Bir önyargıyı yok etmek, atomu parçalamaktan daha zordur. -Einstein |
|
||||||||||
|
Dünyanın; kendi ekseni etrafında dönerek bir günü tamamlayan, güneşin etrafında dönerek ise yılı tamamlayan bir küreden ibaret olduğu bilinir; ama bakın dünyanın hali söylenilenden ibaret değildir. Dünya; bazı insanların mutluluklarının, bazı kimselerin de hüzünlerinin yer bulduğu dipsiz bir kuyudur. Göz ardı edilmemesi gereken bir gerçek var ki; bilinen, kürenin içerisinde kaynayan kazanların insanları telafisi imkansız zararlara uğrattığıdır. Bazı kimseler de çıkarlarına uymadığı için bahsetmekte olduğum bu güzelim dünyayı yaşanmaz bir hale getirenlerdir. Dünyanın karanlık bir labirent olması için uğraşanların yolunu kesmek için büyük uğraşlar verilmelidir. Bizler , bahsetmekte olduğum bu önemli uğraşları vermekten kaçmayı tercih edersek; hayatımızın en büyük yanlışlarından bir tanesini yapmış oluruz. İçine düştüğümüz bu hatadan da bir daha dönmenin imkanı olmaz Yaşamak için geldiğimiz şu dünyada, maddi çıkarlar uğruna manevi duygular feda edilmemelidir. Elimizde bulunan, hayatımızda yer alan, paha biçilmez değerlerimize bir ömür sahip çıkılmalıdır. Üzerinde bulunduğumuz dünyanın yaşanmaz bir hal almasına sebep olanlara, kalplerini kirliliğin elinden kurtarmaları gerektiği önerilmelidir. Her gün biraz daha karanlığın içerisine sürükleyen kimselerin vicdanlarına da mahrum olduğu acıma duygusu aşılanmalıdır. Bahsettiğim acıma duygusu, sağlam bir şahsın engelli bir kimseye acıyarak bakması değil elbette; bu duygu etrafımızda yok edilen güzelliklerin görmezden gelinmemesi gerektiğini anlatır. Bazı kimseler tarafından dünyanın yörüngesinden çıktığı, bu yüzden insanların acımasız bir hal aldıkları iddia edilir; fakat dünyanın yörüngesinden çıktığı yanlış bir iddiadır. Yörüngesinden çıkan, üzerinde yaşadığımız dünya değil; içerisinde yer bulan güzellikleri katleden vicdan yoksunu insanlardır. İnsanların acımasızlaşmasına sebep olan en önemli ve tek bir şey vardır: Onun da beyinleri değirmen taşı misali un haline getirdiğini bilmemiz icap etmektedir. Cehaletin yolunun kesilmesi için hayatımızda ilerlemesini durdurmanın çabalarını göstermemiz gerekmektedir. Bunu yapamazsak kendimizi de o değirmen taşında öğütülürken bulacağımız aşikar. Onun için diyorum ki her zaman cehalet en büyük düşmanı olan okumakla yok edilmelidir. Dünyanın yaşanır bir hal alabilmesi için sırt sırta verip bizim cehaleti bahsettiğim değirmen taşında öğütmemiz lazım gelmektedir. Bunu neden söyledim; çünkü değirmen taşının öğütecek bir şey bulamadığı zaman kendi kendini öğüterek yok etmeye başladığını, etrafımızdakilere anlatmamız gerektiğini düşünüyorum. Kaybettiğimiz her bir dakikanın aleyhimize işlediği de akıllardan çıkarılmamalıdır. Biz cehaleti bitiremezsek; cehalet, insanlığı önüne katıp rüzgarında hiç durmaksızın savurarak sapla samanı birbirine karıştırmaya devam edecektir.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Hüseyin İbiş, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |