..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Hayaller olmasaydı, umutlar dünde kalırdı. - Dolmuş atasözü
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > İnceleme > Toplumbilim > Cemal Zöngür




4 Ağustos 2019
Devrimci Kimdir, İnsan Neden Devrimci Olur?  
Başkalarının Yaşadığı Sorunlar Üzerinde Düşünmeyen İnsan Hayvanın Alt Türüdür.

Cemal Zöngür


Türkiye devlet Yönetimi ve burjuvazinin oturmuş bir ahlaki yapısı bulunmuyor. Aslında bizim gibi toplumlarda burjuva kültürü ve ahlak yapısı birazcık oturmuş olsa, inanıyorum ki, bilimsel devrimlerin yolu rahatlıkla açılacaktır. Çünkü halk her şeye susamıştır. Doğru kültür, birazcık ahlak ve insani kişilik her şeyi düşünülenden daha güzel yapar.


:AJFE:


Devrimci iki şekilde olunur. Bunlardan birisi felsefi teorisiyle kültür devrimciliğidir, diğeri askeri zeka ve bilgiyle devrimciliktir. Her iki devrimci de siyaset bilimimin en büyük mimarıdırlar. Bu bakımdan biz sıradan insanlar, ancak bu bilime su taşıyan çıraklar olabiliriz. Kısa tanımdan da anlaşılacağı gibi siyasete ilgi duyan kişi, ya gerçek devrimci olmalıdır veya haddini aşmadan, gücü oranında destek sunmalı. Kimse büyük laflar etmemeli.

Kişi insanca yaşamak için devrimci olur. Çünkü insanlıktan nasibini almamış maddiyatçı canavar burjuvazi, ortak yaşam değerleri olan ekonomi, sosyal, kültürel, ulusal, sınıfsal, din, doğa, insani ve cinsiyet gibi her şeyi yalnızca kendilerine hak görmüştür. Bu insanlık dışı yaşamı kökünden değiştirip, herkesin insan yerine konduğu sistemin gerçekleşmesi devrimcilerin elindedir. Özellikle Türkiye gibi ülkelerde kültürel değerler bilinçli şekilde yozlaştırıldığından, insanlık ve devim kavramı da, bundan olumsuz şekilde etkilenmekte. Örneğin burjuva tarafından kavratılan devrim ve yaşam anlayışı, genellikle eski yöntem, araç ve gereçleri değiştirmek şeklindedir. Bu da maddi gücü olanın kendi başına yaptığı iş olup, derin hiçbir felsefi teori ve bilimselliğe ihtiyaç duyulmaz. Ve insanlık her yönüyle basite indirgenir.

Gerçek devrim ve devrimcilikte ise; bilimsel yeni yaşamı yaratmak için derin bilgi, birikim ve felsefi teoriyle ancak mümkündür. Sosyalistlerin dışında kimse cesaret edemez buna. Burjuvazinin arkasından giden sosyal demokratlar bile göze alamazlar devrimciliği. Şayet kişi düzene karşı bir iddia sahibi ise, bilinç ve düşünce yapısında mevcut düzen anlayışını aşacak kültürel aşamaya gelmek zorunda. Tam tersine burjuvanın bilgisiyle yetinip, burjuva özentisiyle muhalif görünmek onun soytarılığını yapmak demektir.

Konu devrim ve devrimcilik olduğuna göre, 21.Yüzyıl gerçekliğine dayanan bilimsel sosyalist devrim ve devrimciliği netleştirmek gerekir. Bunun içinde çağın sosyalizm anlayışı nasıl olmalıdır? Sorusu dağ gibi önümüzde duruyor. Sorunun doğru cevabı aranırken, mevcut Marksist Komünist Teoriyi anlamsızlaştırmadan, yeni ilkeler eklenerek yapılmalı. Ayrıca konuya ilgi duyup perspektif sunacak kişiler, çeşitli platformlarda tartışmalıdırlar. Beklemek her zaman sosyalistlerin aleyhinedir. Bilimsel Sosyalizm üzerine uzunca tartışılmadan ilkelerin netleşmesi mümkün değil. İşte bu gerçekliğe inanarak devrimci kimdir, bilimsel sosyalist ilkeler neler olmalı arayışıyla bu makale hazırlanmıştır.

Diyalektik Tarihi Materyalizm, Felsefenin Temel ilkeleri ve Komünist Manifesto da, sosyalizmin ilkeleri Marks, Engels, Polizer, Lenin, Stalin ve Mao gibi birçok devrimci ustat tarafından belirlenmişti. Ancak bu ilkelerin çağa uygunluğunu sağlamak açısından, bilimsel sosyalizmin yeniden güncellenmesine acilen ihtiyaç var. Bilindiği gibi Reel Sosyalist devrimcilik, yalnızca emek sermaye çelişkisini temel alıp, diğer ulusal vb. sorunlara tali yaklaşan ideolojik bağlılıkla, silahlı veya silahsız kültür devrimleri şeklinde gerçekleşiyordu. Reel sosyalist devrimci anlayış, birçok eksikliklerine rağmen ezilenler açısından büyük umuttu. Epeyce de ivme kazandı, ancak kendisini yenileyemediğinden dağılıp yok olurken, kalanlar ayakta durmakta zorlanıyor. Mevcut durum dikkate alınarak, çağın “Bilimsel Sosyalist Devrimci Düşünce ve Devrimcisini” tanımlamak şattır.

Dünya genelinde sosyalistler açısından uzun zamandır ciddi bir duraklama söz konusu. Farkında olunmasına rağmen sosyalist siyasi parti, sendika ve sivil toplum örgütleri, hâlâ eski anlayışla bir şeyler yapamaya çalışsalar da, bir adım ileri gidilemiyor. Çünkü dünya, toplum, sınıf, emekçi kitleler, devletler, halkların yaşam ve dünyaya bakışları tamamen değişti. Eskiden devrim mücadelesi verenler, sosyalist devletlerden silah desteği alarak kendi güçleriyle bunu gerçekleştirirlerdi. Günümüzde bu imkanı kalmadı. Zorunlu olarak bazı burjuva devletleriyle belirli ilkeler doğrultusunda müttefiklik yapılarak hedefe doğru ilerlenebilir.

Örneğin burjuva devletleriyle taktiksel ilişkilerle düşman güçlerin imha etme girişimlerini zayıflatmak mümkündür. Çünkü burjuvazi de bazı şeylere sahip olmak için farklı yapılarla ilişki kurmaya muhtaç. Bununla kalınmayıp kıtalar arası gerek evrensel çapta gerekse küresel, kültürel politik ilişkiler geliştirilmeli. Çağın teknolojik iletişim imkanı bulunmaz fırsatlar sunuyor. Tüm bu olanaklara rağmen, sosyalistler ve diğer demokratik kurumlar hâlâ birbirlerinden kopuk hareket ediyorlar. Bu kopukluğu Gezi ve Fransa'daki Sarı Yelekliler olaylarında gördük. Sürekli tek başına hareket edilmesi, sosyalizmin ütopya kalmasına neden oluyor. Bilimsel sosyalizme doğru ilerlemek için, sıralanan şu maddeler üzerinde tartışılmasına ihtiyaç olduğunu düşünmekteyiz.

1- Öncelikle dünyanın her toplumundan siyaset bilimci ve sosyalist teorisyenler bir araya gelip, bilimsel sosyalizmin yeni ilkelerini belirlemeli.
2- Oluşturulacak yeni ilkeler bölgesel, küresel ve evrensel olup dünyayla entegrasyonu sağlamak zorunda.
3- Teknolojik iletişim ağı ve sosyal medya profesyonelce kullanılmalı.
4- Toplum ve halkların yaşadıkları tüm sorunlar, temel çelişki (Antogonizma) olarak ele alınmalı.
5- Emek sermeye sorunu, dil, din, düşünce, etnik, ulusal, kültürel, cinsiyet, kadın, çevre ve eşcinsellik gibi tüm konular ilkeselleştirilmeli.
6- Ülkelerin reel üretim ve ekonomik yapıları derince analiz edilip, buna göre alım satım ve ücret politikası belirlenmeli.
7- Hem devlet hem de özel sermayeye şartlara göre mutlaka bir sınır konulacağı gibi, reel gerçekliği aşan ücretler asla kimseye verilmemeli.
8- Doğa ve çevrenin korunması temel alınılarak, yapılacak her türlü üretim faaliyeti en ufak zarar vermeyecek şekilde ele alınmalı.
9- Devlet yönetimi başta olmak üzere, insanların her türlü lüks alışkanlıklarının büyük bir felaket olduğu, eğitim ilkesi olarak kabul edilip insanlar bu temelde eğitilmeli.
10-Her türlü teknolojik araçların bireysel değil daha çok kamusal alanlarda kullanılacak şekilde organizasyonu sağlanmalı.
11-Devletler arası silahlanmaya karşı ciddi önlem ve yaptırım ilkeleri oluşturulmalı.
12-Dünyanın tüm ülkelerinde merkezi yönetimler yerine, özerk (Ademi Merkeziyetçi) sistemler esas alınmalı.
13-Doğa, bitki, canlı hayvan ve insan hakları, her şeyin üstünde, anayasal güvenceye alınmalı. Geniş platformlarda tartışılarak bazılarının değişeceği gibi farklı maddeler eklemek mümkündür.

Oluşacak yeni sistemler kültürel ve askeri yapılarla garantiye alınmalı. Bilimsel sosyalist devrimlerin gerçekleşmesi, yaşanılan her ülkenin coğrafi, iklim, toplum yapısı, ekonomik, askeri ve dini özgünlüklerine göre belirlenmelidir. Bazı toplumlarda ciddi bir askeri güç kullanılmadan “Kültür Devrimi” şeklinde gerçekleşme imkanı varken, diğer toplumlarda “Devrimci Ordu” zorunludur. Bilimsel sosyalizm yolu genel olarak bu çerçevelerde iken, Türkiye ve bölge halklarında bunun gerçekleşmesinin daha zor olduğu bilinmelidir.

Türkiye'de hem burjuva demokrasisi açısından, hem de sosyalist bilimsel devrim için öncelikle çok ciddi kültür değişimine ihtiyaç vardır. Çünkü Türkiye'de mevcut egemen devlet yapısı, her şeyi masal, hikaye ve yalanlarla doldurmakta hiçbir sınır tanımıyor. Bırakalım genel kültürün doğruluğunu, kendi savunduğu din, ulus ve etnik milliyetçiliği dahi bilerek yanlış ve eksik öğretiyor. Diğer her alanda aynı yozluk söz konusu. Egemen sistemin bu yaptıklarını, devrimciler ve demokratlar gerçek doğru kültürel mücadeleyle deşifre etmeliler. Belirtilenler doğrultusunda hareket edilmediği sürece, Türkiye gibi ülke ve toplumlarda ne demokratik burjuva ne de sosyalist devrimlerin zemin bulma şansı yoktur. Öncelikle dil, ulus, din ve ekonomik (Sınıfsal) alanlarda doğru kültürle birlikte, gerçek demokratik yapı net olarak anlatılmalı halka. Devlet ve burjuvazinin yalancılığı her platformlarda ilan edilmeli. Böylece ciddi tartışma ve çelişki zemini oluşturularak, kendisini burjuva ahlakına yakıştırmayan kitlelerin, demokratlaşmaları sağlanmalıdır.

Türkiye'de her şey yalan, masal ve hikayelere dayandığından, toplumun üst düzeyden orta ve alt katmana kadar büyük çoğunluğu uyuşuk, yeteneksiz ve bilgisizdir. Burjuvazi ve devletle birlikte halk, aynı gerici yozluğun borazanlığını yapmaktan bihaber. Bu dünyanın en geri kalmış toplum özelliğidir. Çünkü Türkiye'de başta burjuvazi ilkesiz ve ahlaksıdır. Burjuvazi ve devlet yönetimi kendi koyduğu kurallara uymazken, halkı buna mecbur etmesi, toplumun lümpenleşmesine sebep oluyor. Halk; ırkçı ve gerici faşist lümpen yapıyı, önce kendi bilinç yapısında yıkmadan burjuvaziye geri atım attırması mümkün değil.

Dünyanın her yerinde devrim ve demokrasinin önündeki en büyük engellerin başında din ve ırk milliyetçiliği gelir. Ne zaman emekçi sınıflar din ve ulus ırkçılığını devletin elinden alıp, kendi bireysel maneviyatı olduğunu dayatıp devleti azarlarsa, ancak o zaman demokratikleşme gerçekleşir. Bunun tarihsel örneğini, Avrupa emekçilerinin mücadele, yaşam, tutum ve inanç anlayışlarından görebiliyoruz.

Avrupa ülkelerinde herhangi bir alanda sınıfsal ya da başka bir sorun ortaya çıktığında, ne Avrupalı devlet yönetimleri din ve ırkçılığı kullanır, ne de emekçi sınıflar. Bazı siyasi partiler din ve ulusal ırkçılık yaptıkları halde, çoğu meclise dahi giremiyor. Meclistekiler herhangi bir görev aldıklarında, demokratik davranmak zorunda olduklarını biliyorlar. Aksi davrandıkları sürece kamuoyu tepkisi ve yasalar gereği istifa etmek mecburiyetinde kalıyorlar. Bu gelişmiş burjuva ahlakıdır.

Türkiye emekçileri bunlardan örnek alarak, ne kendilerinin ne de devlet ve burjuvazinin din, milliyet vb. ırkçılıkları kullanmasına izin vermemeli. Devlet ve burjuvazi her türlü imkana sahip olduğundan, her zaman din ve ırkçılıkta dahil her şeyi kendi menfaatine rahatlıkla kullanabiliyor. Emekçilerin ırkçılıkta devletle yarışması, popolarını boşuna yırtmaktır. Türkiye devlet Yönetimi ve burjuvazinin oturmuş bir ahlaki yapısı bulunmuyor. Aslında bizim gibi toplumlarda burjuva kültürü ve ahlak yapısı birazcık oturmuş olsa, inanıyorum ki, bilimsel devrimlerin yolu rahatlıkla açılacaktır. Çünkü halk her şeye susamıştır. Doğru kültür, birazcık ahlak ve insani kişilik her şeyi düşünülenden daha güzel yapar.

Cemal Zöngür









Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın toplumbilim kümesinde bulunan diğer yazıları...
Alevilik İle Sosyalizm Arasındaki Düşünsel Fark ve Bütünleşme Sorunu
Kapitalist Düzende, Komünist Yaşam Mümkün Mü?
Ana Tanrıçalar, Hz. İbrahim'in Tek Tanrı Masalına Nasıl İnandılar?
Avrupa'daki Türklerin Yaşamı ve Dünyaya Bakışları
Türkiye'nin Yaşam Kalitesi ve Mutluluk Tablosu
Siyasal Düşüncelerin İnsanlığı Getirdiği Nokta!
Sosyalist Devlet Başkanları ve Politikalarının Analizi
Hayvan İle İnsanın Birbirinden Ayrılışı - 3 -
İnsan İle Hayvanın Birbirinden Ayrılışı - 2 -
İnsanda Tapınmanın Oluşumu

Yazarın İnceleme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
İsrail - Filistin Düşmanlığının Tarihçesi
Her Şeye Muktedir Tanrı ve Kapitalizm Ölüm Döşeğinde
Türkiye Solunun Sorgu ve Özeleştiri Kültürü Üzerine
Türkler Şamanist mi Kalsaydı?
Halktan Para Dilenerek Büyük Devlet Olmanın Hafifliği
Coronanın Hatırlattıkları, Dünyanın Geleceği
Türkiye Siyasetini Tıkayan Etkenker (Araştırma Yazısı)
Alevilik; İslam Dışı Din Değilse Pozitif Felsefe Midir?
Şii Fars ve Araplara Neden Alevi Denilmektedir?
Kudüs, Dinler Savaşı ve Haklı Olan Kim?

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Dinlerin Doğuşu ve İslam'ın Gerçek Özü (1) [Deneme]
Lider mi Toplumu Şekillendirir; Toplum Mu Lideri? [Deneme]
Hz. Ali ve Ehlibeyt Alevi Midir? [Deneme]
Dinlerin Doğuşu ve İslam'ın Gerçek Özü (3) [Deneme]
Tbmm'de Yedi Maddelik Anayasa Değişikliği Neyi Çözer? [Deneme]
Dinlerin Doğuşu ve İslam'ın Gerçek Özü (2) [Deneme]
Alevilerin Kapılarına Saldıranların Açık Kimliği [Deneme]
"Türkleri Yeniden Tanımak" Araştırma Kitabımı Yazma Nedenim : [Deneme]
İşte Türkiye'nin Yaşam Kalitesi ve Mutluluk Karnesi..! [Deneme]
İslamiyet Yeniliğe Açık Bir Din Midir? [Deneme]


Cemal Zöngür kimdir?

Ben Cemal Zöngür, Anadolu Üniversitesi Kamu Yönetimi mezunuyum. Sosyoloji, Tarih ve Siyaset üzerine araştırmalar yapmaktayım. Yayınlanmış bir kitabımın dışında çeşitli gazetelerde yüzden fazla makalelerimde yayınlanmıştır. Ve iki kitap dosyam yayına hazır durumdadır.

Etkilendiği Yazarlar:
Tam bağımsız Tarih ve Siyaset üzerine yazan her Yazar


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Cemal Zöngür, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.