"Küle değil, ateşe üflemelidir." -Divanü Lügat-it Türk, Savlar |
|
||||||||||
|
Küçük kız neşe ile gelmiş ama gelince de biraz tadı kaçmıştı sanki. ‘’ Hadi sana yeni bir ev bulalım ’’ dedi hayalete. Etrafına şöyle bir göz gezdirdi. Yüzünü domuz gibi yapıp dudaklarını büzerek ‘’ burayı hiç sevmiyorum ‘’ dedi. Hayalet de sevmiyordu burayı. Hem seviyordu hem sevmiyordu. Çünkü içinde hem acınası hayatlar geçirip kimisi kim vurduya giden, kimisi tanınmayacak hale gelecek kadar zulme uğrayan, kimisi ise burada olmayı sonuna kadar hak edip ardından hiçbir duayı, iyi niyet ve ahiret temennisini hak etmeyen canavarlarla doluydu. Ama hayalet bir şekilde hepsi ile bir ortak paydada buluşuyordu. Kimsesiz olmak. Bazen birbirinden nefret eden, birbiri ile bir arada asla bulunamayacak olan kitleler, isteseler de istemeseler de bir kümede kesişirler. Böyle zamanlarda da değişime uğrarlar. Kötüler biraz iyileşir, iyiler biraz kötüleşir, her şey biraz grileşir. Bu hapishaneye masum olarak ve haksızlıklar sonucu düşen birisinin, ‘’ yumuşak ‘’ birisinin sertleşmesi gibidir. İçeriye uyum sağlamak adına ve oraya düşmesine sebep olan yanlışa daha fazla düşmemek adına o kişi uyanıklaşır. Ya da yaşantısı boyunca kötülük saçan birinin birden bir kişiden merhamet görmesi ile hayatta tanıdığı ve düşman olduğu insan türünden farklı olarak dost olunacak insanların da olduğunu keşfetmesi ile ortaya çıkan bir iyileşme süreci gibi. İşte burada yatan isimsizlerin de akıbeti aslında buydu. Hiçbirisini tanımadan herhangi birisi hakkında kimsenin net bir şey belirtemeyeceği, net bir duyguya kapılamayacağı bir yer. Çünkü katiller ve maktuller aynı mezarlıkta. ‘’ Ama benim sana göstermek istediğim bir şey var ( ismi bize yasaklı ) ‘’ Küçük kız birden heyecanlandı. Yeni bir şeyler mi hep ilgisini çekerdi. ‘’ Hadi göster o zaman hadi hadi ‘’ Hayalet kızın elinden tuttu ve toparlayıp düzenlediği mezarına getirdi. ‘’ Bak yatağını topladım ‘’ esnedi bunu söylerken. ‘’ Baya da yorulmuşum uykum gelmiş oynayalım dedim ama biraz uyuyup enerji toplasak da sonra mı oynasak acaba ? ‘’ Küçük kız gülmeyi bıraktı. Sevimli görünmeyi de… ‘’ Sen beni oynamaya çağırmadın ‘’ Küçük kızın görüntüsü titreşmeye başladı, sanki bir projeksiyonun görüntüsü kapanıp, kapanıp açılıyor titreşiyor gibiydi. Sinirlendi… ‘’ Ben uyumak istemiyorum… ‘’ Mezarlığın içindeki ağaçların yaprakları titreşmeye başladı rüzgar esmediği halde. Toprağın üstünde gezintiye çıkan kurtçuklar geri toprağın altına daldı kaçarcasına. Fareler kaçıştı, kuşlar ciyaklayarak mezarlığın hava sahasını terk etti. Tekinsizlik tüm mezarlığı kapladı. Mezarında huzuru bulanların huzuru bile sekteye uğradı o an için. ‘’ Hayır beni yanlış anladın sakin ol ‘’ dedi hayalet etrafında olup bitenleri anlamaya çalışırken. Kendisi ufacık kemik parçalarına dokunmaya çalışıp onları mezarda geri toplamaya çalışırken muazzam eforlar sarf etmiş, ruhundan ruh gitmişti. Küçük kız ise dokunmadan tüm mezarlığı titretiyordu. Öfkesinin gücü karşısında korku hissetti. Öldüğünden beri nadir hissettiği hislerden bir tanesi daha. ‘’ Sen beni kandırıyorsun, yeter ‘’ Küçük kız bağırdı. Gözleri kararmış, yüzünün görüntüsü çarpık bir hal almıştı. Bir hayaleti korkutabilen bir başka hayalet. ‘’ Seni sevmiyorum artık ‘’ dedi küçük kız. Sesi titreşerek ve kap kalın çıkıyordu artık. Sanki davarlıkta yüksek lisans sahibi insanın birisi komik olduğunu sandığı için geğirerek konuşuyor gibi. ‘’ deme öyle, seviyorsun ben de seni seviyorum. Benim başka arkadaşım yok ki, bak kimse yok diğerleri hep gittiler ‘’ dedi hayalet. Kızı sakinleştirmeye çalışıyordu. ‘’ hadi ama yapma böyle ( ismi bize yasaklı ) ‘’ Kız sakinleşecek gibi değildi. Saçları uçuşuyordu, ayakları yerden kesilmiş birkaç karış havada duruyordu. Sevimli ayakkabılarının tokasının hemen üstündeki çorabın yırtık pırtık dantelleri de öyle. ‘’ Beni bir daha çağırma ‘’ diye haykırdı. ‘’ Canımı sıkıyorsun. ‘’ Hayalet kıza sarıldı, ne kadar korksa da, ne kadar çekinse de ve içindeki ses ne kadar bunu yapma dese de, yaptı bunu. Kızı havada kapmış gibi görünüyordu. ‘’ Lütfen ama ( ismi bize yasaklı ), ben çok yalnızım, benim hiç kimsem yok.’’ Kızın yüzünü görmüyordu, eli saçını okşuyordu sakinleştirmek için elinden gelen başka bir şey de yoktu zira ne dese şu an ters tepiyordu. Plansız hareket etmenin sakıncalarından birisi de tabi spontane durumlarda ne yapacağını şaşırmak ve karşı tarafa karmaşık sinyaller vermektir. Kız kollarının arasında titreşiyordu. Kolları hareketsiz aşağıya doğru öylece serbest bırakılmış bir halde duruyordu. Hayaletin sarılmasına bir karşılık veren hali yoktu. ‘’ Sana bir iyilik yapacağım. ‘’ dedi küçük kız. Sarıldı sonra da. Sevgiyle… Bir anda kollarının arasından kayboldu. Hayalet şaşkın bir halde boşta kalan kollarını incelemeye koyuldu. Ama kızın ruhaniyetini hala hissediyordu. Başını yukarı kaldırdığında kızın havada sabit bir şekilde durduğunu gördü. Gözlerini kapatmış bir şeyler mırıldanıyordu sanki. Bir şarkı ? ‘’ saklambaç oynayan kaleye mum diksin… ‘’ Bir elinin avucunu açmış ileri doğru uzatmıştı. Hayalet önce anlamadı. Boş gözlerle baktı. Toprağın sarsıldığını hissettiğinde anladı. ‘’ Yapma, hadi biz oynayalım, ben saklanayım hadi ‘’ Görünmez oldu, ama izliyordu küçük kızı. Kız hiç istifini bozmadan şarkısına devam etti. ‘’ saklambaç oynayan kaleye mum diksiiiiiiin… ‘’ Tekrar görünür hale geldi, yanına gitmeye çalıştı, yükseldi ama küçük kızın etrafında görünmez bir kalkan vardı sanki. Yaklaşmaya çalıştıkça vantilatörün önünde uçuşan boş torba gibi savruluyordu. Durdu, ‘’ yapma nolur yapma, hadi ( ismi bize yasaklı ) ‘’ Küçük kız gözlerini açtı, hayalete baktı. Bakışı gözünde flaş patlamış kara kedi gözü gibiydi. Ayna gibi parladı. Sırıttı şeytan gibi. ‘’ Kale kapanıyor, elini çeken oynamıyor… ’’ (Devam edecek…)
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Erdem İlker, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |