..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Her insanda insanlığın tüm durumları vardır. -Montaigne
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > İnceleme > Toplumbilim > Cemal Zöngür




30 Mart 2019
Türkiye'de Solun Kavramsal Karışıklığı  
Süper Egosunu Zayıflatmamış Hiçbir İnsan Solcu Olamaz, Oldum Diyenler Arkasından Sürüklenen Zavallılardır.

Cemal Zöngür


Sol ve Sosyalizm; insanların günlük toplu faaliyette bulunma fiilinden türetilmiştir. Bu ise birlikte yaşamanın gereği maddi manevi tüm kültürel ve insani değerleri savunan paylaşımcı ilkelere sol, sosyalizm, komünizm ve sosyal demokratlık denilmiştir.


:GEC:


Kavram karışılığı; Düşüncelerin ifadesi başta olmak üzere kültürel alanda kullanılan kelimelere, gerçek dışı alakasız anlamlar yüklenerek, sulandırılıp kıymetsizleştirmek demektir. Bu dejenerasyon devlet yönetimleri ve ortak çalıştığı kurumlarca gerçekleştirilir. Devletlerin dışında sistemli kültürel yozlaştırmayı yapacak başka gücün varlığı söz konusu değildir.

Karışıklık, Türkiye'de sadece sol ile sınırlı değil. Kültürel her alanda büyük bir kavram karışılığı mevcuttur. Örneğin devlet yönetimindeki uygulamalarda, ticari, siyasi, sosyal ve dinde yaşanan skandallar kavram karışıklığının sonucudur. Devlet yönetimi açısından bu anormalliklerin hiçbir önemi olmayabilir, fakat insanlıktan yana olan solun asla böyle bir lüksü yoktur. Şartlar ne kadar zor olsa da, toplumun ve emekçi sınıfın geleceği açısından, solun tam ve doğru şekilde kavranması büyük bir öneme sahip. Bir toplum ve ülkenin ileri gitmesinde en büyük temel güç, solun doğru kavranarak emekçi sınıfın örgütlülüğüne bağlıdır. Bu yüzden solu bilimsel, doğru şekilde yazıp kavratacak kişiler, gerçek sol kültüre sahip felsefeci teorisyenlerdir. Bunların dışında solun tarifini yapmak yozlaştırmaktır. Hele.! Nihilist burjuva döküntüsü Kemalist ırkçıların solu savunması ve tarifini yapması, halka ve solculuğa büyük bir hakarettir. Kemalist anlayışın solculuk diye bir derdi olmadığı gibi, sadece sola gidecek kitleyi engelleyip iradesizleştirmektir. Askeri darbeler öncesi ve sonrasında sol kitleye yapılan katliamlar her şeyi özetlemeye yetiyor.

Çünkü Kemalizm devlet demektir, mevcut devlet ise Kemalizm olduğuna göre, bu anlayışın sol olduğunu savunmak toplumla alay etmektir. Ve her iktidara gelen siyasi anlayış, Kemalist ırkçılığın üzerine daha fazlasını ekleyip, iletişim araçlarını kontrollüne alması neticesinde, halkın farklı düşünce üretmesi sürekli engellenmektedir. Böylece halk, devlete egemen olan bir avuç oligarşik burjuvazi ve sol bozuntusu CHP gibi siyasi anlayışların ağzından çıkana bakarak hareket ediyor. Ondan sonrada solun kim ve ne olduğu bir tülü anlaşılamıyor.

Bugüne kadar Türkiye'nin özgün toplumsal, coğrafi, kültürel ve ekonomik yapısına uygun sol teorinin yazılmamış olması, bir tesadüf müdür? Ya da solun eski anlam ve içeriği büyük bir değişime uğradığı halde, Türkiye'deki solcular ne öncesinden ne de şimdi, solu Anadolu'nun özgünlüğüne göre sentezlemekten sürekli uzak durmaları nedendir? İşte soldaki örgütlenememe, bir araya gelememe ve doğru kavranamayışın birinci kaynağı bunlardan ibarettir. Diğer bir engelse Türkiye toplumu kültürel açıdan dünyanın gerisinde bırakıldığı için, kimin ne söylediğini çözüp anlayacak kapasiteden çok uzaktır. Faşist burjuvazinin istediği de budur. Solla ilgili Fransız parlamentosundaki hikayeye girmeden, bilimsel özünü hatırlamaya çalışalım

Sol ve Sosyalizm; insanların günlük toplu faaliyette bulunma fiilinden türetilmiştir. Bu ise birlikte yaşamanın gereği maddi manevi tüm kültürel ve insani değerleri savunan paylaşımcı ilkelere sol, sosyalizm, komünizm ve sosyal demokratlık denilmiştir. Sol ve sosyal kavramı, sanayi kapitalizmine kadar genelde esnaf ve sanatkarların faaliyetlerini kapsayacak şekildeydi. Sanayi kapitalizminin gelişmesiyle mevcut sol ifade emekçileri kapsamaktan epey uzaktı. Bu eksik ve yanlışlığın farkına varan Kral Marks ve Friedrich Engels, solun yeniden tarifini şu şekilde yapmışlardır. Emekçi sınıflar başta olmak üzere her türlü insani hakları materyalist bilimsel ilkelerle savunan Marksist devrimci teori demektir. Yaklaşık 200 yıldan daha fazla, dünya burjuvazisine her yerde önemli derecede geri adım attırmayı başarmıştır bu düşünce. Türkiye gibi geri kalmış devletlerse, solun bu anlamından korkup her türlü itibarsızlaştırmayı temel ilke saymıştır kendisine. Sola karşı saldırı ve itibarsızlaştırmanın özellikle Cumhuriyetle başladığını herkesin bilmesi gerekir.

Bunu yaparken de tüm dünyaya kara faşizm örneği teşkil edecek şekilde, önce var gücüyle saldırıp yok etmeye çalışması. Başaramayacağını anlayınca bu defa ikiyüzlüce sola sahiplenilerek içeriğini boşaltıp büyük bir kavram karışıklığı yaratmayı sürdürmesi. Kemalizmin kavramsal faşistliği sadece solla ilgili olmayıp, diğer tüm alanlarda da mevcuttur. Türkiye devlet yönetimi, İslam'ın dışında her düşünceden korktuğu için, bu korkusunu her tarafa saldırganlık yaparak hem yeneceğini düşünmekte, hem de kimlik sahibi olacağına inanmaya devam ediyor.

Örneğin dünyanın neresinde bir siyasi, dini ve ekonomik sorun yaşansa, Türkiye ile ilgisi olmasa dahi oraya mutlaka burnunu sokması, kültürsüz ve cahilliğinin bir sonucudur. Çünkü gerçek kültürel düşünceye sahip ülkeler, direkt kendilerini ilgilendirmeyen olaylarda sadece fikirlerini belirtmekle yetinirler. Ya da dünyanın herhangi bir yerinde uluslararası sorunlarda, güçlü devletler doğrudan müdahale ederek her şeyi belirledikleri için, diğerlerine B...... Yemek düşüyor.

Türkiye kendi içinde ekonomik, siyasi, dini ve kültürel sorunları çözemediği halde, “Ara yere atım kuru yere götüm” misali burnunu her şeye sokması, tam bir kişiliksizlik örneği. Kendi öz kültürel değerleriyle temel bir düşünceye sahip olmayan bu tür devletler ve kişiler, sürekli alakasız işlere koşarlar. Ve birilerinin gaz vermesinden büyük haz alınır. Bu psikolojiyle gücü yetse de yetmese de her olaya müdahil olma hastalığının örneklerini, bir Arap'tan daha çok Arap İslam milliyetçisi olunması. Aynı şekilde Yemen, Kore, Libya, Suriye, Filistin, Irak, Katar ve Sudan gibi ülkelerin işlerine burnunu sokması. Bütün bunlar, bilimsellik ve eğitimden uzak, kültürsüzlüğün yaratmış olduğu büyük bir boşluktur. Türkiye mevcut boşluğu doldurmak için elindeki en ucuz malzeme olan askerini kullanarak, bir yerlere saldırıp orada boy göstermekle, hem içte hem de dışta itibar ve kimlik kazanacağına inanmaktadır.

Türkiye'de yaşanan kavram karışıklığı ve anormallikler, en az bin yıl önce Fars ve Arap diliyle yaşama başlaması sonucunda gerçekleşmiştir. İslam Arap bağnazlığı tek ilke yapılırken, halkçılık, modernlik ve emekçiden yana olduğunu söylemek tam bir cambaz oyunu. Bunu açık eden noktalarsa, başta edebiyat olmak üzere teknoloji, tıp, sanayi, ekonomi, hukuk vb. önemli tüm alanlarda, yabancı patentli araç, kelime ve kavramlarla yaşamaya devam edilmesi. Daha beteri, Arap İslam değerlerine en büyük sadakat gösterilirken, kendi öz kültür değerinden neleri kaybettiğinin sorgulanmaması utanç verici bir durumdur. Topluma sirayet eden bu hastalıklı yapı, kendisini sol ve sosyalist görenleri çoğunu da büyük ölçüde etkilemiştir.

Türkiye toplumunun önemli bir kesimini sol adına arkasından sürükleyen CHP ve DSP benzeri siyasi anlayışların, solculuklarının ne kadar sıytardığını tek ırk, tek din, tek dil ve tek düşünce ilkelerinden anlayabiliyoruz. Üstelik diğer ırkçı ve dinci faşistlerle yarışacak şekilde milliyetçilik yapıldığı halde, bunu sol görüp arkasından gitmek cahillikle de ifade edilemeyecek ciddi bir patolojik vakadır. Tüm bu yaşananların bilincinde olmayan zavallılar, isimleri verilen partilerin çatısı altında halkçı, devrimci, çağdaş, laik ve demokrat olduklarını söyleyip, topluma çare olunacağını iddia etmeleri, bir tiyatro oyunu gibidir. Türkiye'deki sol kavram karışıklığı egemen güçler tarafından bilinçli yapılırken, sosyalistlerin buna alternatif oluşturmaları da bir o kadar düzene hizmet etmektir. Bu yüzden sol gerçek kimliğini bir türlü bulamamıştır. İfade edilenler derince sorgulanmadan sol asla gerçek özüne kavuşamayacağı gibi, kavram karışıklığı da bitmeyecektir.


Cemal Zöngür



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın toplumbilim kümesinde bulunan diğer yazıları...
Alevilik İle Sosyalizm Arasındaki Düşünsel Fark ve Bütünleşme Sorunu
Kapitalist Düzende, Komünist Yaşam Mümkün Mü?
Ana Tanrıçalar, Hz. İbrahim'in Tek Tanrı Masalına Nasıl İnandılar?
Avrupa'daki Türklerin Yaşamı ve Dünyaya Bakışları
Türkiye'nin Yaşam Kalitesi ve Mutluluk Tablosu
Siyasal Düşüncelerin İnsanlığı Getirdiği Nokta!
Sosyalist Devlet Başkanları ve Politikalarının Analizi
Hayvan İle İnsanın Birbirinden Ayrılışı - 3 -
İnsan İle Hayvanın Birbirinden Ayrılışı - 2 -
İnsanda Tapınmanın Oluşumu

Yazarın İnceleme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
İsrail - Filistin Düşmanlığının Tarihçesi
Her Şeye Muktedir Tanrı ve Kapitalizm Ölüm Döşeğinde
Türkiye Solunun Sorgu ve Özeleştiri Kültürü Üzerine
Türkler Şamanist mi Kalsaydı?
Halktan Para Dilenerek Büyük Devlet Olmanın Hafifliği
Coronanın Hatırlattıkları, Dünyanın Geleceği
Türkiye Siyasetini Tıkayan Etkenker (Araştırma Yazısı)
Alevilik; İslam Dışı Din Değilse Pozitif Felsefe Midir?
Şii Fars ve Araplara Neden Alevi Denilmektedir?
Kudüs, Dinler Savaşı ve Haklı Olan Kim?

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Dinlerin Doğuşu ve İslam'ın Gerçek Özü (1) [Deneme]
Lider mi Toplumu Şekillendirir; Toplum Mu Lideri? [Deneme]
Hz. Ali ve Ehlibeyt Alevi Midir? [Deneme]
Dinlerin Doğuşu ve İslam'ın Gerçek Özü (3) [Deneme]
Tbmm'de Yedi Maddelik Anayasa Değişikliği Neyi Çözer? [Deneme]
Dinlerin Doğuşu ve İslam'ın Gerçek Özü (2) [Deneme]
Alevilerin Kapılarına Saldıranların Açık Kimliği [Deneme]
"Türkleri Yeniden Tanımak" Araştırma Kitabımı Yazma Nedenim : [Deneme]
İşte Türkiye'nin Yaşam Kalitesi ve Mutluluk Karnesi..! [Deneme]
İslamiyet Yeniliğe Açık Bir Din Midir? [Deneme]


Cemal Zöngür kimdir?

Ben Cemal Zöngür, Anadolu Üniversitesi Kamu Yönetimi mezunuyum. Sosyoloji, Tarih ve Siyaset üzerine araştırmalar yapmaktayım. Yayınlanmış bir kitabımın dışında çeşitli gazetelerde yüzden fazla makalelerimde yayınlanmıştır. Ve iki kitap dosyam yayına hazır durumdadır.

Etkilendiği Yazarlar:
Tam bağımsız Tarih ve Siyaset üzerine yazan her Yazar


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Cemal Zöngür, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.