Ben bir dünya yurttaşıyım. -Sokrates |
|
||||||||||
|
Bakarım bakarım sılam görünmez Ara yerde yıkılası dağlar var “Karacaoğlan” Gurbette Aybastılı olmak, nasıl bir duygudur. Günümüzde bazı kavramların anlamları değişmiştir. Gurbet kelimesi, memleket kelimesi gibi.. Aybastılı bir ailenin çocuğuna İstanbul’da sorulsa, Nerelisin? diye, çoğunlukla Aybastı veya Ordu ifadesini duymayacaksınız. O kendisini, “İstanbullu “ olarak tanıtacaktır. Ancak şöyle bir cevap da olabilir; “Babam Aybastılı” Bayramlarda, hasat günlerinde, festival, cenaze veya düğün gibi önemli günlerde kısa süreliğine gelinen yer artık “sıla” olmuştur. Aybastılı gurbeti memlekete dönüştürmüştür. Evi, işyeri, arabası, işi ve meşguliyeti Aybastı da değil, yaşadığı yerdedir. Memleket hasretini bulunduğu yerdeki hemşehrileriyle, derneklerde, festivallerde, bir vesile ile bir araya gelmelerde veya televizyonunda izleyerek gidermektedir. Memleketine dönüp dönmeyeceğini sorduğunuzda, sıla özlemini yaşadığını anlatacaktır, birgün geri döneceğini ifade edecektir, ancak dönmesinin mümkün olmadığını bakışlarından anlayacaksınız. İstanbul’da Ankara’da çoğunlukla Aybastılıar, aynı semtlerde aynı mahallelerde oturmaktadır. Kurmuş olduğu hemşeri derneklerinde; düğünlerini, davetlerini, eğlencelerini, toplantılarını, buluşmalarını yapmakta, orada memleketlerinde yaşanılan gelenek görenekleri taşımaktalar. Dernek üyesi olmayanlar bu imkanlardan yararlanamıyor. Dernekler, sadece buluşulan yer değil, ekonomik bir güç oluşturmuşlardır. İçinde her türlü ihtiyaçlarını karşılayabildikleri dernek binaları çoğunlukla derneğin mülkiyeti olmuştur. Derneklerin en önemli özelliği yardımlaşma dayanışma ve sorunların danışıldığı çözüldüğü mekanlar olmalarıdır. Öğrencilere burs, askere gidenler gençlere harçlık, düğünü ve cenazesi olanlara yardım gibi çok yararlı hizmet üreten dernekler de vardır. Derneklerin bu yararlı faaliyetlerine karşın dernek çatısına katılmayanların sayısı oldukça fazladır. Gurbetçilik geçmişte olduğu gibi, mevsimlik veya geçici değil, süreklilik üzerine bir şekil almıştır. Kazancını bulunduğu yerde harcamakta ve değerlendirmektedir. Ev veya işyeri almak, işletme kurmak gibi… Yurtdışında yaşayanlar, yatırımlarını daha önce memleketlerine yaparken, günümüzde sahil kasabalarına veya büyük kentlere kaydırmışlardır. Memleketine yatırım yapanların sayısı çok azalmıştır. İlk kuşak İstanbul’a veya büyük şehirlere gidenler, inşaat, triko gibi benzeri işlerde çalışırlarmış. O günden bugüne çok şeyler değişmiş. Günümüzde gurbetçilerin tamamına yakının bir evi var. İki veya üç evi olanlar olduğu gibi, bunların dışında işyeri ve arabası olanlar oldukça çoktur. Bugün Aybastılılar, İstanbul’un ekonomisinde söz sahibi durumdalar. Aybastılılar son yıllarda eğitim alanında çok büyük ilerleme içindeler. Gerek gurbette olsun, gerekse Aybastı’da olsun, eğitimli meslek sahiplerinin sayısında ki artış gurur vericidir. Aybastılar, devlet sektöründe ve özel sektörde söz ve yetki sahibi konumundalar. 1977 yılında İstanbul’da askeri öğrenciydim. Bir pazar günü Küçükçekmece’de geziyordum. Bir inşaat sahasının yanından geçiyordum. Birden yağmur bastırdı. Şantiye binasına sığındım. Hoşbeş ettikten sonra, tanışmak faslına geçtik. Yaklaşık on kişiydiler. Hepsi de Aybastılı’ydı. Yere oturmuşlar, bir tencerede yemek yiyorlardı. Beni de davet ettiler. Bende yemeğe katıldım. Sonra çay içtik. Çok sıcak bir ortamları vardı; samimiydiler, içtendiler, yüzleri gülüyordu. Bir tencere yemeği rızaları ile paylaşıyorlardı. Bu manzarayı ömrüm boyunca hiç unutamadım. Teşekkür ettim, yanlarından ayrıldım. Geçen yıl İstanbul’da beş altı derneği ziyaret ettim, birkaç düğüne gittim. Yine bazı ev ziyaretlerine gittim. Ancak hiç birisinde şantiyede gördüğüm sıcaklığı ve içtenliği görmedi. Oysa, ekonomik olarak sosyal olarak çok daha ileri düzeydelerdi. Silahlı Kuvvetler de görev yaparken, çok sayıda Aybastılı asker tanıdım. Şunu anladım ki, Aybastılılar çok yetenekli ve zeki insanlardı. Aybastılılar her alanda başarılı olduğu gibi, bulundukları her yerde başarılarıyla öne çıkarlar. 1960’lı yıllarda, Almanya’ya işçi gönderilecektir. Aranılan, özelliklerden en önemlileri şunlardı; ekonomisi zayıf ve geri olan il ve ilçelerden yurttaşlar gönderilecekti. Ayrıca, uyum sağlama yeteneği aranacaktı. Bu özellik çok önemliydi. Gideceği ülkeye uyum sağlayabilecek yörelerden seçilen kişiler gönderilecekti. İşte Aybastılıların en önemli özelliklerden biride bulunduğu ortama ve çevreye uyum sağlamsa yeteneğidir. Almanya’da ki izlenimlerime göre; Almanya’da yaşayan Aybastılılar, kendi kültürlerini ve inançlarını kaybetmeden bulundukları ülkeye uyum sağlamışlar ve başarılı olmuşlardır. Yoksulluğu paylaşmak kolaydı, varlığı paylaşmak çok zor…
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © kemal düz, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |