..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Dünyada insandan çok aptal var. -Heinrich Heine
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > İnceleme > Türkiye > Hakan Yozcu




4 Mart 2015
Buyduk Buyduk!  
Hakan Yozcu
Bizi, şehre girerken üniversitede beraber olduğumuz, ekmeğimizi, derdimizi, acımızı paylaştığımız kardeşim Yakup Yayla karşılıyor. Kucaklaşıyoruz. Evinde iki gün misafir oluyoruz. Karadeniz insanının en sıcak sevgisini sunuyor bize. Misafirperverliğin en yücesini gösteriyor. Hanımı Halime Hanım, adeta etrafımızda pervane kesiliyor. Kızları Şeyma ile Maide hizmet için birbirleriyle yarışıyor. Bir misafire ilgi, ancak bu kadar gösterilebilir. Rahat etmemiz için her şeyi sağlıyorlar bize. Gerçekten de rahatız. Çünkü dost bir evdeyiz.


:AABD:

     Ordu’dan sonra uğrak yerimiz Giresun oluyor. Giresun da Karadeniz Bölgesi’nin güzide şehirlerinden biri.
     Şehrin bir kısmı denize doğru uzanıyor; diğer kısmı da dağlara tırmanıyor. Kalenin hem doğu; hem de batı tarafına kurulmuş. İki ayrı şehir gibi.
     Giresun, ilk defa Fenikeliler zamanında kurulmuş. Burada kiraz bol olduğundan buraya “Kerasus” adı verilmiş.
     Sonra Giresun, Romalılar ve Rumların hakimiyetine geçmiş. Romadan gelen komutan Giresun’dan ayrılırken hiç görmediği kiraz fidanlarından da yanında götürmüş. Böylece Avrupa’ya kiraz, buradan yayılmış. Buradan da bütün dünya, kirazı, Giresun sayesinde öğrenmiş.
     Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u fethetmesinden sonra, 1461 yılında Pontus Rum Devletine son verilerek, Giresun, Türk topraklarına katılmış.
     Günümüzde bu şehir, dünyanın fındık merkezi olarak biliniyor. Fisko-Birlik Genel Merkezi burada bulunuyor. Bunun yanı sıra balıkçılık ve turizm de geçim için, önemli yer tutuyor. Özellikle yayla turizmciliği çok gelişmiş. Adeta bir sektör haline gelmiş. Bir de Karadenizin tek adası olan Giresun Adası da bu şehir sınırında yer alıyor. Burası da çok ilgi çeken yerler arasında.
     Bizi, şehre girerken üniversitede beraber olduğumuz, ekmeğimizi, derdimizi, acımızı paylaştığımız kardeşim Yakup Yayla karşılıyor.
     Kucaklaşıyoruz. Evinde iki gün misafir oluyoruz. Karadeniz insanının en sıcak sevgisini sunuyor bize. Misafirperverliğin en yücesini gösteriyor. Hanımı Halime Hanım, adeta etrafımızda pervane kesiliyor. Kızları Şeyma ile Maide hizmet için birbirleriyle yarışıyor. Bir misafire ilgi, ancak bu kadar gösterilebilir. Rahat etmemiz için her şeyi sağlıyorlar bize. Gerçekten de rahatız. Çünkü dost bir evdeyiz.
     Akşam Ekrem Özdemir, hanımı ve çocuklarıyla geliyor. O da sınıf arkadaşımız. Tabiri caizse bizim kumpanyadan. Yarenimiz, dostumuz, canımız.
     Yıllar, pek bir şey götürmemiş arkadaşlardan. Ben biraz göbeklenmişim, Yakup’un saçları gitmiş, Ekrem’in yanakları ve gıdıkları biraz etlenmiş. Bunun dışında hep aynı kalmışız.
     Bir aile çay bahçesine gidip hasretleşiyoruz. Bayanlar kendi aralarında iyice tanışırken, bizler hep üniversite yıllarını yad ediyoruz.
     Ertesi gün hep birlikte yaylalara çıkıyoruz. Giresun’un iç kesimlerine doğru 30 km uzaklıktaki Dereli ilçesi üzerinden Kümbet Yaylasına çıkıyoruz.
     Yol boyunca doğal manzara başımızı döndürüyor. Alabildiğince yeşillik, orman ve su…
     Kümbet Yaylası 1710 Rakıma sahip. Burası uluslar arası yayla şenliklerine de ev sahipliği yapıyormuş.
     Zirveye ulaşıyoruz. O kadar soğuk ki üşüyoruz. Allah’tan Ekrem hazırlıklı davranmış. Arabanın arkası kışlıklarla dolu. Bize birer mont veriyor. Giyiyoruz.
     Yaylanın girişinde küçük bir Pazar var. Köy girişi restoranlar, çayhaneler, kebap evleri, bakkallarla dolu. Köye girer girmez et kokuları burnumuza doluyor. Her taraf et kokusu ile sarılmış. Kokuları duyunca açlığımızı hissediyoruz.
     Ekrem, fırından taze çıkmış pide alıyor. Sıcacık. O kadar lezzetli geliyor ki, tadını unutamıyoruz.
     Yemek için biraz aşağıya, Uzundere köyü’ne iniyoruz. Burada alabalık tesisleri var. Dileyen balık, dileyen et veya tavuk tercih ediyor. Tabii yerel yiyecekler de bol miktarda sunuluyor.
     Uzundere Köyü, Kümbet yaylasının 5 km kadar aşağısında. “Uzundere Alabalık Tesisleri Aile Pansiyonu”na geliyoruz. Rüstem Mert ve Oğulları işletiyor burasını.
     Bir akarsuyun hemen yanına kurulmuş. Yapılar hep ahşap. Bölgesel özellikler aynen korunmuş.
     Ben, balık söylüyorum. Izgarada pirzola da yapılıyor. Balık, çok lezzetli. Çünkü tereyağ ile pişiriliyor. Yörenin suyundan mı, otundan mı bilemem, ben, daha bu kadar lezzetli bir balık yemedim.
     Bu arada söz balıktan açılıyor. Ekrem’in büyük oğlu Mehmet Buğrahan, tam bir balıkçı. Olta ile yakaladığı balığı anlatıyor. Fotoğrafını çekmiş, gösteriyor. Bu konudaki hünerini anlata anlata bitiremiyor.
     Balığın arkasına demli çaylarımızı içiyoruz. Karadeniz, ne de olsa çayın anayurdu. Bu nedenle çayın tadı bir başka oluyor.
     Yakup bu arada “Buyduk! Buyduk!” diye haykırıyor. Ne demek diye soruyorum. Yöresel ağız olduğunu ve çok üşümek, donmak anlamına geldiğini söylüyor. Espiri yapıyor “Ekrem de olmasa zatürre olup gideriz” diyor. Hep birlikte gülüyoruz.
     Kalkma vakti geliyor. Zira sis bütün yaylaya çöküyor. Nerede ise göz gözü görmüyor. Ekrem son bir kez dağda, daireler çizerek bize doğal güzelliği gösteriyor.
     Arada bir akan pınarların başına durup, buz gibi kar sularından içiyoruz.
     Müthiş bir gün yaşıyoruz. Doğanın her türlü manzarasını içimize sindiriyoruz. Akşam evlere döndüğümüzde yorgunluktan bîtap düşüyoruz.
     Ertesi gün Trabzon’a geçeceğiz. Of Üzerinden Uzungöl’e kadar uzanacağız. Burada birkaç gün mola verip dinleneceğiz.
     Tabii oradaki doğal güzellikleri de sizlerle paylaşacağız.
     



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın türkiye kümesinde bulunan diğer yazıları...
6. Türkoloji Buluşması
bir Güneşin Yeniden Doğduğu Yer: Samsun
Ara Çayhaneler
İki VIzdan, Bir Bizden
Bir Uzungöl Hatırası
Çay ve Şenlikler Diyarı Rize
dışarıda Deli Dalgalar: Sinop
Maçka Yolları Artık Taşlı Değil
Trabzon’da Bir Gün
Cennet ve Cehennem

Yazarın İnceleme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
"Gün Olur Asra Bedel" Üzerine Bir İnceleme
Bir Şiir Emekçisi: İhsan Tevfik Kırca
Yozcuların Kökeni ve Çangaza Köyü
yaşar Kemal’in Ölüm Yıldönümü Münasebetiyle
Çeşitli Yönleriyle Prof. Dr. Erhan Arıklı
Öykü Tiyatro ve Sanat Üzerine
Benim Gözümden "Tutunamayanlar"
"48 Saat" Üzerine
Âşık Osman Akçay İle Tanıştık
Çakırcalı Efe Üzerine

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
El Eder [Şiir]
Vakit Gelince [Şiir]
Acı Ektim [Şiir]
Gönlümün Tacısın Yar [Şiir]
Hayallerim [Şiir]
Nerdesin? [Şiir]
Kurban Olurum [Şiir]
Kara Güzel [Şiir]
Yüreğimde İhtilal Var [Şiir]
Hayat Seni Çözemedim [Şiir]


Hakan Yozcu kimdir?

1964 doğumluyum. Kuzey Kıbrıs'ta yaşıyorum. 1988 Erzurum Atatürk Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünden mezun oldum. 20 yıl çeşitli okullarda edebiyat öğretmenliği yaptım. Uzun yıllar Yenivolkan ve Güneş Gazetelerinde köşe yazarlığı yaptım. Şu an Habearkıbrıslı ve Güncelmersin Gazetelerinde yazıyorum. Birçok internet gazete ve sitelerinde yazılarım yayınlanıyor. Şiir, öykü ve tiyatro oyunları yazıyorum. Bu alanlarda çeşitli ödüllerim var. Kendime ait basılmış "Güzel Bir Dünya" ve "Mesela Başka" isimli iki adet öykü kitabım var. 7 tane tiyatro oyunum var. 6 yıl Kıbrıs Türk Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü görevinde bulundum. Halen Başbakan Yardımcılığı Ekonomi, Turizm, Kültür Ve Spor Bakanlığı'na bağlı Müşavirim.

Etkilendiği Yazarlar:
...


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Hakan Yozcu, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.