönmüş. İkramiyesi ile İzmir’den ev almış. Artık buralı olmuş. Bundan sonra sadece kışları Kıbrıs’a gelecekmiş. Yaz mevsiminde ise sürekli Bademliköyü’ne geliyormuş. Burada deniz kenarına çadır kurup mütevazi bir yaşam sürüyor.
     Kendisine göre çadırı Kaddafi’nin kraliyet çadırından daha güzel, daha üstün. Çadır küçük. Sade bir şekilde döşenmiş. Kendisine göre saray parçası. Yandaki trafodan elektrik enerjisi alıyor. Su pet şişelerinden odalara avizeler yapmış. Elektrik kabloları geçirilen plastik borulardan bir kamelya yapmış. Buranın gölgesinde oturup kahvesini yudumluyor. Kahveden hiç vaz geçmemiş. Kıbrıs’tan sürekli kahve getirtiyormuş.
     Çadırının hemen yanında limuzin diye tabir ettiği 1983 model 131 Şahin var. “Ayağımı yerden kesiyor. Her yere ulaşımımı sağlıyor” diyor.
     Çamaşır leğenini araba tekerinin iç lastiğine geçirmiş. Kendisine göre bu da “yat” oluyor. Bu yatın içine, özel yaptırdığı uzunca balık ağını koyuyor. Her akşam, insanlar denizden çıkınca, kendisi denize girerek, bu balık ağını denize atıyor. Sabah erkenden kalkıp ağını çekiyor. Kısmette ne varsa balıkları toplayıp buzluğa koyuyor. Akşam olunca da mangalda güzel bir balık ziyafeti çekiyor. Rakı şişesini de hiç yanından eksik etmiyor. Burada dikkatimizi çeken şişelerin hep KKTC rakısı olması. Bunları nereden alıyorsun diye sorduğumuzda, “Türkiye’de rakının çok pahalı olduğunu , Kıbrıs’ta ise çok ucuz olduğunu, bu nedenle de Kıbrıs’tan getirttiğini” söylüyor.
     Gerçekten de Mahmut Bey’in pişirdiği balıklar çok lezzetli. Tadına doyum olmuyor. Rakıyla da birleşince dünyanın en iyi iki arkadaşı oluveriyorlar.
     Balığın yanında da hiç bilmediğim bir salata türü var. Bunu deniz böğrülcesinden yaptığını söylüyor. Kendiliğinden tuzlu olan bı salataya limon sıkılınca tadı çok hoş oluyor.
     Hayatının bu olduğunu ve burada dünyanın en mutlu insanı olduğunu, KKTC’yi çok sevdiğini, oraları da çok özlediğini söylüyor.



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın türkiye kümesinde bulunan diğer yazıları...
6. Türkoloji Buluşması
bir Güneşin Yeniden Doğduğu Yer: Samsun
Ara Çayhaneler
İki VIzdan, Bir Bizden
Bir Uzungöl Hatırası
Çay ve Şenlikler Diyarı Rize
dışarıda Deli Dalgalar: Sinop
Maçka Yolları Artık Taşlı Değil
Trabzon’da Bir Gün
Cennet ve Cehennem

Yazarın İnceleme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
"Gün Olur Asra Bedel" Üzerine Bir İnceleme
Bir Şiir Emekçisi: İhsan Tevfik Kırca
Yozcuların Kökeni ve Çangaza Köyü
yaşar Kemal’in Ölüm Yıldönümü Münasebetiyle
Çeşitli Yönleriyle Prof. Dr. Erhan Arıklı
Öykü Tiyatro ve Sanat Üzerine
Benim Gözümden "Tutunamayanlar"
"48 Saat" Üzerine
Âşık Osman Akçay İle Tanıştık
Çakırcalı Efe Üzerine

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
El Eder [Şiir]
Vakit Gelince [Şiir]
Acı Ektim [Şiir]
Gönlümün Tacısın Yar [Şiir]
Hayallerim [Şiir]
Nerdesin? [Şiir]
Kurban Olurum [Şiir]
Kara Güzel [Şiir]
Yüreğimde İhtilal Var [Şiir]
Hayat Seni Çözemedim [Şiir]


Hakan Yozcu kimdir?

1964 doğumluyum. Kuzey Kıbrıs'ta yaşıyorum. 1988 Erzurum Atatürk Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünden mezun oldum. 20 yıl çeşitli okullarda edebiyat öğretmenliği yaptım. Uzun yıllar Yenivolkan ve Güneş Gazetelerinde köşe yazarlığı yaptım. Şu an Habearkıbrıslı ve Güncelmersin Gazetelerinde yazıyorum. Birçok internet gazete ve sitelerinde yazılarım yayınlanıyor. Şiir, öykü ve tiyatro oyunları yazıyorum. Bu alanlarda çeşitli ödüllerim var. Kendime ait basılmış "Güzel Bir Dünya" ve "Mesela Başka" isimli iki adet öykü kitabım var. 7 tane tiyatro oyunum var. 6 yıl Kıbrıs Türk Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü görevinde bulundum. Halen Başbakan Yardımcılığı Ekonomi, Turizm, Kültür Ve Spor Bakanlığı'na bağlı Müşavirim.

Etkilendiği Yazarlar:
...


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Hakan Yozcu, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.