Sanatçının işlevsel tanımı bilinci neşelendirmektir. -Max Eastman |
|
||||||||||
|
Hele hele Türkiye gibi ateşten bir çemberin içinde olan bir ülke için, parmaklar tetikte beklemekten başka umar yok. AKP iktidara çok hazırlıklı olarak geliyoruz sözleriyle seçmeni kandırarak tek başına iktidara gelmeyi başardı. Başarmasına başardı ama bir türlü iktidar olamadı. İktidarın iktidar olabilmesi için her şeyden önce kararlı olması gerekir. Sizler geçen bu üç ay içerisinde hükümette bir kararlılık görebildiniz mi? Ne Kıbrıs siyasetinde, ne de Irak savaşıyla ilgili bir kararlılık var mı? Refah vaat ederek iktidara geldiler. Bu geçen üç ay içerisinde akaryakıta yapılan zamların kaçıncısı olduğunu akılda tutmak olası mı? Yetmedi, şimdi de bir hafta önce ek vergi yok dedikleri halde vergilerin ardı arkası kesilmiyor. Bir süre önce maaşlara yapılan zamlardan sonra bu yeni vergiler yüzünden elde ne kaldı ki? Sayın Recep Tayip Erdoğan, meclisten geçirmeyi başaramadığı tezkere yüzünden faturayı partisinin milletvekillerine çıkaracağına maaşlılara çıkarıyor. Üç gün maaş alamadığınızda neler olur bilemiyorum diyor. Sanırsınız ki tezkereyi maaşlılar geçirtmedi. Fadıl Akgündüz ceza evinden bir açıklama yapmış. Açıklamasında Recep Tayip Erdoğan’ın başbakan olması gerekir. Bu nedenle AKP yi destekleyin diyor. Ben böyle bir senaryonun filmini yirmi yıl önce seyretmiştim. 1980 askeri darbesinden sonraki ilk seçimde darbenin lideri Kenan Evren üzerine basa basa “yanlış yere oy vererek maceraya atılmayın” diyerek, aba altından sopa göstererek MDP nin desteklenmesini istemişti. O gece son seçim konuşmamı yaptıktan sonra dönüşte arkadaşlarım Kenan paşa ANAP ın işini bitirdi demişlerdi. Arkadaşlarıma bence MDP nin defterini dürdü. Halk askeri yönetimden memnun olmadığını her vesileyle belirtmektedir. Bu nedenle paşanın önerisi ters tepecektir. Ve öyle de oldu. Halkçı partideki tutarsızlık ve yılgınlık olmasaydı sonuç belki çok değişik olacaktı. Özal’ın yerine belki de Necdet Calp geçecekti. Ülkemiz yer altı ve yer üstü servetleriyle dünyanın en zengin ülkelerden biri. Ne yer üstünü ne de yer altını verimli bir şekilde işletmeyi bir türlü beceremedik. Güllük limanından dünyanın en kaliteli zımpara madenini yıllardan beri işlemeden ihraç etmekteyiz. Bir maden mühendisi bu durumu şu sözlerle değerlendirmişti. “Dünyanın en kaliteli zımpara madenini gemiler dolusu yok pahasına ihraç ediyoruz. Nerdeyse bir kamyon zımpara madeni karşılığında işlenmiş üç beş kilo zımpara alıyoruz” Yalnızca zımpara madeni mi? Yıllardır. Gökova limanından gemiler dolusu krom ihraç etmekteyiz. Krom ve bor silah sanayiinin en önemli ham maddeleridir. Ne derece doğrudur bilemem. Yine maden mühendisi bir arkadaşımın söylediği, “biz cromu ihraç etmesek dünya silah sanayisi çalışamaz duruma gelir.” Şimdi de Bor madeni üzerinde çok kapsamlı tartışmalar yapılmaktadır. Otuz beş yıl içerisinde tükeneceğine kesin gözle bakılan petrolün yerini, uzmanlara göre Bor madeni alacaktır. Uzmanlar dünya rezervinin en az yüzde yetmişinin Türkiye’de olması nedeniyle dünyanın beş yüz yıllık gereksinimi Türkiye’nin rahatça karşılayabileceğini söylemektedirler. Bu nedenle Bor madeni üzerinde büyük oyunlar oynanmaktadır. Yakın zamanda gelişmiş ülkelerde Türkiye’nin Bor madeni yüzünden büyük çekişmeler yaşanacağı kesindir. Türkiye’nin özellikle Bor madeninde gelişmiş ülkelerin oyununa gelmemesi gerekir. Tüm Türkiye insanı ağız birliğiyle ve var güçleriyle savaşa hayır diye bağırsalar da hedefe ulaşmak için adımların olabildiğince sıklaştırıldığı bu günlerde yararı olacağını sanmıyorum. İki tarafın da elleri tetikte, namlular hedeflere kilitlenmiş durumda ateş emrini bekliyor. Türkiye yanı başında kurulacak bir Kürt devletini kabul etmeyeceğini sürekli yineliyor. Geçen savaşta yaşam kaygısına düşüp Türkiye’ye sığınan Kürtler bu gün Türkiye’ye meydan okuma gafletindeler. Türkiye ve Türk insanı her ne kadar savaşa karşı olsa da geleceğini düşünerek bu savaşa taraf olmak zorunda. Aksi halde ulusal bütünlüğümüzü bozacak ve geleceğimizi karartacak bir yığın sorunlarla karşılaşmak kaçınılmaz olacaktır. Özcan Nevres
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Özcan Nevres, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |