Bir takým þeyler görürsünüz ve "Niye?" diye sorarsýnýz. Ben ise bir takým þeyler düþlerim ve "Niye olmasýn?" diye sorarým. -George Bernard Shaw |
|
||||||||||
|
Kýymetli, hürmetli, merhametli sevgili þair Birhan Keskin… Bu satýrlarý, “bu saðýr bu anlamsýz bu aðýr düzlükte”n yazýyorum sana… Ben de seninle ayný çaðda yaþamýþ ve seni eserlerinle tanýmýþ olmanýn kederli sevinciyle selamlýyorum… Stefan Zweig, Rainer Maria Rilke’nin ardýndan: “… tek avuntumuz, bizler onunla yaþadýk, diyebilmek…” diye yazmýþtý. Ben de onu taklitle: biricik avuntumuz, bu hissizleþmiþ, derisi kalýnlaþmýþ modern çaðda, vicdanýn “Yazýn sýcak karnýnda kendisuyukendineyeten Arizonalýbirkaktüs” olmadýðýný söyleme cesareti gösteren bir þairle yaþadýk, yaþýyoruz diyorum… Ben þimdi o ‘Soðuk Kazý’nýn önünde oturmuþ, yüreðinde hissettiðin onca kesik yolu, onca adresi dolaþmaya çýkýyorum. Diyorsun ya hani: “Artýk her þey tüccarlarýn elinde.” diye, aslýnda sadece tüccarlarýn elinde deðil, barbarlarýn, merhametsizlerin, etoburlarýn ve sýrtlanlarýn elinde… Ah, ne acý! “Kimine dünya gerek, dünyaya kazzýk gerek, çakmak gerek!” Oysa “Biz dünyada cevize sýðdýk nasýlsa gideceðiz diye buradan.” Ne acýdýr Tanrým; “Hiç bitmedi çýktýðým(ýz) göç bir daha”… Biz bu korkunç çöllerde, “üstüm(üz) baþým(ýz) buz iðnesi”, hangi yöne, hangi istikamete gideceðiz daha? Benim için þehirlerin anasý, benim için yârimin kokusu Ýstanbul’umu okudum sevgili þair, “o siyah suya bakakal(dým). Ben de benzerim az buçuk Ýstanbul’a; “Onca iþtiha içinde onca keder”! Sonra Eyüp… “Eyüp bu dünyada bir gurbet gibi durur” bilirim. “Boncuk aðaçlarý vardý”r hâlâ kýyýda. Sonra Suriye’ye, Gazze’ye varýp gördüklerim karþýsýnda kendimi tutamayýp yine aðladým… Ne kadar vurdumduymaz, ne kadar keyyyifli ve ne kadar eminiz deðil mi kendimizden. Bize dokunmayan yýlanlar bin yaþýyor. “Ýkide bir lafýný edince kefaret sanýyor”uz; “içi boþalýyor” vicdanýn, hiç mi hiç “anlamýyor”uz! Gazze’yi okurken, “bu çocuklar korrrrrrrrkunç / vurulmuþ allahým.” derken, bir çikolataya, Siirt’te bir krakere ve iki liraya kandýrýlýp tecavüz edilmiþ çocuklarýn haberini okuyorum. Yine beynimden vurulmuþ gibi, beynimden, beynimden, beynimden!… Þair, beynimden vuruluyorum. Bu doðru olabilir mi, bu cahiliye devri, bu sýrtlanlar, bu insandan aþaðý yaratýklar, bizim dünyamýzda yaþýyor olabilir mi? Bu dünya bizim mi sevgili þair! Cahiliye devri bitmemiþ miydi, bu sýrtlanlarýn yaþadýðý ormanlara hiçbir peygamber inmemiþ, hiçbir ayet gitmemiþ olabilir mi? Onlar bir anadan doðmamýþ mýdýr, bir kayadan yontulmuþ olabilir mi? Yontulmuþ bir kaya bile, 14 yaþýnda bir çocuða iliþebilir mi? Bu yaratýklar korrrrrrrrkunç Allahým, bunlar senin kullarýn mý? Yalnýz Baðdat’ta, Suriye’de olmuyor ki bunlar! Yalnýz Gazze’de ölmüyor insanlýk. Zulmü uzakta aramak boþuna… Hem Bachmann’ýn dediði gibi “savaþ açýlmýyor artýk, sürdürülüyor”. Sürdürülüyor lanet olasý tecavüzler, ne varsa insanlýk dýþý hareketler sürdürülüyor, sürdürülmeye devam ediyor… “Bunca þey birbirini ite kaka oluyor / Ve katýlaþýyor dünya giderek.” Ve biz sevgili þair, kassssskatý, taþlar gibi yüreklerle izliyoruz olup biteni. Ve insanlýk izliyor keyyyifle. Hem “Ýnsan; insan ne ki, / Þeytanýn bacaðý kýrýk kalýyor / Ýnsan derken”. Ýnsan ne ki sevgili þairim, utanmak, utanmak, utanmak kapkara… “Zalimin riþte-i ikbalini bin ah bile bazen / Kesmiyor, gördün iþte, delik deþiðim ben.” Delik deþiðiz, delik deþiðiz, delik deþiðiz þair!.. Dünya delik deþik, vicdan delik deþik, insanlýk delik deþik, delik deþik her þey… Ve sen orada, o ‘Soðuk Kazý’nýn baþýnda, bütün acýlara göðsünü gererek, çaðýn vicdaný gibi için için kanayýp “Dünyanýn acýsý benden yýrtýlmýþ” diyorsun. ‘Dilin hiç bitmeyen katedralinde çalýþmýþ taþ ustasý’ gibi, öyle ince, öyle derin, öyle büyük merhametinle… Ne mutlu, ne mutlu, iç dünyanla “Soðuk Kazý”yla tanýþtým.. Ne mutlu bana senin yaþadýðýn bu çaðda yaþadým.
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Yûþa Irmak, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |