Zamanı gelen bir düşüncenin gücüne hiçbir ordu karşı koyamaz. -Victor Hugo |
|
||||||||||
|
Burada tehlikeli sularda yüzen, ateşle oynayan, kinden nefretten ne yapacağını şaşırmış bir hayalet var. Yediği bokları temizlemek için belli bir süreyi düşünerek geçirmiş, karton karton sigara tüketmiş, olmadık bilgiler için olmadık mezarları ziyaret etmiş, sonunda aradığına ulaşmış bir hayalet. Şimdi adım adım kaderine doğru ilerliyor, aradığını buldu. Yavaş ve emin adımlarla ağacın dibine doğru ilerledi. Elleri titriyordu… İradesi, inançları, korkuları, fikirleri… Bazıları adım attırmaya, bazıları ise adım attırmamaya çalışıyordu. Pozitif ve negatif enerjinin savaşı çetin geçiyordu ruhaniyetinde. Ama irade her zaman baskın gelmiştir bu inatçı keçi hayalet için. Son adımı da attı. Ayaklarının altındaydı aradığı. Hissettiği vibrasyonlar, yaklaştıkça içine girdiği ruh halinin tavan yapması, korku gibi pek çok duygu bombardıman etkisi yaptı. Günlerce buna hazırlanmıştı. Kendini toprağın altına doğru bıraktı. Ruhaniyeti yüzeyden yer altına doğru süzülerek inmeye başladı, kökler, solucanlar, taş parçaları, içi altın dolu küpler, gömülü gereksiz önemsiz cesetleri geçti, biraz daha aşağı indiğinde ise aradığını buldu. Bir kurukafa… Tüm yoğunluğunu, gücünü ellerinde toplamaya çalışıyordu. Tutmaya çalıştı kurukafayı. Elleri içinden geçti. Tekrar denedi ve olmadı. Bu işte bir türlü uzmanlaşamamıştı. Ne yaparsa yapsın cismani dünyaya olabilecek olan temasını güçlendiremiyordu. Daha fazla odaklandı ve daha fazla, o esnada kurukafanın boş gözyuvarlarında bir karaltı belirdi. Karaltı kızıla çaldı, kızıl ise aleve. Fark etti… Bu noktada teması sağlayan bizim metruk hayaletimizin çabalarından çok kurukafanın iradesiydi diyebiliriz. Ama temas sağlandı. Hayalet kurukafaya dokununca on binlerce, yüz binlerce cinayetin, işkencenin yarattığı ağırlığı hissetti. Sarsıldı, cismani dünyaya olan projeksiyonu titremeye başladı hatta, ama durup yılmadı, ne olursa olsun bunu yapacaktı. Elinde kurukafa ile yukarıya doğru süzülmeye başladı. Artık teması sadece kafayı tutmaktan da ibaret değildi. Yukarıya çıkarmaya çalışırken toprağın mukavemeti ve ağırlığı da vardı. Sanki o elinde kafayla yukarı çıkmaya çalışırken, başka bir el, başka bir irade de o kafadan bastırıp aşağı çekmeye çalışıyordu. Kurukafanın gözleri daha da alevlendi, hayalette iradesinin cayır, cayır yandığını hissetti. İçinde bir ateş, hatta ateşli bir güç dolaşıyordu. Bunun devamında tepesindeki toprak yarılmaya başladı, yarıldı ve Musa’nın Kızıldeniz’i ikiye ayırdığı gibi iki kanada ayrıldı ve gökyüzü ortaya çıktı. Güneş bulutların arasına saklanmış ışıklarını o alana sızdıramaz olmuştu. Hayalet artık elindeki kafayı tutamaz olmaya başladı. Sıcaktı, sanki ellerinden o sıcaklık tüm ruhaniyetine bulaşıyordu. Bulaşan kötülük, güç, hırs ve kana susamışlık içeren, berbat bir mikroptu. Bir çocuğun anılarını görmeye başladı, an an, sekans, sekans gözünde kareler canlanıyordu. 11-12 yaşlarında bir şeydi çocuk. Tütün içiyordu büyüklerinden özenip. Ama içtiği tütünün içine topladığı karıncaları, küçük böcekleri de atıyordu pis pis sırıtıp. Onların da çıtır çıtır yanmasıyla çıkan dumanı huşu içinde üflüyordu. Sonra başka kareler geldi. Kana ekmek banan genç bir adam, önünde işkencelerle paramparça edilen bedenler vardı. Onlardan önüne sızan kanları şevk ile izliyordu. Hayalet titremeye başladı. Tartamayacağı kadar ağır bir yük yüklenmişti, altında ezildi. Çıkartana kadar bununla mücadele etmesi gerekti. Yükselmek için tüm gücünü harcamıştı, nihayetinde kurukafayı yere bıraktı, imajlar ve acı dolu çığlıklar silikleşti ve kayboldu ve kendisi de yığıldı kaldı. Olmayan ciğerlerine nefes yetiştiremiyordu, soluk soluğaydı. Süreç bitti, gömü çıkarıldı ve bir süre herkes ve her şey hareketsiz kaldı. Saatler sonra hayaletin bilinci ruhaniyetine hükmedebilir hale geldi. Yerinde şüphe ve telaşla doğruldu, başarıp başaramadığını unutmuş gibiydi, telaşla önüne arkasına bakıyor ama yerdeki kurukafayı göremiyordu bile. Ta ki kafadan ses çıkana kadar. ‘’ Buradayım geri zekalı… ‘’ Hayalet sesin geldiği yere doğru baktı. Kurukafanın içinde kem gözler belirmiş kırmızı kırmızı bakıyordu. ‘’ Kendine geldin mi artık Mehmet’ in oğlu ? ‘’ Hayalet kendine gelmişti. ‘’ Yıl kaç? Ben 300 den sonra bıraktım ‘’ dedi kuru kafa. Bedeninden kesildikten sonra bizzat hükümdara gösterilmek üzere şehre getirilmiş, halka ifşa edilmiş ve ardından kimsenin bilmediği bir yere gömülmesi emri ile kesik baş buraya gömülmüştü. Hükmü sona ersin, laneti bertaraf olsun, huzur bulamasın diye. ‘’ 543 ‘’ dedi Hayalet. Mehmet’ in oğlu demesine kızmıştı, Mehmet’ in oğlu falan değildi. ‘’ Sen yenilip rezil-i rüsva edileli tam bu kadar oldu evet. Huzuru bulman ile hiçbir şekilde ilgilenmiyorum, kimse de ilgilenmedi. Bu topraklarda sevilmiyorsun, hiçbir yerde sevilmiyorsun. Ama sana ihtiyacım var, sen bana bilgiyi vereceksin. Bende sana huzuru vericem ‘’ dedi ve kurukafaya doğru yürüyüp önünde çömeldi. Kendini toplamıştı artık. Kurukafanın gözlerinde bir alev çakmaklandı, bir ejderha alev saçtı sanki közler uçuştu göz çukurlarının uçsuz bucaksız dehlizlerinde. ‘’ Mağlubiyetin onursuzluğunu yeterince çektim, mirasımı bırakacağım kadar bıraktım’’ Hayalet gülümsedi. ‘’ Senin mirasın bir şaka malzemesi, çizgi film kahramanı kadar ancak’’ Kurukafa kemik gıcırdaması gibi bir ses çıkardı. Gülümseme… ‘’ Geri dönecek bir şey yok zaten, ne istiyorsun? ‘’ Hayalet kurukafayı tek eliyle kaldırıp yüzünün hizasına getirdi ve tebrik eder gibi başını sallayarak gülümsedi. ‘’ O zaman seninle iyi anlaşacağız…’’ ‘’ VLAD ‘’
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Erdem İlker, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |